İngiltere’de birkaç ay önce Co-op ve Red Cross tarafından yapılan kapsamlı araştırma, yeni annelerin yaşadığı mutsuzluğu ortaya çıkardı. Sonuç şöyle: 30 yaşın altındakilerin yüzde 82’si kendini ara sıra yalnız hissediyor, yüzde 18’iyse her zaman böyle hissettiklerini söylüyor. Uzmanlarsa bu gibi sorunların pospartum, yani doğum sonrası depresyon olduğunu belirtiyor. Ancak bununla başa çıkılamazsa kalıcı etkileri olabilir... İşte uzmanların yeni annelere önerdiği 6 ipucu.
Uyumadıkça kimseye faydanız olmaz
Klinik psikolog Linda Blair depresyonların altında yatan ilk nedenin uykusuzluk olduğunu belirtiyor: “Uykusuzluk yorgunluğu artırıyor ve aşırı yorgunluk ortaya çıkıyor. Böyle olunca da daha duygusal ve incitici tepkiler veriliyor. Bu hem anneyi hem de etrafındakileri etkiliyor...” Blair, mümkün olduğunca, bebek uyurken ayrıca başka bir iş halletmek yerine, bebeğinizle eşzamanlı uykuyu tavsiye ediyor. Özellikle yalnız anneler, ev işi konusunda daha kolaya kaçmanın bir tembellik olmadığını, ilgileneceğiniz daha önemli bir şey olduğunu unutmayın: Bebeğiniz ve kendiniz.
Aslında yalnızlığın da çaresi var
Bu gibi durumlarda yakın çevrenizden daha çok ilgi bekliyorsunuz, elbette doğal ancak herkesin kendi hayatı ve işi var. Üstelik anne olanın halinden yine anne anlar. Unutmayın sizin gibi binlerce kadın var. Şehrin her yerinde bebekli anne grupları, çocuk dostu egzersizler ve aile etkinlikleri yer alıyor. Kimisi de ücretsiz. Bu ortamlar hem sizin hem de bebeğinizin sosyalleşmesini sağlayacak. Doğum sonrası depresyon konusunda uzman Annie Belasco, “Bu tür etkinliklere çocuğunuz olmadan da katılabilir, böylece mental olarak kendinizi hazırlayabilirsiniz. Böylece doğum sonrasında aynı dili konuşacağınız arkadaşlarınız olacak. Bebeğiniz de evde olduğu süre boyunca dikkati kolay dağıldığı için mutsuz ve elbette yaramaz olacak. Sosyalleşme ona da iyi gelecek” diyor.
Annelik bir kimlik kaybı değil
Anne olduktan sonra en çok kafaya takılan şey, eski ‘rahat’ yaşam tarzından kopmak ve kimi zaman da özlemek. Psikolog Blair, yeni annelerin bunu bir kimlik kaybı olarak gördüğünü söylüyor ve devam ediyor: “Zihninizi ikna ederseniz, durumu benimsersiniz. Şikâyet etmek ya da özlediğinizi söylemek yerine değişimin doğal olduğundan söz edin. Bu değişim bir çocukla ya da bambaşka bir şeyle ortaya çıkabilir. İnsanların tek bir kimliği yok, inanın siz o geçmişteki kadından daha güçlüsünüz zira sevgi dolusunuz...” Kilolarınız da kalıcı değil, bedeninizde değişime sizin istekleriniz doğrultusunda uyacaktır!
Nasıl hissettiğiniz hakkında konuşun
Geçen yıl yine İngiltere’de Ulusal Doğum Vakfı tarafından yapılan araştırma, çok ilginç bir sorunu ortaya çıkardı. Psikolojik destek alan anne adayı ve yeni annelerin yüzde 43’ü doktorlara kendilerini tamamen açmıyor. Sebebi, anne olarak kendisinin yetersiz ve başarısız görülme ihtimalinden korkmaları. Oysa psikolojik destek almak çok profesyonel bir karar, kesinlikle size ve bebeğinize hayatınızdaki değişimleri kalıcı olarak kabullenmenizi sağlayacak. Üstelik unutmayın, bunlar sadece sizin başınıza gelmiyor. Bu konuda endişeleriniz varsa, birçok anne-çocuk temalı internet sitesinde sizinle aynı zorluklarla yüzleşen kadınların yazılarını okuyabilir, dilerseniz bunu bir terapiye çevirmek adına dijital günlük de tutabilirsiniz. Ancak sakın süper giyimli, cool ve doğumun kendisini etkilememiş gibi görünen fotoğraflara inanmayın. Bunlar sadece pazarlama...
Yardım istemekten çekinmeyin
Aileniz kimi zaman size akıl vermeye çalışacak, “Biz eskiden böyle yapmazdık” deyip yaptıklarınızı eleşitirecek. Eh, devir değişti, onlar bunu kabullenemeyebilirler, siz onları tatlılıkla dinleyin ve gerektiğinde yardım isteyin. Eşinize hissettiklerinizi anlatın, ev işlerinde yardımcı olmasının size ne kadar iyi geleceğini anlatın. Durumunuz elveriyorsa bir yardımcı kiralayabilirsiniz ancak ona çocuğunuzu değil, ev işlerinizi teslim edin.
Ebeveynlik kitaptan öğrenilmez
Bilgi çağında cevabını bilmediğiniz onlarca sorunuza bir sürü yanıt bulabilirsiniz. Her uzman çeşit çeşit kitap yazıyor. Oysa annelik deneyimle öğrenilecek bir statü. Blair, “Kitaba her baktığınızda ya uykunuzdan ya da çocuğunuzdan vakit çalıyorsunuz. Kitaplar yerine birebir iletişim kuracağınız uzmanları tercih edin. Birçok kadın yaşadığı durumun açıklaması olmayınca benzer durumlar hakkında yazılanları okuyup ona göre davranıyor. Bu büyük bir hata...”
Ece Ulusum
YORUMLAR