HT Hayat Anasayfa çocukla uçak yolculuğu | Hayatın Sesi

20 saat, 2 uçak, 3 bavul, 2 çanta, 1 hamak, 1 otobüs, 2 araba ve bir çocuk... Böyle bir yolculuğu anlatacağım sizlere şimdi henüz taze iken anılarım.


Goa, Hindistan’ın güney batısında yer alan bir güzel turistik eyalet. Çocuğunuzla çok rahatlıkla gidebilirsiniz. Lakin uçak konusu Türkiye’den biraz zor. Bu güzergâha çok fazla giden Türk olmadığından, muhakkak aktarmalı gitmeniz gerekiyor. İnternette yaptığım uçuş aramaları sonucunda, aktarmalı biletleri pahalı bularak, başka bir yol seçtim ve kendimi bile bile maceraya attım.


THY, İstanbul’dan Mumbai’ye her akşam uçuyor; fiyatları da oldukça uygun. Uçuş süresi 5.5 saat, sabahında Mumbai’desiniz. Fakat Mumbai-Goa arası bizim İstanbul-Bodrum mesafesi gibi. Hindistan’ın genelinde tren en mantıklı ve keyifli yolculuk olsa da ilk kez çocukla tek gittiğimden, ikinci bir uçağı tercih ettim.





Hindistan’da Trenler

Bu arada Hint trenleri çok iyi ve konforlu, hızlı olanları da var, 10-12 saatte Goa’da olursunuz. Trenlerde de sınıflar var, 1. 2. 3. Şeklinde, en iyi sınıf temiz, klimalı, yataklı. Yastık ve battaniye de veriyorlar, çünkü hava gündüz 38 derece olsa bile aralık ayında, trenler klimalı ve gece ciddi soğuk olabiliyor. Bu sebepten backpackerlar uyku tulumları ile dolaşırlar Hindistan gibi sıcak bir ülkede dahi, ha tabi kuzeye de çıkacak olabilirler, kuzeye çıktıkça hava soğur.


Dönüş yolculuğum için Goa-Mumbai biletim gece 23.55’de; Mumbai- İstanbul biletim ise sabah 06.40 da isi. .


Giderken çok az eşyayla gitsem de dönüşüm öyle olmadı, bavuluma bavullar eklendi. Böylece otelden çıkıp, İstanbul’da eve girmemiz arasındaki 20 saati, 3.5 yaşındaki kızım, 2 kocaman 1 ufak bavulum, kızımın ve benim sırt çantalarım ve bir adet hamakla geçirdim. Bu esnada 2 araba, bir otobüs ve iki uçak değiştirdik.





Yolculuğun Detaylarını Çocuğa Anlatmak



Nasıl mı yaptık, büyük bir sükunet, bilinç ve sabır ile… Başka türlü de olamazdı. Bazen en büyük gayenize ulaşmak için atılması gereken adım belki biraz zorludur ve siz bunu tabii ki başarabilirsiniz. Paniğin, korkunun, endişenin burada artık yeri yoktur. Öncelikle çocuğunuzla konuşun. Tüm yolculuk detaylarını anlatın. 1 hafta önceden başladım: “Uzun ve zor bir yolculuk yapacağız, bana yardımcı olmanı istiyorum, çantalarımız çok ve ağır, yanımdan ayrılmaman gerekiyor, gece olacak, uyku saatinde olduğumuzda istediğin yerde tabiî ki uyuyabilirsin ama uçak indikten sonra ve check in yaparken seni uyandırmam gerekecek.. Yanımıza atıştıracak bir şeyler alabiliriz veya oyuncak ne istersen” gibi konuşmalar yaptım, tamam dedi, çok da uyumlu ve iyi geçirdik. Sadece süre uzundu ve haliyle baya yorulduk.


