HT Hayat Anasayfa Ezgi Ece Aşkıngil ile röportaj: Babywearing nedir? Bebeğe faydaları nelerdir?  | Yaşam

Ezgi Ece Aşkıngil'le bir aradayız. Ece, babywearing danışmanlığının yanı sıra emzirme danışmanı ve ebeveyn eşlikçisi olarak da hizmet veriyor. Bu söyleşide, Ece'nin uzmanlık alanı olan bebek giyme konusunu derinlemesine ele alacağız. Babywearing'in bebekler üzerindeki etkileri, sağladığı faydalar ve aileler için ne anlam ifade ettiği üzerine konuşacağız.


Ece'nin bu alandaki deneyimleri ve ailelere sağladığı birebir danışmanlıklar sayesinde, babywearing'in sadece bir pratik ihtiyaç olmanın ötesinde, bebekler ve aileler için ne kadar önemli olduğunu keşfedeceğiz.


Ece, senin için en heyecan verici tarafı ne bu işin? Yani bebek giyme konusunda eşlik etme işinin neresi seni heyecanlandırıyor?

Özellikle toplumumuzda çok yaygın olan “aman kucağına alma alışır” lafı çok duyduğum bir şeydi ilk anne olduğum zaman. Bununla ilgili ailelere destek verdiğim zaman ve onları rahatlattığı zaman çok mutlu oluyorum! Çünkü o bir kaygı yaratıyor ister istemez. Bebekler doğduklarından sonra gelişmeye devam ediyorlar, insan bebekleri tam anlamıyla gelişmiş bir şekilde doğmuyorlar. Sinir sistemleri ve bağırsak sistemleri doğduktan sonra gelişmeye devam ediyor. Bu da onların belli bir süre daha yoğun bir bakıma ve bakım verenlerine yakın olma ihtiyacı duymalarına sebep oluyor. O yüzden de “kucağa alma, alışır” denildiği zaman; anneler de istiyorlar, anneler de kucağına almak istiyor çünkü, içgüdüsel olarak biliyoruz böyle bir ihtiyacı olduğunu. Bebek zaten kucakta olmak istiyor. Alsam mı almasam mı, alıştırdım mı gibi kaygılar olabiliyor ailelerde. Bu işin bence en tatlı tarafı bu. Hem bebeklere hem de ailelere birbirlerine yakın olmaları konusunda destek verebilmek ve o kaygıları azaltabilmek.


Bu söylentilerden bahsedelim biraz da, neden insanlar bebek kucağa alışmasını diyorlar? Çok eskiden çok fazla sayıda çocuk ve çok fazla ev işi varken, ev içi emek kadının üzerindeyken; “bebeği sürekli kucağımda tutamam, bu yüzden kucağıma alışmasın” denilmeye başlandı gibi geliyor bana, sen ne dersin?

Bebek giyme aslında çok eskiden daha fazla yaygındı. Hepimizin gözünün önünde vardır böyle tarlada bebeğini giyip çalışan anneler, bir yerden bir yere giderken bebeğini giyen anneler... Modernleşme ve kadının iş gücüne katılımıyla beraber, bebekten daha hızlı ayrılabilmesi adına ben bunun biraz pompalandığını ve yayıldığını düşünüyorum açıkçası. Anne ve bebek birbirinden ne kadar hızlı koparsa ve bebek ne kadar çabuk bağımsız olursa, kadınlar o kadar kolay iş gücüne geri katılır gibi bir algı söz konusu.


Halbuki bunun çok daha farklı yöntemleri olabilir. Hele ki günümüzde artık evden çalışma gibi modellerimiz var. Ya da iş yerlerinde mesela bununla ilgili çok farklı düzenlemeler yapılabiliyor artık. Buna bakmak yerine asıl doğal olan şeyi değiştirmeye yönelmek biraz sıkıntı yaratıyor diye düşünüyorum. Yoksa aslında anneler de, bebekler de birbirlerinden ayrılmak istemiyorlar, işin özü bu, içgüdüsel bir şey. Nasıl ki doğada da görürüz, yeni doğum yapmış bir kedi yavrusunu mesela çok uzun süre ayrı tutamazsınız ya da mutlaka annesinin yanındadır, annesi hep emzirir, yanında uyutur vesaire. Ama toplumumuzda hemen, bir an önce bağımsızlaşsın, ne kadar hızlı bağımsızlaşırsa o kadar iyi gibi bir algı var. Halbuki bebek ilk dönemlerde ne kadar bağımlı olursa, anne onun ihtiyaçlarını, o güvenlik ihtiyacını, o duygusal ihtiyaçlarını ne kadar çok karşılarsa, ne kadar ten temasında olursa, bağımsızlaşma zamanı geldiğinde çok daha kolay oluyor.


Bunu aslında senden de biliyorum. Sevgili Kuzey iki yaşına girmek üzere ve kucağımdan indirmediğini biliyorum onu. İnsanlara hatta benim yanımda bile demişlerdi sana “ama çok kucağına alıştırmışsın” diye…

Kucağa alışır, asker etmiş seni, her ağladığında kucağına alıyorsun vesaire gibi çok çok söylendi…


Ama Kuzey şu anda bağımsızlığını ilan etmiş bir iki yaş bebesi!

Özellikle ilk yürümeye başladığı dönemde keşke kucağa alışsaydı dediğim oldu açıkçası! Keşke kucağıma alışsaydı da aldığımda hemen toparlanabilseydi gerçekten. Yani o bağımsızlaşmaya başladığığı anda zaten kucak ile ilişkisi daha da değişmeye başlıyor. Tabii ki yine ihtiyaç duyuyor anneye. Tabii ki de kucak istediği, kucağa ihtiyaç duyduğu zamanlar oluyor ama bu bir süreç.


Yeni doğmuş bir bebeği uyurken bile beşiğine bırakmak çok zor olabiliyor. Daha yeni anneler mesela bununla ilgili çok kaygılanıyorlar, “yatağına koyamıyorum, koyunca hemen uyanıyor”diyorlar, nasıl olacak... Aslında bebeğin temel bir ihtiyacı var orada: Güvenlik. Güvenlik en temel ihtiyaçlarından birisi. Çünkü dediğim gibi, bakıma ihtiyaç duyduğu için bakım verene ne kadar yakın olursa, ihtiyaçlarının o kadar hızlı karşılanacağının bebek farkında. Aslında anne de bebek kendisine ne kadar yakın olursa ihtiyaçları o kadar kolay karşılayacağını farkında. Ama o sesler, o dışarıdan gelen sesler hep o içsel bilgimizi, bizim içten getirdiğimiz bilgimizin üstünü örtmeye, kapatmaya çalışıyor. O yüzden de hep annelere bunu söylüyorum, içinizden geldiği gibi davranın. Eğer yatağında uyumuyorsa kucağınızda uyusun. Çünkü güvende hissetmek istiyor o an bebek.


Bu zaten sonsuza kadar sürmeyecek değil mi?

Kesinlikle! Keşke sürse dediğim anlar da oluyor şu an, keşke o döneme geri dönsek, kucağımda uyusa dediğim anlar geliyor. Özlenen bir şey yani. Biraz toplumsal destekle de alakalı diye düşünüyorum. Eskiden çok büyük ailelerde büyürdük, büyük aileler vardı; anneanneler, babaanneler, halalar, teyzeler hep bir aradaydı. Çocuk bir şekilde o ihtiyaçlarını birinden karşılayabiliyordu; ya da evdeki ihtiyaçlar da bir şekilde yolunu buluyordu. Yani birisi yapmasa başkası yapabiliyordu. Şimdi artık çok yalnızlaştık. Genelde anne baba evde. Özellikle Türkiye'de babalık izni çok fazla olmadığı için anne hep yalnız kalıyor. Eğer yakınında anneanne, babaanne gibi bir destek yoksa bütün ev işleri de anneye kalıyor ister istemez. Yani aslında bu biraz da destek problemi. Destek eksikliğinden kaynaklanıyor. Yani “bebek uyuyacak ki, anne biraz işlerini yapabilsin” gibi bir yerdeyiz.


O noktada da aslında babywearing (bebek giyme) devreye giriyor. Yani babywearing’in temel desteklerinden biri de bu, eğer bir insandan destek alamıyorsanız, bebeğinizi üstünüze giyerek evdeki işinizi de rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Tuvalet ihtiyacınızı bile giderebiliyorsunuz, bebeği bir yere bırakmadan, kucağında taşıyarak o ihtiyacını giderebiliyorsun. Çok temel, fizyolojik ihtiyaçlardan bahsediyorum. Onlar için bile desteğe ihtiyaç duyulan bir süreç oluyor lohusalık dönemi, babywearing o yüzden de bu etapta anneler için özellikle çok önemli.


Kadınların babywearing konusunda ilk denemede zorlanabildiklerini duyuyorum, bebeğini bağlamakta ve ekipmanı kullanmakta zorluk yaşayan anneler olabiliyor. Denedik ama olmadı diyenler olabiliyor. Babywearing danışmanları da bu yüzden var, sadece nasıl bağlanır diye anlatmak için değil, nelerin kolaylaşacağını da anlatıyorsunuz, biraz bundan bahseder misin? Babywearing danışmanları ne yapar?

Öncelikle, piyasada çok fazla taşıyıcı var. Özellikle hamilelik döneminde anneler hangi taşıyıcı alacaklarına çok kolay karar veremeyebiliyorlar. Yani genelde arkadaşından, eşinden, dostundan gördüğünü ya da bir influencer’da gördüğünü alıyor. Ama o taşıyıcı her zaman bebeğine ve kendisine uygun olmuyor mesela ve zorlanabiliyor. Bu sefer de “ben yapamadım” diye kendine yüklenebiliyor, ya da “bebeğim taşınmayı sevmedi” gibi düşünebiliyor.


Verdiğim danışmanlıklardan sonra da görüyorum ki eğer doğru bağlarsanız ve kendinizi bağlama konusunda yeterince iyi hissederseniz, bebek de çok daha hızlı alışıyor. Onun için de bir yenilik, bizim için de bir yenilik bu. O yüzden ben genelde hamilelik döneminde mutlaka danışmanlık alınmasını tavsiye ediyorum bununla ilgili. Hangi taşıyıcıyı kullanacağı ve nasıl bağlayacağı konusunda dair danışmanlık alabilir herkes, farklı farklı şekillerde danışmanlık verebiliyoruz. Taşıyıcı seçmek başlı başına bir mesele zaten, çok yanlış taşıyıcılar da var, aslında hiç ergonomik olmayan ya da hiç uygun olmayan taşıyıcılar da var. Onlar da çok tehlike arz edebiliyor zaman zaman. Babywearing için güvenlik önemli bir mevzu.


Babywearing konusunda bize danışan kişileri hem taşıyıcı seçme konusunda hem nasıl bağlanacağı, annenin bunda kendini nasıl rahat hissedeceği, hem de güvenlik unsurlarını nasıl sağlayacağı konusunda bilgilendirme şansımız oluyor. Bu da anneyi çok daha rahatlatıyor, çok daha hızlı bir şekilde bebeğin ile babywearing bağını kurmasını kolaylaştırıyor.


Çünkü o sadece fiziksel bir sarılma hali değil, öyle değil mi? Orada duygusal bir şey de oluyor. Bu da anneyi zorlayabilir, bebeği zorlayabilir belki de. Ben üzerime bir bebek bağlamayı ilk denediğimde, düşeceğinden endişe etmişim mesela. Sıkı sıkı bağlandığını biliyordum ama yine de tutma ihtiyacı duymuştum. Bu da çok yaygın belki, ama zamanla alışılan şeyler…

Kas hafızası diye bir şey var. Ne kadar sık yaparsanız, o kadar doğru yapmaya doğru gidiyor. Bir yerden sonra artık çok pratikleşiyor zaten. En başta biraz karmaşık gelebiliyor. O yüzden ben genelde bebekle değil de, önce başka bir şeyle bunu denemeyi tavsiye ediyorum.


Pirinç torbasıyla bunu yaptığını görmüştüm!

Evet! İki buçuk - üç kiloluk bir bakliyat paketiyle yapılabilir bu, oyuncak ayı da olur, hiç fark etmez, eli kolu olan, bebek hissiyatı verecek herhangi bir şey olabilir. Hani onunla bol bol pratik edip sonra bebek doğar doğmaz hemen bağlayabiliyorsun üzerine, çok daha rahat ediyorsun. Ben anne olduktan sonra aldım bu eğitimi, bilmiyordum çünkü babywearing danışmanlığı diye bir şey olduğunu. Keşke danışmanlık alsaymışım, çok isterdim. Çünkü ilk ilk başlarda çok zorlandım. Yaptım, ama bir şey sanki eksik gibi geliyordu hep. Eğitim aldıktan sonra fark ettim neleri yanlış yaptığımı. Ben de ilk bebekle denedim mesela, tedirgin hissetmiştim ben de, bağladım ama düşecek mi, düşmeyecek mi? Şimdi sen kendini güvende hissetmediğin zaman, bebek de kendini güvende hissedemiyor. “Annem şu anda gergin, sorun var burada” diyor.


Bu yüzden önce mümkünse hamilelikte, değilse bile, lohusalıkta da olsa, mutlaka bebeksiz pratik edilip ondan sonra, kendini iyice güvende hissettikten sonra bebekle beraber denenmesini tavsiye ediyorum.


