HT Hayat Anasayfa Can Yücel şiirleri | Yaşam

12 Ağustos, Şair Can Yücel'in ölüm yıl dönümü için Datça Belediyesi Instagram hesabında bir mesaj yayınladı.


"Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "rengahenk" dünyamız kara dumana boğuldu Can Baba. Sadece şairinin bildiği şiirlere döndü yeşilimiz, artık biraz griyiz.


Biz seni çok özledik ama bu Ağustos daha çok özledik. İyi ki geçtin Datça'dan. Saygı ve özlemle…" diye paylaşılan mesajın altına Can Yücel'in sevenlerinden yorumlar geldi.


Yaşamının son 10 yılını yılını geçirdiği eski Datça, Şair Can Yücel için oldukça önemliydi. Öyle ki eski Datça evleri, Can Yücel'in yaşadığı ev vasıtasıyla adeta şairle özdeşleşti. Yaşadığı ev şimdilerde kapalı olsa da evin kapısında şairin çeşitli şiirleri, yazıları ve resimleriyle süslenmiş halde. "Can Yücel Sokağı" adı verilen sokakta bulunan ev, bölge mimarisinin sıcak detaylarını ve şairin samimi tarzını yansıtıyor.






Can Yücel'in hayatı ve şiirleri


Can Yücel, 21 Ağustos 1926’da İstanbul’da hayata geldi. Eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu olarak edebiyatla çok küçük yaşta tanıştı.


Ankara Erkek Lisesi’nde orta öğrenimini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü’ne girdi. Ardından İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde öğrenim gördü.


Uzun süre Fransa ve İngiltere’de yaşadıktan sonra yurduna döndü. 1953’te Kore Savaşı’na katılan Türk birliğinde askerliğini yaptı. Askerliği bittikten sonra tekrar İngiltere’ye dönen Can Yücel, orada BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı.


Ardından 1963’te tekrar Türkiye’ye döndü ve turist rehberliği yapmaya başladı. İstanbul’a yerleştikten sonra ise bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını sürdürdü.


12 Mart döneminde Che Guevera’nın "Gerilla Harbi" ve "İnsan ve Sosyalizm" kitaplarını çevirdiği için 15 yıl hapis cezası aldı. 1974’te çıkan af ile özgürlüğüne tekrardan kavuştu. İstanbul’da yaşamını sürdürmeye devam etti ve Vatan, Demokrat, Söz gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.


Ardından önce İzmir, sonra Muğla’nın Datça ilçesine taşındı. 12 Ağustos 1999 tarihinde hayatını kaybetti.



Coşku, umut, sevgi...


Edebiyata ilk şiirle başladı. İlk şiir kitabı ise "Yazma" oldu. Bu ilk şiir kitabında anlatımı coşkulu ve geleceğe umutla bakan bir tavrı vardı.


İkinci şiir kitabı ise "Sevgi Duvarı" oldu. İnsan ve doğa ilişkilerini konu alan şiirleri oldukça dikkat topladı.


Üçüncü şiir kitabı "Bir Siyasinin Şiirleri" ise, cezaevinden dışarıya dönük gözlemlerini anlattığı, politik kimliğini sorguladığı şiirleriyle dikkat çekti.






“Diyelim yağmura tutuldun bir gün

Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek

Öbür yanda güneş kendi keyfinde

Ne de olsa yaz yağmuru

Pırıl pırıl düşüyor damlalar

Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın

Dar attın kendini karşi evin sundurmasına

İşte o evin kapısında bulacaksın beni”






“Baktım gökte bir kırmızı bir uçak

Bol çelik bol yıldız bol insan

Bir gece Sevgi Duvarını aştık

Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki

Başucumda bi sen varsın bi de evren

Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

Yalnızlığım benim çoğul türkülerim

Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi”






“Farzet hiç ayrılmadık

Gözümde tütüyor

Gözümü tütsülüyorsun hala

Hep birlikteyiz sanki

Seninle ben ve DÜNYA”






“Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,

Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra

Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,

Başımızda perensip sahibi bir başçavuş.

Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz…

Bi sen eksiktin ayışığı

Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!”


“Gözlerini kapatır beklerdi;

Yaprağa benzer ellerini, avuçlarını uzatır,

Beklerdi işitinceye dek

Ağacın dalında, rüzgarda;

Yeşili duydu mu uyurdu

Rüyasında…”




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.