2 yaş sendromu nedir?
Zaman nasıl da hızlı akıyor. Ne ara 18 aylık oldun da, ne ara sinirlenmeyi, kafa tutmayı öğrendin? Hani sendromlar 2 yaş itibariyle yaşanıyordu ve zamanımız vardı. Biz ne ara erken ergenlik dönemine girdik. Teknoloji çağının etkisi olsa gerek zaman da teknoloji gibi hızlı. Buna bir de iki çocuklu hayatı ve çocukların arasındaki gelişim farklarını da ekleyince insan hazırlanmadan kendini zorlu bir dönemin ortasında buluyor. Peki nedir bu 2 yaş sendromu? Ya da terrible two / korkunç 2? Bebeklikten çocukluğa geçiş döneminde hırçınlık, her şeye hayır deme, öfke nöbetleri, söz dinlememe, aşırı hareketlilik ya da her şeyi tek başına yapmak isteme gibi “BEN” duygusunun geliştiği, yanı sıra sinir sisteminin ve kas – motor sisteminin geliştiği süreçtir aslında. Yani ilk büyüme evresi.
2 yaşındaki bir çocuğun beyni, bir yetişkinin beyninden kat kat daha aktiftir. Merak duygusu artarak daha fazla uyaranla karşılaşmasına, bu da kafa karışıklı hatta geceleri kabuslar görmeye sebep olur. Bağımsızlığı artar ve kendi isteklerini ortaya koymaya, kendini ifade etmeye başlar.
2 yaş sendromu ile nasıl başa çıkılır?
Biz ebeveynlerin öncelikle kabul etmesi gereken: “Bebeklikten çocukluğa geçen her bireyin bunu yaşadığı ve geçici bir süreç” olduğudur. Güvenli alanlar yaratarak çocuğumuzun ben duygusunu geliştirmesine, bağımsızlık kazanmasına alan açmalıyız. Peki nasıl?
- Emeklemekten yürümeye geçerek hareketliliği keşfeden çocuğumuzun içindeki enerjiyi boşaltmasını sağlamalıyız.
- Annelik iç güdüsü ile çocuğumuzun her hamlesine engel olmak da kendisini ifade etmesi konusunda tahammül etmesi zor bir durum olacaktır. Kaldı ki biz yetişkinler bile bu duygu ile baş etmekte zorlanırız.
- Çocuklarımızın öfkesini sağlıklı bir biçimde ifade edebileceği alanlar tanımalıyız. Duyguları aynalamak kelime hazinesinin gelişmesinin yanı sıra kendini ifade etmesinde kolaylık sağlayacaktır.
- Çocuğumuzun güvenliğini etkilemediği sürece bir şeyleri yapması ya da yapmaması konusunda inatlaşmamalıyız. İnatlaştığımızda her iki tarafında kaybettiğini unutmamalıyız.
- Kontrolü elimizde tutarak sınırlar belirlemeliyiz. Çocuklar hem özgür olmak hem de kurallara sahip olarak önünü görmek isterler. Tıpkı biz yetişkinler gibi. Bunu aklımızda tutarak belli kurallar çerçevesinde onları özgürleştirebiliriz.
- Her şeye hayır dediğinizde “hayır” kelimesi önemsizleşiyor. Nelere hayır dediğimize ve tutarlılığımıza dikkat etmeliyiz.
- En önemlisi de çocuk yetiştirmenin başlı başına zor bir sorumluluk olduğunu unutmamalıyız ve kendimize molalar hazırlamalıyız ki kendimizi iyi hissettikçe sabır ve baş etme mekanizmalarımızın daha da yükseldiğini görebiliriz.
Biz bu 7 maddeyi nasıl yaşanır hale getireceğiz dediğiniz duyar gibiyim. Ben neler yapıyorum;
- Parkları ve açık alanları bol koşturmacalı ve eğlenceli oyunlarla değerlendiriyoruz.
- Evde bolca boğuşmacalı oyunlar oynuyoruz.
- Ayına ve gelişimine uygun planlı oyunlar oynuyoruz.
- Ablasını da dahil ederek kitap okuma saatleri yapıyoruz.
- Parmak boya ile özgürce sanat yapıyoruz.
- Suyla ve farklı dokularla oyunlar oynuyoruz.
- Mutfakta geçirdiğim zamanlar da dahil olmak üzere yakınımda oynadığı her zaman yaptıklarımı anlatarak kelime dağarcığının gelişmesi için sohbet ediyorum.
- Gördüğünüz gibi bir yetişkinmişçesine ettiğimiz sohbetlerin dışında hep oyun oynuyoruz. Sendromsuz bir hayat mümkün müdür bilmiyorum ama onunla başa çıkabilmek ya da yönetebilmek mümkündür.
Sorularınız olursa yorumlarda buluşalım.
Sevgiler
@zehradorter
YORUMLAR