HT Hayat Anasayfa Afet sonrası okula dönüş: Nakille gelen yeni öğrencileri nasıl karşılamalı? | Anne - Baba

Bu içerik Uzm. Klinik Psikolog Romina Markaroğlu tarafından kaleme alınmıştır.


Ebeveynler, sağlık çalışanları, sosyal hizmet görevlileri, öğretmenler gibi farklı roller ile çocukların hayatında olan birçok yetişkinin zihninde yaşanan bu büyük afet sonrasında çocuklara nasıl yaklaşabilecekleri, onlara neyi ne kadar ve nasıl anlatabileceklerine ilişkin sorular uyandı. Artan bu bilgi ihtiyacına yanıt verebilmek adına alandaki birçok çocuk ve ergen ruh sağlığı profesyoneli çeşitli kaynaklar hazırlayarak mutluluk verici bir dayanışma örneği gösterdi.


Uzayan sömestr tatili sonrası başlayan yeni dönem ile birlikte, deprem sonrası nakille okula yeni gelmiş öğrenciler de birçok okul, öğretmen, öğrenci ve dolaysıyla veliler için tanıdık olmadıkları ve donanımlı hissetmedikleri bir konu olarak gündeme geldi. Bu yazı, depreme ek olarak bu nakille beraber hayatlarında büyük bir değişiklik daha yaşayan yeni öğrencileri karşılamak ve eşlik etmek için okullar ve öğretmenler hem kendilerini hem de öğrencilerini nasıl hazırlamalı, ilk temasta ve sonrasında nelere dikkat edilmeli gibi konu başlıklarını kapsamayı amaçlıyor.


Öğretmenin önce kendine dönmesi: Öz farkındalığı öğretmek için rol model olmak

Çocukların iyi olma halini gözetebilmek ve bu dönemde en çok ihtiyaç duydukları güvenli alanı tesis edebilmek için öncelik öğretmenlerin iyilik hali olacaktır. Çocuklarla iletişim sırasında, dinleyeceğiniz içeriklere, duyacağımız sorulara alan açabilmek için önce kendinize dönüp şu soruları sorarak ne durumda olduğunuzu kontrol edebilirsiniz: “Ben şu anda rahat mıyım? Desteğe ihtiyacım var mı?” Bu soruların cevabı bir ihtiyaca işaret ediyor ise sizden daha rahat hisseden bir meslektaşınıza danışmak, onunla beraber duygularınızı düzenlemek, bu mümkün olamıyor ise nakille gelen yeni öğrencilerle ilk temasta bu meslektaşınızın desteğini istemek doğru bir yaklaşım olacaktır.


Öğrencilerinizi hazırlayın

Deprem bölgesinden gelen yeni bir öğrencinin aranıza katılacağı hakkında tüm öğrenci ve velilerin bilgilendirilmesi gerekir. Öğretmenler olarak kullandığınız dil de oldukça önemli, depremzede çocuk ifadesini kullanmaktan kaçının. “Kahramanmaraş’tan Ayşe / Ahmet x gün içinde sınıfımıza geliyor olacak, x yaşında. Ona hepimiz destek vermeliyiz.” gibi bir açıklama yapabilirsiniz. Bu noktada öğretmenlerin dikkat etmesi gereken diğer bir konu ise bu desteğin abartılı bir yardım olarak değil doğal süreç içinde verildiğinden emin olmaktır. Amaç onları okul ortamının bir parçası hissettirmek, yoğun ilgi ve hediyeler karşısında kendini ayırılmış hissettirmemek. Bu nedenle, bu öğrencilere hediyeler alınmaması konusunda diğer öğrencilerin velilileri bilgilendirilebilir.


İyi niyetli dahi olsa, yeni öğrencilerin öyküsünü anlamaya ilişkin soru sormamanın öğrencilere aktarılması, “Bir şeye ihtiyacın var mı, ben bir şey yapabilir miyim?” gibi yaklaşımların vurgulanması temel olmalıdır.