GOA’dan İstanbul’a Dönüş Başlıyor



Goa havaalanı kaldığım yere 1.5 saat uzaklıkta, bir şekilde gecikmemek için erken çıktık yola ve havaalanında 2 saat uçak bekledik. Burada havaalanında girişte bir kaos yok, xray ve kuyruk da yok. Akşam iyi başladı, hemen bir havaalanı arabası alarak bavulları ve kızı üst üste koydum, dolaştık, oturduk, bir şeyler atıştırdık, konuştuk

Uçak zamanında kalktı, güzel, sakin ve kısa bir yolculuktu. Gece yarısı 01:30da Mumbai’deyiz. Gelirken, havaalanından taxi ile iç hatlara geçmiştik. Ama havaalanı iç hatlardan dış hatlara bedava otobüs varmış, bunu söyledi bana alandaki görevliler. Hintliler çok sıcakkanlı, hemen yanımıza geldiler, kızımla ilgilendiler, sorular sordular. Klasik sorular şöyle: “Nerelisin, adın ne, çocuk kaç yaşında ve babası Hintli mi... ?” Bizim kendilerine benzeyen bir halimiz var herhalde. 02:00 civarlarında karanlık ve pis havaalanı otobüsündeydik. Yol çok yakın değil, karanlık yerlerden geçtik, otobüs kalabalık değildi ama Goa’dan birlikte aynı uçağa bindiğimiz turist İsrailli kızlar da vardı. İçim rahatladı, gecenin bir körü hiç bilmediğim bir yerde eşyalarım ve kızımla endişelenmeye başlayabilirdim elbette.





Mumbai’de Şahane Bir Havaalanı



Mumbai dış havaalanı, Chhatrapati Shivaji International Airport, harika bir bina, mimarisi tam bir görsel şölen, dışı kalabalık, aydınlık, ışık ışıl, yerlerde uyuyan Hintliler var. Hintliler yollarda uyur, her tren istasyonunda yerlerde uyuyan insanlar görmek mümkün, havaalanında da elbette.


Hemen gene bir genç çocuk geldi yanımıza, havaalanı arabasına bavulları yerleştirdi, bize içeri kadar eşlik etti. Neden mi? Beklentisi para elbette… Tam bozukluk çıkarırken elimdeki bütün parayı çekip alarak teşekkürler dedi ve gitti. Kocamaaan, harika tavanları olan, kapıda xray ile karşılanmadığımız bu güzel havaalanı eski ve çok yoğun bir yer… Yeni eklenen terminal binasının pek çok kısmı ödüller aldı, içi cidden beni büyüledi. Her ülkeye ait havayolu firmasını görebilirsiniz, uçsuz bucaksız gibi bir hisse kapıldım, tavanı da beyaz kubbelerden oluştuğundan, oldukça da ferah bir hissi vardı. Tabii ki çok çok temiz diye eklememe gerek yok sanırım.




Uykulu Çocukla Havaalanında



Kızımın çok uykusu geldiğinden sakin ve az ışıklı bir yerde beklemek istedim ve dolaşmaya başladım, şansa vip lounge kısmına giderken, bir bebek bakım odası buldum, kafamı içeri uzattım, içerde odalar, odalarda uyuyan çocuklar, emziren anneler, geniş ve güzel aynalar, bakım ürünleri, lavabolar... Koskoca havaalanı arabam ve bavullarımla girdim içeri. Ohhh dedim dünya varmış, kızı attım divana, hemen uyudu, bense uyuyamam, malum check in yapılacak, pasaport kontrolünden geçilecek, uçağa binmek de bir iş. Gece 04:30 gibi kızımı uyandırmak zorunda kaldım. Yolculuğun en sevmediğim kısmı bu; kızım uyanmaktan hiç hoşlanmıyor…


