X

Soğuk havalarına artmasıyla beraber yaşamımızı daha çok kapalı ortamlarda geçirmeye başlıyoruz. Bu durum özellikle de günlerinin çocuğunu diğer çocuklarla birlikte yuva, kreş, okul ortamlarında diğer çocuklarla birlikte geçiren çocukları etkiliyor. Soğuğa alışkın ülkelerin aksine bizde hava soğuksa çocukları teneffüs için bahçeye bile çıkartmayan okullar var. Bu da kapalı ortamlardaki virüslerin yayılması için uygun şartları sağlıyor. Oysa ki bir kuzeyli atasözü şöyle diyor: "Soğuk hava yoktur, yetersiz giysi vardır". Çocuklar ne kadar çok içeride kalırlarsa o kadar çok hastalanmaya yatkın oluyorlar. Kış şartlarında özellikle okullarda sık karşılaşılan hastalıklar ve bunlarla ilgili korunma yöntemlerini Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu'ya danıştım...






En yaygın kış hastalıkları

Özellikle okul gibi kalabalık ortamları çok “seven” birtakım virüsler ekim ayından itibaren kendini göstermeye başlayarak kış döneminde artıyor. Henüz savunma mekanizmalarının tam gelişmemiş olması nedeniyle kış aylarında hastalıklara karşı en dirençsiz grubun başında çocuklar geliyor. Özellikle okul, kreş gibi toplu ortamlar bulaşıcı hastalıkların yayılması için en uygun ortamı hazırlıyor.


Kış aylarında, çocuklarda en fazla virüsler ve bakteriler yoluyla bulaşan hastalıklar görülüyor. Çünkü virüsler, enfekte damlacıkların havada asılı kalması ve bunların solunum yolu ile alınması sonucu, bir çocuktan diğerine ya da bir erişkinden çocuğa kolayca bulaşabiliyor Bunların en başında; rinovirüs, parainfluenza, el-ayak-ağız hastalıkları (coxsackie virüs) da görülüyor.


Parainfluenza virüsü, ses tellerine yakın yerleri tutuyor ve köpek havlama sesine benzer bir öksürüğe neden olabiliyor. Rinovirüs ise nezle yapıyor. Daha çok burun kısmını tutarken, burun akıntısı ve baş ağrılarıyla belirti veriyor.


Grip ise influenza virüsüyle ortaya çıkan, çok daha ağır bir solunum yolu enfeksiyonudur. Yüksek ateş, yaygın kas ağrısı, gözlerde akıntı ve öksürük ile seyredebilir. Influenza virüsü çocuklarda iştah kaybı, aşırı ateş ile sıvı kayıplarına, ikincil bakteriyel enfeksiyonlarla bronşit ve zatürrelere yol açabilir.


Yine solunum yoluyla bulaşan kızamık, kızamıkçık, halk arasında “öpücük hastalığı” dediğimiz Enfeksiyöz Mononükleoz, parvovirüs ve suçiçeği vücudun çeşitli bölgelerinde döküntülere neden olabiliyor. Ayrıca kızamığa bağlı zatürre gibi su çiçeğine de bağlı birtakım rahatsızlıklar meydana gelebiliyor.


Hastalıktan koruyucu tutumlar

Enfeksiyonlar en çok elle bulaşıyor. Özellikle grip virüsleri plastikler, tahtalar gibi çocukların dokundukları eşyalarda 24 saate yakın barınabiliyorlar. En çok da damlacık enfeksiyonuyla bulaşan virüsler; öksürme, aksırma ile havaya asılı kalan tükürük parçalarında yaşıyor. Dolayısıyla kalabalık olduğunda çocukların bu havayı soluması kolaylaşıyor.


Sınıfların ve tuvaletlerin düzenli olarak temizlenmesi, havalandırılması gibi ortam hijyeninin sağlanmasında okula; ellerin sık yıkanması, ortama hapşırma ve burun temizliği için kullanılan materyallerin bırakılmaması, yemekhanede bardak, çatal, kaşık gibi kişiye özel malzemelerin ortak kullanılmaması gibi davranışları çocuğa kazandırmak konusunda ise öğretmenlere çok iş düşüyor. Özellikle el yıkama alışkanlığı çocuklarda çok zor olsa da enfeksiyona karşı korunmada büyük önem taşıyor. Bu anlamda sınıflara küçük lavabolar koyulabilir ya da temizlik araları yapılabilir.


Herhangi bir enfeksiyon hastalığına yakalanan çocukların, enfeksiyonu diğer çocuklara bulaştırmamaları için evde istirahat etmeleri, okula gitmemeleri en ideal önlem. Ancak hastalıkların artış gösterdiği kış döneminde okulda olduğu süre boyunca, çocuğun hasta olan arkadaşlarıyla öpüşmemesi veya sarılmaması, hasta olan arkadaşının kullandığı materyalleri kullanmaması, okuldayken ders aralarında ellerini yıkaması konusunda alışkanlık kazandırılmalı.


Grip aşısı yapılmalı mı?

İnfluenza virüs Tip A ve B’nin bir önceki yıl en sık görülen tiplerinden hazırlanan aşılar Eylül-Ocak ayları arasında uygulanabilirse o dönemki grip salgınından koruyucu olma olasılığı yüksek olur. Grip ülkemizde çoğunlukla Aralık başından Mart sonuna kadar salgın olarak görülebilen bir enfeksiyondur. Özellikle 6 ay-5 yaş çocukları, kronik hastalığı olanlar, alerjik ve astımlı olanlar aşılanmalıdır. Aşı 6 aydan sonra her yaş grubuna uygundur.


D vitamini takviyesi

Kış aylarında özellikle dışarıda her gün 30 dakikadan az zaman geçiren, bilgisayar ve TV önünde günde 2-3 saatten fazla kalan, yaşına göre fazla kilolu ve hareketsiz çocuklara, özellikle de buluğ çağı yaklaştığı dönemde D vitamini desteği vermek uygundur. D vitamini kemik kütlesini desteklediği gibi enfeksiyon direnci açısından yararları konusunda da çalışmalar vardır. Diğer multivitaminlerin okul çocuklarında sürekli kullanım endikasyonu yoktur, gerekli durumlarda doktor tavsiyesi ile alınmalıdır.


Aşırı koruyucu olmayın!

Anne babaların bazı tutumlarına göre okulda çocukların enfeksiyona neden olan mikroorganizmalara duyarlılığı da değişkenlik gösteriyor. Aşırı koruyucu tutumlar, örneğin çocuğun parkta, sokakta veya bahçede oynamasına, doğayla iç içe olmasına engel olmak, çocuğun doğanın mikroorganizmalarıyla tanışmasını da engelliyor. Bu da çocuğun o mikroorganizmalara yanıtının daha düşük seviyede olup daha şiddetli enfeksiyon geçirmesine sebep olabiliyor. Çocuk mikroorganizmalarla ne kadar erken tanışırsa, okul çağında enfeksiyonları o kadar kolay atlatabiliyor.


Hastalıktan koruyan beslenme

Okul çağındaki çocuklarda bağışıklık sisteminin güçlenmesi için;