Birçok anne ve baba, çocuğunun gelecekteki akademik başarısı için erken yaşta hazırlıklara başlıyor. Yapılan birçok bilimsel çalışma da 3-4-5 ve 6 yaşındaki çocukları okula hazırlayan ve özellikle akademik başarı için gerekli olan temel becerileri inceliyor. Çıkan sonuçlar ise “ders çalışma” mantığı dışında bir şeylere işaret ediyor.
Masa başında yapılan etkinlikler, zekâ geliştirici aktivite kartları ve birçokları… Hepsinin faydası ayrı olsa da her yeni araştırma, çocukların sosyal-duygusal gelişimin teşvik edilmesine ve bedensel hareketliliğe de yoğun ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Sonbahar ve kış aylarında “çizgi film izliyor” “tableti elinden alamıyorum” gibi şikayetler artarken uzmanlar farklı bir yöne dikkat çekiyor.
Fransa’da yapılan bir çalışmada 3-6 yaş arasındaki okul öncesi dönem çocukları ele alındı. Duygular kavramına dair çalışmalar, lokomotor becerilerle ilgili aktiviteler, sosyal davranışlar ve akademik-matematiksel performansın birbiriyle ilişkisi incelendi. Sonuçlar sosyal-duygusal gelişimin ve fiziksel becerilerin akademik başarı, özellikle de sayısal beceriler ile bağlantılı olduğunu ortaya koydu.
Bulgulara göre, sosyal davranışları teşvik edilen ve fiziksel hareketliliğe fırsat tanınan çocuklar hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını fark etmeye ve anlamaya daha eğilimli oluyor. Bu da daha yüksek akademik-matematik performansın önünü açıyor. Sosyal-duygusal yeteneklerin akademik başarı ile ilişkili bulunması eğitim dünyası için bir ilk değil. Ancak yapılan yeni çalışmada, bu temel yeteneklere lokomotor becerilerin etkisi de eklenmiş oldu. Bu da hepsinin birden bir araya geldiği bir alana dikkat çekiyor; oyunlara.
Lokomotor beceriler, vücudun yer değiştirme yani bir yerden bir yere hareket etme becerileri olarak tanımlanıyor. Bunlar emekleme, yürüme, koşma, atlama, tırmanma, yuvarlanma, zıplama, sıçrama, kayma ve sekme olarak sıralanıyor. Akademik başarı ile doğrudan ilgili gibi düşünülmeseler de yeni çalışmalar bunun tam tersini işaret ediyor. Kaba motor beceriler için ayrıntılı bilgilere ise bu yazıdan ulaşabilirsiniz.
Ekran dışında oynanan oyunlar hem lokomotor beceriler hem de duygu alışverişi içermesi sebebiyle çocukların gelişimi için oldukça faydalı. Sosyal-duygusal ve fiziksel gelişimin yanı sıra temel sayısal beceriler de oyunlardan olumlu etkileniyor. Bu da daha yüksek akademik-matematik başarı ile ilişkili gösteriliyor.
Okul öncesi çocuklarla yapılan bir çalışmaya göre, fiziksel oyunların bazı özellikleri çocukların duygu düzenleme becerisini artırıyor. Çocuklar, fiziksel oyunlar esnasında duygularını ifade etme ve kontrol etme pratiği yapıyor. Bu da çocukların sosyal ve akademik başarısını olumlu etkiliyor. Duygu kavramı konusunda daha fazla bilgi için tıklayın.
Sosyal-duygusal becerilerin anahtarı: Duyguları tanımak
Anaokulu eğitimi içeriğinde duygular kavramına yönelik çalışmalar genellikle yüz ifadelerindeki, davranışsal ipuçlarındaki ve sosyal bağlamlardaki duyguları anlama kapasitesini geliştirmeye yönelik yapılıyor. Küçük çocuklarda duygu bilgisi genellikle duyguları tanıma, duygusal yüz ifadelerini etiketleme ve duygu üreten durumları tanımlama yeteneği olarak tanımlanıyor. Birkaç çalışma, duygu bilgisinin küçük çocuklarda sosyal yeterlilik ve akademik başarı ile bağlantılı olduğunu göstermiş.
3-12 yaş arası çocuklarla yapılan bir araştırmaya göre, duygu farkındalığı yüksek olan çocuklar akranları arasında daha çok kabul görüyor, daha iyi akademik performans gösteriyor ve okula daha iyi uyum sağlıyor.
Duygu bilgisi aynı zamanda harf-kelime tanıma, dikte ve toplama-çıkarma gibi basit matematik problemlerini çözme gibi birinci sınıfla ilgili konularda da daha yüksek akademik başarı göstermeyle ilişkili gösteriliyor.
Okul öncesi çocuklarda duygular üzerinde bilgi edinmeye başlamanın ayrıca büyük-küçük gibi kavramları tanımlama, renkleri adlandırma gibi kavram bilgisi ve dil yeterliliğini de geliştirdiği sonucuna varılmış durumda.