Gittik bavulları vermeye, kilo sınırını geçmişiz, hamağımız yeterinde iyi bağlanmamış, kızım uykum var diye ağlıyor... Görevli, çocuğun uykusunun geldiğini anlayarak uzatmadı ve işlemleri hızla yaptı. Biz sırt çantalarımız ve el bagajımızla hafiflemiş bir şekilde pasaport sırasına doğru ilerledik. 16 kiloyu aşan bir çocuk kucakta da taşınmıyor yollarda, elimde zaten ufak çekçek bavul olduğundan yürümek zorunda kaldı ve çok uykusu vardı, çok yorgundu ve çok haklıydı. İkna etmek için konuşa konuşa atlattık bu süreyi, pasaport kuyruğundan da geçerek, kendi kapımıza ulaştık sonuç olarak uzun bir yoldan sonra. Havaalanı çok büyük, kapılar çok uzak malum. Bizim uçağa geçiş kapısının orası harika puf koltukların olduğu loş bir alandı, en rahat koltuklar doluydu haliyle herkes uyuyordu. Biz de bir koltuğa kurulduk, burada da kafasını koyan kızım gene derin uykuya geçti. Seni uçağa binerken uyandırmam gerekecek diyebildim yeniden. Uçak rötarsız kalkacaktı, biz de tam zamanında bindik uçağa,. Biner binmez de kafayı yastığa koydu ve derin uykusuna dalmıştı bile.


Mumbai- İstanbul Uçağı



Bense bir oh çektim içimden, ama asıl yolculuk şimdi başlıyordu. Gelirken 5.5 saatte geldik ama dönüş 7 saat sürdü. Bu dünyanın dönme yönüyle alakalı elbet. Hostesler çok ilgili ve güler yüzlü idi, ikramlarsa şahane. Kızım için de kahvaltı aldım, uyanınca aç olacak. Ben de yemeğimi yiyip hemen uykuya daldım, koltuklar çok rahat, bedenim çok yorgundu, Türkiye sınırına girene dek uyumuşum... Uyandığımda bir an nerede olduğumu algılayamadım, Goa’da mıyım, uçakta mı, evde mi, kızım hala uyuyor, uçak karanlık ve sessiz, değişik...

Biraz daha kestirdim, İstanbul’a yaklaşmaya başlarken, insanlar da uyanmaya, bir şeyler yiyip içmeye başlamıştı yeniden, o esnada da kızım uyandı, yolculuğun artık son saatleri idi. Hem seviniyorum hem üzülüyorum. Kızım ailesini çok özledi ama benim aklım havada: “Hava soğuk olacak, iyiydik biz, yaz mevsiminde kalsaydık daha” diye düşüncelerdeydim. Bir yandan da böyle bir yolculuğa 1 ayı aşkın bir süre için kızımla yalnız çıkabildiğim, bunu da başarıyla tamamladığım için mutluydum, hayatımda önüme hedef koyduğum bir şeyi daha başarmanın keyfi geldi bünyeme.

Kahvaltısını edip bir şeyler izlemeye koyuldu kızım, sonra sıkıldı biraz şarkı söyledi, kitaplarına baktı, meyve suyu içti, arka koltuktaki bizimle Goa’dan beri seyahat eden iki İsrailli kızla oynadı ve Türkiye’ye geldiği için sevinçli, uykusunu aldığı için de sevimli idi.


İstanbul- Bodrum



İstanbul’da bavulları alıp gene pasaporttan geçerek son engeli de aşarak anneanne ve dedesine kavuştu... Bizi güneşli bir İstanbul sabahı karşıladı, renkli ve sıcak Hindistan’dan sonra gri ve soğuk Türkiye çok cazip gelmemişti. Evimiz İstanbul’da olmadığından bir sonraki uçuşumuzu 3 gün sonraya aldım, bu yolun üstüne bir daha uçak çok zor katlanılır bir durum olurdu. Velhasıl bizim Goa’ya gitmemiz 3 uçak, dönmemiz de bir o kadar, kısa süreli gidilmez, gittin mi uzun uzun kalacaksın, değil mi ama.

Çocukla uçak, uzun yol, korkulacak bir durum değil, bilakis, sükûnet ile karşılanıp keyif alınabilecek bir hadise. Çocuklara her şeyi anlatmak işin püf noktası.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ayyyy şaka gibi bu ne cesaret
    CEVAPLA
  • Misafir haha bu sene 33 saat yaptık süperdi
    CEVAPLA
  • Misafir bayılıyorum size
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.