X

Yeni nesil çocukların artık küçük bir yetişkin gibi davrandıklarını ama onların hala bir çocuk olduğunun unutulmaması gerekiyor.

Günümüzde çocukların değişen toplum yapısı, teknolojinin gelişmesi, daha eğitimli daha bilinçli anne babalar sayesinde farklı bir çocukluk yaşadıklarını, sahip oldukları bilgi ve beceriler, ilgi alanları, zihinsel yapıları, yorumları sayesinde artık “küçük bir yetişkin” gibi davrandıklarını belirtiyor.


Ancak bu durum beraberinde tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk ya da depresyon şikâyetiyle kliniklere getirilen çocuklara neden oluyor.

Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas’dan bu konuda destek aldık.


Son yıllarda anne-babalardan çocuklarıyla ilgili en çok ‘her çocuğun hoşuna gidecek şeyleri yaptırıyoruz, yine de mutlu olmuyor’, ‘bütün hafta sonlarımız koşuşturmacayla geçiyor’, ‘ben küçüğün yüzmesini beklerken, babası ablayı piyano dersine götürüyor’ yorumlarını aldıklarını buna karşılık çocuklardan ise, ‘sabahtan öğlene kadar ata biniyorum, dinlenmek için keman kursuna sonra da etüde katılacağım.


Aslında o saatte jiu-jitsum var ama sınavım var gitmiyorum. Düşük not alırsam annem başıma dikilir’ serzenişlerinin geldiğini vurguluyor. Bu durum “Acele Ettirilen Çocuklar” kavramıyla açıklandı.


Amerikalı psikolog David Elkind tarafından ortaya atılan bu kavramın, çocukların zamanlarını ebeveynlerin tercihlerine göre düzenlediğini, bu düzenlemenin de her hafta daha fazla ders, çocuğu sosyal, akademik ve kültürel alanlarda geliştirebilecek daha fazla aktivite anlamına geldiğini anlattı.


Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas diyor ki; “Bu aktivitelerin yapılmadığı zamanlarda ise anne-babalar rahatsızlık hisseder. ‘İyi ebeveynliğin’ gereklerini yerine getiremediklerini hisseden anne-babalar eğer çocukları kendileri için en iyi yüzücü olmak, jimnastik madalyası almak, en iyi dereceyle okuldan mezun olmak gibi ulaşılabilir fırsatları değerlendirmezlerse onları bir adım ileri taşıyacak şeyi kaçırmış olurlar mı sorusuna takılırlar. Bu yüzden de fırsat sayılarını sürekli artırmaya çalışırlar. Çocuğum için her şeyin en iyisini yapmalıyım o da her şeyin en iyisini yapmalı fikri yerleşir”…

Çocukluğunu Yaşamasına İzin Verin!

Yetişkin gibi davranan ama duygusal açıdan gelişemeyen ve ‘acele ettirilme’ psikolojisiyle yetiştirilen çocuklarda en çok sınav kaygısı oluşuyor. Bu çocuklar başarısız olmaktan korkuyorlar. Zihinlerinde sınavlarla ilgili olumsuz ve endişe verici düşünceler oluşuyor. Düşük performans gösterdiklerinde, mükemmeliyetçi ebeveynleri iç ses olarak ‘az çalıştın, beceremedin’, ‘en iyi bu değildi’ diye onları rahatsız ediyor.


Bu olumsuz düşünce ve kuruntular, çocukların sınav dönemlerini daha stresli, daha endişe verici hale getiriyor.


Gözlemlerimize göre; sınav kaygısı yaşayan öğrenciler düşük sınav performanslarını akademik bilgilerinin değil benliklerinin değerlendirilmesi olarak görüyor.


“Acele Ettirilen Çocuk” psikolojisinden uzaklaştıracak belki de çocukları depresyondan koruyacak öneriler: