HT Hayat Anasayfa Sufi bilgeliğine dair hikayeler | Yaşam

Sahip olduğumuzu vermek

Bilge bir adam Akbar şehrine gelmişti, ancak şehrin sakinleri ona pek ilgi göstermedi. Çevresine sadece birkaç genci toplayabildi, halkın geri kalanı ise onun çalışmalarıyla dalga geçti.


Yanındaki birkaç öğrencisiyle şehrin ana caddesinde yürürken bir grup adam ve kadın ona laf atarak aşağıladı. Bilge, onları görmezden geleceğine onları güzel sözlerle kutsadı.


Laf atanlar uzaklaşınca öğrencilerinden biri bilgeye şunu söyledi: “Size korkunç şeyler söylediler ama siz güzel sözlerle karşılık verdiniz.”


Bilge adam cevap verdi: “Biz neye sahipsek başkalarına da ancak onu verebiliriz.”


En büyük lüks nedir?

İbak Manastırı’nın hemen yanında bilge bir Sufi yaşıyordu; mükemmel bir işadamıydı ve bu sayede büyük bir servet edinmişti.


Manastıra gelen bir ziyaretçi bu kutsal mekânın yenilenmesi çalışmalarında ne kadar çok para harcandığını görünce yüksek sesle şöyle dedi: “Bak sen şu işe! Bilgelik yolu yanılgı yoluna dönüşmüş; bir bilge bana doğruyu aramamı söylemişti ama kendisi pis bir zenginmiş!”


Sonra bu sözler bilge adamın kulağına geldi. Bu sözlere karşılık ne diyeceğini soranlara bilge şöyle cevap verdi: “Her şeyim var diye düşünüyordum. Ama meğerse bir şey eksikmiş. Şimdi artık gerçekten çok zengin bir adam oldum çünkü en büyük lükse de sonunda sahip oldum.”


Manastırdaki keşişlerden biri sordu: “Peki nedir en büyük lüks?” “Birinin sizi kıskandığını görmek.”


Karar zamanı

Bir deve satıcısı köye geldi; çok güzel develeri çok uygun fiyata satıyordu. Herkes gelip bir deve aldı, bir tek Bay Hoosep almadı.


Bir zaman sonra köye başka bir deve satıcısı geldi; harika develeri vardı ama daha pahalıya satıyordu. Hoosep bu kez birkaç deve satın aldı.


Arkadaşları “O zaman o kadar ucuza satılan develeri almadın şimdi onların iki katı fiyatına bu develeri satın alıyorsun” diyerek onu eleştirdi. “O zaman ucuza satılan develer benim için çok pahalıydı çünkü o zaman çok az param vardı” dedi Hoosep, “Bu develer daha pahalı görünebilir ama benim için ucuzlar çünkü şu anda onları satın almak için gerekenden daha çok param var.”

İyiyi kötüden ayırmak

Bir fırıncı büyük evliya Veysel Karani ile tanışmayı çok istiyordu. Bunun üzerine Veysel Karani kılık değiştirerek fırına gitti. Bir parça ekmek aldı ve yemeye başladı. Fırıncı bunu görünce onu yakaladı ve döverek sokağa attı.


“Deli misin adam!” dedi Veysel Karani’nin öğrencilerinden biri, az önce, ne zamandır tanışmak istediğin evliyayı kovdun.”


Pişman olan fırıncı Veysel’in yanına gitti ve kendisini affettirmek için ne yapabileceğini sordu. Veysel onu ve öğrencilerini yemeğe davet etmesini rica etti.


Fırıncı onları yemek servisi yapan mükemmel bir yere götürdü ve en pahalı yiyecekleri ısmarladı.


“İşte kötüleri iyilerden böyle ayırırız” dedi Karani öğrencilerine öğle yemeği sırasında. “Bu fırıncı ben ünlü bir kişi olduğum için bir ziyafete on altın para harcamaktan çekinmiyor, ama aç bir dilenciye bir parça ekmeği bile çok görüyor.”


Çeviren: Mine Akverdi Denktaş

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.