Çocuklar için duygu etkinlikleri
Duyguları tanımak üniversite başarısına kadar uzanıyor
2020 yılında yapılan bir araştırma, ilkokuldan üniversiteye kadar gözlemlediği öğrencilerde duygusal zekâ ve akademik performans arasındaki ilişkiyi inceledi. Okulda sosyal ilişkiler kurmak ve akademik performanstaki değişikliklere dair duyguları düzenleyebilme becerisi de duygusal zekâ ile örtüşüyor.
Birincil yüz duygu ifadelerinin yani sevinç, üzüntü, öfke, korku gibi duyguların tanınması, duygu anlayışının ve sosyal etkileşimin gelişimi için oldukça önemli addediliyor. 5 yaşındaki çocukları ele alan bir araştırmada, duygu ifadelerini tanıma ve etiketleme becerisi gelecekteki sosyal davranışlara ve akademik performansa olumlu etki ediyor.
Ayrıca sosyal yeterlilik de akademik performans üzerinde aracı rol oynuyor. 5-8 yaş arası çocukları takip eden bir çalışma, 5 yaşındaki sosyal anlayış ve 7 yaştaki sosyal yeterliliğin, bu da 8 yaşındaki okul başarısının önünü açıyor. Erken yaşta gelişen sosyal anlayış, okul başarısını olumlu yönde etkiliyor.
Bu bağlamda okul öncesi eğitim alan çocuklar değerlendirildiğinde, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla olan ilişkinin kalitesi, ayrıca yıl boyunca duygulara dair bilgilerin artışı ve duygu okuryazarlığının erken matematik becerileri üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmış.
Özetle duygulara dair bilgiler kişiler arası ilişkileri, bu da akademik başarıyı olumlu etkiliyor. Duygular hakkında çalışmak, küçük çocuklarda sosyo-davranışsal gelişimi ve akademik performansın öncüsü oluyor.
Lokomotor aktiviteler neden önemli?
Lokomotor aktivite, özellikle oyun bağlamında, küçük çocukların günlük yaşamının ve psikolojik gelişimlerinin ayrılmaz bir parçası. Koşma, atlama, sıçrama, yakalama gibi örnekler olarak göze basit görünseler de bunları yaparken hem bedensel hem de zihinsel fonksiyonlar bir arada çalışıyor. Daha özel olarak, oyun bağlamındaki kaba lokomotor hareketler, yürümeye başlayan çocuktan okul öncesi döneme kadar artıyor. İlkokul döneminde bir nebze düşen bu hareketler, 4 ila 5 yaş arasında en yüksek seviyeye ulaşıyor. Lokomotor aktiviteler çocukların duyguları anlama yeteneklerinin, sosyal davranışlarının ve dolayısıyla akademik performansın gelişimini etkileyebildiği için özellikle okul öncesi dönemde çocukların bu aktivitelerden mahrum bırakılmaması gerektiği vurgulanıyor.
Bebeklik dönemindeki erken kaba motor gelişimi ile okul çağındaki bilişsel gelişim arasında önemli bir ilişki bulunduğu öngörülüyor. Akademik başarı için önemli olan akılda tutma, zihinsel işlem hızı, bellek gibi işlevler için fiziksel aktiviteler oldukça faydalı. Anaokulu dönemindeki motor becerilerin ise birinci sınıfın sonunda okuma ve matematikteki başarı ile ilişkili olduğu bulunmuş.
Lokomotor aktivitenin bazı bilişsel yetenekleri etkilediğini gösteren çalışmalar bulunuyor. 5 ila 9 yaş arası çocuklar ile yapılan bir çalışmada, çocukların dışarıda vakit geçirip tekrar akademik ortama döndükten sonra daha dikkatli oldukları tespit edilmiş.
Okuma-yazma ve matematik becerilerini etkiliyor
Koşma, dörtnala ilerleme, atlama, sıçrama gibi lokomotor beceriler ile okuma arasında ilişki bulunmuş. Zıplama, yakalama ve nesneleri birbirine çarpma, yakalama gibi lokomotor beceriler ile de matematik arasında ilişki bulundu. Anaokuluna giden çocukların temel sayısal yeteneklerinin bazıları ile ince ve kaba motor becerilerin gelişimi arasında da olumlu ilişki tespit edildi.
Akademisyenler, motor becerileri geliştirmenin temel sayısal becerileri geliştirmeye katkısının yeterince keşfedilmemiş olduğunu söylüyor. Sayısal beceriler incelenirken sadece matematiğe odaklanılsa da ince ve kaba motor becerilerin bir arada kullanıldığı fiziksel aktiviteler matematik başarısının asıl temelini oluşturuyor olabilir. Üstelik, motor becerilerin gelişmesi sadece bilişsel yetenekler üzerinde değil, küçük çocuklarda duygu düzenleme üzerinde de olumlu etki gösteriyor. Bu da akademik başarıyı doğrudan etkiliyor.
Referans: “Emotion knowledge, social behaviour and locomotor activity predict the mathematic performance in 706 preschool children” (2021) Şuradan alındı: https://www.nature.com/articles/s41598-021-93706-7
YORUMLAR