Yeni öğrencilerin oryantasyonu

Çocuklar içinden geçtikleri tüm zorluklara ek olarak, oldukça yeni bir ortama gelecekler. Bu nedenle zorlanmaların yaşanması çok anlaşılır olacaktır. Gelen öğrencinin ortamı tanıması gerekir. Okuldaki işleyiş hakkında bu öğrencileri bilgilendirmek, okul süreçlerini öngörülebilir kılmak belirsizlikleri ve dolayısıyla çocukların olası kaygılarını azaltacaktır. Örneğin, “Burada yemek yiyoruz, kütüphanemiz burada, senin dolabın şurada, burada derslerin süresi x dakika, teneffüslerde şurada şu oyunları oynuyoruz” gibi açıklamalar yapılabilir.


Neler yapmalı?


  • Tanışma sırasında bir çember olmak, isim oyunları ile etkileşimi başlatmak.

  • Sarsılan güven duygusunu tesis etmek: Öğrenciyi okulda güvende hissettirmek için ihtiyaç halinde ulaşılabileceği bir arkadaş ve bir öğretmen belirlemek.

  • Sınıfta güvenli bir köşe oluşturmak: Burası sınıf düzeyi göz önünde bulundurularak, çizim materyallerinin, peluş oyuncakların, kinetik kum gibi malzemelerin olduğu bir alan olabilir. Sınıftaki öğrencilere ihtiyaç duyduklarında buraya oturup sakinleşebilecekleri anlatılabilir. Böylece sağlıklı baş etme becerilerini okul çatısı altında öğretmek ve çocuğu güçlendiren bir konumda olmak mümkün olacaktır.

  • Sabahları tüm sınıf güne bedensel bir egzersiz veya bir nefes egzersizi ile başlamak.

  • Her yaş için oyuna alan açmak. Özellikle ilk tanışma sırasında oynanacak oyunların rekabetçi nitelikte olmamasına, kapsayıcı oyunlar olmasına özen göstermek. Bunlar grupça oynanan ve beraber başarma hissini pekiştiren oyunlar olabilirler.

Öğretmenlerin kendi aralarındaki iletişimi ve destek ağı

Nakille gelen çocuklar ve hali hazırda okulun öğrencisi olan çocuklar arasında yoğun bir etkileşim olması beklenir. Bu noktada öğretmenlerin en çok desteğe ihtiyaç duydukları konulardan biri de çocukların deprem konusundaki sorularını yanıtlamaktır.


Çocukların zihni etraflarını anlamaya dair müthiş bir merak duyar, bu nedenle de oldukça fazla soru sorarlar. Bu soruların varlığı çocuğun beyin gelişimine katkı sağlamakla birlikte, öğretmenlere de hem çocuğun ihtiyacını anlamaya yönelik bilgi verir hem de aralarındaki iletişimi pekiştirir. Öğretmenlerin de çocuklarla temasta olan tüm yetişkinler gibi cevabını bilemedikleri sorular olabilir. Bu noktada öğretmenlerin okulun rehberlik birimi ile iletişimde olmaları, okul içerisindeki diğer öğretmenlerle bir araya gelip kullandıkları ve işe yaradığını gözlemledikleri yaklaşımları birbirleri ile paylaşmaları faydalı olacaktır.


Herkes etkilendi ama farklı şekillerde: Bireysel gözlem ve iletişimin önemi

Travmatik yaşam, olaylar kişide biyolojik, psikolojik ve sosyal yönden bir değişikliğe neden olsa da bu değişiklik herkes için aynı ölçüde olmadı. Depremden etkilenen bölgelerden gelen çocuklar benzer bir sürecin içinden geçmiş olmalarına rağmen etkilenme düzeylerindeki farklılık, çocuğun mizacına, geçmiş travma yaşantılarına, ebeveynleri ile olan ilişki ve iletişimine ve depremi ne şartlarda (nerede, kimlerin eşliğinde, depremin merkez üssüne ne kadarlık bir mesafede olduğu vb.) yaşadığına ve olay sonrasında karşılaştığı tabloya (ne kadar sürede yardıma ve temel gereksinimlerine erişebildiği, ailede kayıp yaralanma olup olmadığı vb.) dayanır. Olay ile ilgili çocuğa eşlik eden faktörler bu denli çeşitli iken, çocuklardan tek tip tepkiler gözlemlemek mümkün olmayacaktır.


