HT Hayat Anasayfa İnsan neslinin tükenmemesi için sıradışı bir çevre ve şehircilik önerisi | Yaşam

2018 Birleşmiş Milletler Mutluluk Raporu’na göre artık bu konuda bayrağı elinde tutan Norveç değil, Finlandiya. The Guardian’ın haberinde Finlandiya’da yaşayan bazı insanların, yaşadıkları yere dair düşüncelerine, hislerine yer verilmiş.


Memnuniyet sebeplerine dair yapılan bütün yorumlarda ortak bazı öğeler var: Tabiat ve sosyal hayat. Yani temiz hava, sessizlik, doğa manzaraları, dış mekanlarda yapılabilen sporlar ve kalabalıktan, koşturmacadan arınmış, insanların birbirlerine saygılı oldukları, sağlam bir sosyal güvenlikli yapı...


Ülkemizin yarısından daha küçük bir ülke olan Finlandiya, dünyadaki (2018 BM rakamlarına göre) 195 ülkeden sadece biri ve dünya nüfusunun on binde 7’sini barındırıyor. Dünyada Finlandiya gibi refah içindeki ülkeleri bir kenara bırakırsak geriye büyük bir nüfus ve coğrafya kalıyor. Şu anki nüfusumuz 7.8 milyar kadar ve bu, 50 yıl öncesinin 2 katından fazla. Sayılara çok fazla girmeden şunu söyleyebiliriz ki tahminlere göre her yılın Ağustos ayına geldiğimiz zaman, o yılki yenilenebilir kaynaklarımızı tamamen tüketmiş bulunuyoruz ve yenilenemeyenlerden “borç” alıyoruz.1


Olan bitenden bihaber, heyecanla gelecek planları yapan genç nesilden ve onlardan sonraki nesillerden çalıyoruz. Buna ek olarak, tarımımıza zarar verecek şekilde ve oranda atmosfere karbondioksit pompalıyoruz.


Gidişat bu şekilde belki yıllarca devam edebilir ama onlarca yıl değil. Bizi neyin beklediğini bilmiyoruz, refah ve bolluk da olabilir, kitlesel yok oluş da. Halihazırda ilerleme sürdürülebilir olmadığı için er ya da geç değişim kapımıza dayanacak.


Biyolog, araştırmacı, teorisyen ve yazar olan E. O. Wilson, durumu sadece insanoğlu değil, gezegen üzerinde yaşayan bütün canlıların lehine çevirmek için bir öneride bulunmuş: Dünyanın yarısını insanoğlundan temizlemek. Wilson bu şekilde, günümüzde yaşamakta olan türlerin yaklaşık yüzde seksenini kurtarabileceğimizi söylüyor.


Önerilenin, “insanoğlunu dünyanın yarısından temizlemek” değil, “dünyanın yarısını insanoğlundan temizlemek” olduğunu vurgulamakta yarar var. Burada amaçlanan, hayvan ve bitkilere, insan evladı gezegeni kaplamadan önce olduğu gibi, dokunulmamış bir yaşam alanı sunmak -buna denizler de dahil. Bu alanların tümü sadece vahşi tabiat konseptinde olmak zorunda değil, mera veya halka açık alanlar olarak düşünülebilir. İş olanaklarına ve büyük şehrin cazibesine(!) kapılan kitleler zaten son birkaç nesildir kırsaldan şehirlere hareket etmekte. Nüfusu 1000’in altına düşmüş çok sayıda köy var. Tartışmalı BM verilerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 66’sının şehirlerde yaşıyor olacağı tahmin ediliyor, oysa 1900 yılında bu oran sadece yüzde 10’muş. Başka bir deyişle, büyük alanlar yüz yıl öncesine kıyasla daha boş bir hal almış ve boşalmaya devam etmekte. Ek olarak, şehirler -küçük bir alanda çok sayıda insan barındırdıkları için- ekolojik açıdan banliyölere kıyasla daha avantajlı. Dolayısıyla bu geniş toprakları diğer canlılara bırakarak şehirlere çekilmek, türümüz için tek çıkar yol olabilir. Ne de olsa dünyadaki tüm canlılar birbirine bağlı ve diğer türlerin hayatta kalması kendi varoluşumuz için hayati önem taşıyor.


Bahsedilen şehirler, tabii ki günümüzdeki şehirlerden farklı, karbon emisyonsuz enerji ve ulaşımın kullanıldığı, boş alanların bostan olarak değerlendirildiği, geniş kapsamlı bir geri dönüşüm sistemini ve şu anda geliştirmekte olduğumuz diğer sürdürülebilirlik teknolojilerini içeren, yeşil şehirler. Gıda tedariği için sera gibi yapay ortamların yanı sıra terk edilen alanlar da kullanılması söz konusu. Tüm bunlar yeni bir hukuk ve adalet sistemi de gerektiriyor: Sağlam kadın hakları, gelir eşitliği ve çok fakirle çok zenginin biosfere zarar vermesini önleyen bir vergilendirme sistemi, barış, haklar eşitliği… Atmosferden karbon çekerek kalıcı veya geçici olarak toprağa verecek karbon negatif bir sistemin devreye sokulması da önem taşıyor.


Bütün bunlar yapılabilir. Türümüzün boğazını yavaş yavaş sıkmakta olan ilmekten sıyrılmak ve gelecek nesillere medeni, yaşanır ve diğer canlılara saygılı bir gezegen bırakmak belki de bu radikal adımlardan geçiyor.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.