X

İçinde yaşadığımız dünyadan, koşullardan, halimizden memnun muyuz? Çocuklarımız için nasıl bir gelecek hayal ediyoruz? Nasıl bir toplumda yaşamalarını istiyoruz? Teknolojik gelişmeler sayesinde inanılmaz bir hızla değişen yaşam şartlarına adapte olabilecek bireyler yetiştirebilmemiz nasıl mümkün olacak? Küresel iklim değişikliği, ekonomik krizler ve göç dalgasıyla sarsılıp duran sistemi değiştirebilecek, hem kendine hem de dünyaya olumlu etki edebilecek bireyler yetiştirebilir miyiz? Çocuklarımız büyüdüğünde dünya nasıl bir yer olacak, hangi meslekler geçerli olarak? Bu kadar çok bilinmeyenin içinde nasıl sağlam duracağız? Bu sorular listesini daha fazla uzatmak mümkün. Yaşadığı ortamın farkında olan tüm anne-babalar, yöneticiler, öğretmenler kendilerine bunları ve daha başka soruları soruyorlar bir süredir. Değişime yetişebilmek, hızla artan çevresel tahribatın, fırsat eşitsizliğinin önünü kesebilmek için ne yapmalıyız? Şu an yaşadığımız sorunların çoğunun sevilmemiş ya da koşullu sevilmiş, söyledikleri dinlenmemiş, fikri sorulmamış, sorgulamayı öğretilmemiş çocuklardan kaynaklandığını düşünüyorum. Ve senelerdir bu konuya ufak bir katkı yapmak için yazıyorum. Ben de, benim gibi ebeveynliği çok ciddiye almış, okuyup yazan, araştıran ve doğru düzgün bir dünya yaratmanın tek yolunun çocukluğu kırmamaktan geçtiğini anlayan birkaç arkadaşım da.


Tohumları çocuklukta atılıyor

Bu hafta bu yaptığım(ız) işe isim koyan, bir çatı altında buluşturan ve daha da yaygınlaşması için çabalayacak bir projenin lansmanı gerçekleşti. Ashoka Türkiye ve Sabancı Vakfı bir ortaklık kurarak ‘Fark Yaratan Ebeveynlik’ adında bir projeye başladılar. Fark yaratabilen yetişkinler için ebeveynlik yapma tarzlarının çocuklarının şimdisini ve geleceğini nasıl etkilediğinin farkında anne-babalara ihtiyaç olduğunun bilgisiyle başlamış bu proje... Çünkü Ashoka, ağındaki sosyal girişimcileri fark yaratan kişilerden seçen uluslararası bir vakıf; bu kişilerin nasıl fark yarattığını inceleyerek bu becerinin tohumlarının çocukluk ve gençlik döneminde atıldığını fark etmiş. “Çocuklarımızın bugün ve gelecekte toplumsal sorunlara ilişkin sorumluluk alan, yenilikçi çözümler üreten, çevresine pozitif katkı sağlayan ve toplum yararı için çaba gösteren bireyler olmalarını önemsiyoruz” diye başlayan proje şunu soruyor: Çocukların 21. yüzyılın becerileri olarak tanımlanan empati, ekip çalışması, liderlik ve fark yaratma becerilerini edinmeleri için ebeveynler neler yapabilir?





21. yüzyılın becerileri

Empati becerisini geliştirmek

Empati tohumları, suçlanmadan halini anlatabilen ve çevresindeki yetişkinlerin empati yaptığına şahit olan çocuklarda atılıyor. Bunun için:


Ekip çalışmasını geliştirmek


Yeni liderlik vasfını geliştirmek


Fark yaratmak

Değişim yaratmak, sorunlara çözüm üretebilmek ve bu çözümleri uygulayabilmektir. Çözüm empati yoluyla geliştirilmeli, içinde takım çalışması ve çözümü üstlenen gençler olmalı... Çocuğunuz karşılaştığı durumu çözecek bir plan geliştirmeye başladığında onu bu planı sınamak konusunda cesaretlendirin. Bu çözüm saygı-sevgi kültürüne hizmet ediyor mu? İlgi duyduğu konuyu tartışmasını sağlayın. Beyin fırtınası aşamasında bütün fikirler eşit derecede iyidir. Yeni içgörüleri, fikirleri kutlayın. Bazı anlarda eyleme


Sonuç olarak

Fark yaratan yetişkinler için fark yaratan ebeveynler gerekiyor. Fark yaratan ebeveynlik becerileri de öncelikle çocuğunuzu tanımaya, gözlemlemeye vakit ve bilinçli bir niyet ayırmayı gerektiriyor. Doğru ve yanlışın yetişkin tarafından dikte edilmesi yerine çocuğun bunları kendi bulabilmek üzere teşvik edilmesi mühim bir kısmı oluşturuyor... Sorun çözebilen, olayları olduğu gibi görebilen, değişimle birlikte akabilecek insanlar yetiştirmeyi başarabilirsek, en azından bu konuda bir ufacık fark yaratabileceğimizi bilirsek, bu saçma sapan savaşları ve ötekileştirme anlayışını alt edebileceklerini umut ediyorum. Fark yaratan ebeveynliği takipte kalın...


Yazı: Damla Çeliktaban