Bu nedenle öğretmenlerin, yeni öğrencilerinin zorlandığı alanları ve ihtiyaçlarını anlayabilmesi için onları yakından gözlemliyor ve iyi bir dinleyici konumunda kalarak iletişimi sürdürüyor olması oldukça önemlidir. Bu çocukları daha yakından tanımak için yakınları ile özel bir görüşme yapmak, deprem öncesindeki sosyal becerileri, akademik başarıları ve dikkat becerileri hakkında bilgi toplamak faydalı olacaktır. Bu şekilde bilgi toplayarak her bir öğrenci hakkında tespitler yapılıp riskler belirlendiğinde hem duygu durumlarını hem de akademik durumlarını takip etmek öğretmenler için daha kolay olacaktır.


Birebir ilişkide: Şefkat ve kapsayıcılık

Öğretmenlerin yapabilecekleri en öncelikli ve temel şey tüm öğrencilerine şefkatle yaklaşmak, ihtiyaçlarını görmek için dikkatle dinlemek ve böylece beraber bağlantıda ve güvende oldukları hissini oluşturmak. Bu yaklaşım tüm çocuklar için bir ihtiyaçken, deprem bölgesinden gelen çocuklar için çok daha büyük bir ihtiyaç olacaktır.


Duygu ifadesinde artış gözlemlediğimiz bu dönemde duygulara alan açmak ve eşlik etmek iyileştirici olacaktır. Bu süreçte ortaya çıkan kaygı ve korkulara kulak vermek, anlayışla karşılamak, yaşanan afet ile ilişkilendirilip çocuğun zihninde anlamlı bir yere oturtmak gerekecektir. Çocukla iletişim o an onun duygusunda kalabilmekle de mümkündür. “Üzüldüğünü görüyorum, yaşadıklarının zorluğunu görüyorum” gibi ifadelerle ile onları anladığınızı hissettirebilirsiniz.


Travma farkındalığı yüksek okul ortamı yaratmak

Deprem bölgesinden gelen yeni öğrencilerde etrafı keşfetme isteğinde azalma; öfke, saldırganlık ve içe kapanıklıkta artış; başkalarına ve dünyaya güvenmekte zorluk; okul düzenine ayak uydurmakta ve akranlarla iletişime geçmekte zorluk; birincil bakım verenden ayrılmakta korku; uyku ve iştah problemleri; ani seslere karşı duyarlılık gibi belirtiler gözlenebilir. Bunlara ek olarak, öğrenme süreçleri, dikkat ve konsantrasyonla ilgili zorluklar da oluşabilir. Bütün bilişsel becerilerin önceki haline dönmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu süreçte öğretmenler ve veliler anlayışlı bir tutum sergilemelidir. Bu belirtilerin yoğunluğunun hafiflemediği, aksine arttığı ve çocuğun işlevselliğini olumsuz yönde etkilediği gözlemlendiğinde öğrenci ve ailesi bir ruh sağlığı uzmanına başvurmaya yönlendirmelidir.


Okul çerçevesinin koruyucu bir faktör olduğunun farkında olmak

Okulun süreklilik ve öngörülebilirliği sağladığı, normal bir şekilde gündelik hayatı sürdürmeye olan ihtiyacı karşıladığı ve bu nedenle çocuklar açısından koruyucu bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Çocuğun güvenli bir yetişkinle, şefkatli, tutarlı ve öngörülebilir bir iletişim ve bağ kurmaya ihtiyacı vardır, öğretmenlerin varlığı bu açıdan oldukça önemlidir.


Öğretmenlerin, geçmişte bir öğretmen olarak tanıklık ettikleri, eşlik ettikleri ve içinden bir şekilde çıktıkları deneyimleri kendilerine hatırlatıp, baş etme becerilerine güvenip, gerektiğinde destek istemekten çekinmeden bu süreçte ellerinden geleni yapmaya devam etmeleri tüm çocuklar için kıymetli bir dayanak olacaktır.






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.