Biraz da faydalarından söz edelim, aslında biraz bahsetmiş de olduk ama, anne bebek bağlanmasına nasıl etkisi oluyor babywearing’in?

Önce anne babalara olan faydasından bahsedeyim biraz. Ailelerde lohusa depresyonu ya da lohusa hüznü dediğimiz durumların çok daha az olduğunu fark ediyoruz. Çünkü kendilerine daha fazla vakit verebiliyorlar. Bu da kafalarının biraz daha rahat olmasına, daha az tedirgin olmalarına yardımcı oluyor. Bebek hep kucaklarında olduğu için, oksitosin hormonunun da artması ile beraber, kendilerini çok daha iyi hissediyorlar.


Sütü arttırma gibi bir avantajı var. O ten teması ve annenin bebeğin kokusunu duyuyor olması, sütün de artmasını sağlıyor. Bir de dediğim gibi, özgür hareket edebilmek. Ev işi yapmak olsun, kitap okumak olsun, bebeğiniz uyurken çıkıp dışarıda rahatça dolaşabilmek olsun, birçok çok rahatlıkla yapabiliyor ebeveynler.


Bebek açısından baktığımızda birincisi o bağladığımız pozisyonda, M pozisyonu diyoruz, ya da açık squat. Sen de doula olduğun için bilirsin, doğumda da mesela o squat pozisyonu çok önemli. Bebeğin gaz çıkarmasını kolaylaştırıyor. Zaten bağırsakları da daha yeni yeni gelişmeye başladığı için, babywearing ile bağırsak problemlerinin çok daha azaldığını, bebeklere çok daha iyi geldiğini, bebek bağlamanın güvenlik hislerini tatmin ettiğini, daha az ağlayıp daha kolay uykuya geçtiklerini gözlemliyoruz.


Babywearing’in anneye ve bebeğe, her iki tarafa da katkısı, güvenli bağlanmadır diyebilirim. Çünkü bebeklerin sinir sistemleri daha yeni geliştiği için, kendilerini güvende hissetmeye çok ihtiyaç duyuyorlar. Kendini güvende hissettikleri yer de, birincil bakım verenleri oluyor genelde. O yüzden de onlarla ne kadar temas halinde olurlarsa, sinir sistemleri o kadar az uyarılmış, o kadar sağlıklı gelişmiş oluyor. Bu da ilerleyen yaşamlarında çok daha sağlıklı ilişkiler kurabilmelerini sağlıyor, bayağı uzun vadeli bir faydadan bahsediyoruz. Hem bebeklik döneminde çok daha kolay dünyaya adapte olmalarından, hem de ilerleyen yaşamlarında da bunları taşıyabilmelerinden bahsedebiliriz.


Güvenlik hissini o şekilde baştan inşa etmek tabii ki onun bütün hayatını olumlu etkileyecektir. Çok güzel anlattın Ece, çok teşekkürler. Başka eklemek istediğin bir şey var mı?

Şunu ekleyeyim, “ben babywearing yapmadım, bebeğimle güvenli bağlanamayacak mıyım” diye endişelenen aileler mutlaka olacaktır. Onların da içini rahatlatmak isterim. Bebeğinizi bağlamadan güvenli bağlanamazsınız gibi bir şey söz konusu değil. Güvenli bağlanma ilişkinizin herhangi bir yerinde yapabileceğiniz, onarabileceğiniz bir şey. Bu sadece bir araç. Bu, güvenli bağlanmayı kolaylaştıran ya da bebeğinizle bağ kurmayı kolaylaştıran bir araç. Eğer ki bebeğiniz 0 - 4 yaş arasındaysa, taşıma döneminde diyebiliriz, tekrar deneyebilirsiniz. Hamilelere de mutlaka bir danışmanlık almalarını ya da bu konuyu en azından biraz daha fazla araştırmalarını öneriyorum. Yeni annelerede sesleniyorum, hepinizi kucaklıyorum. Kolaylıklar diliyorum onlara. Zor olabiliyor ama geçiyor. Eninde sonunda geçiyor ve bebeği bağlasan da, bağlamasan da o kucağında tuttuğun süre, ona verdiğin sevgi zaten onun gelişimi için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Biz sadece ekstradan neler yapabiliriz, nasıl daha kolay hale getirebiliriz onları konuşmuş olduk.


Babywearing nedir? Bebeğe ve anneye faydaları nelerdir?





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.