Çukurova ve Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversiteleri tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, ebelik öğrencilerinin genç kadınlara yönelik cinsel ve üreme sağlığı konusunda ayrımcılık, damgalama ve önyargı eğilimlerinin düşük olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmacılar bu bulgulara dayanarak ve sağlık hizmetlerinde önyargısız bir yaklaşımın önemini vurgulayarak, ebelik eğitimi müfredatında ayrımcılıkla ve damgalamayla mücadele konularına daha fazla yer verilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
‘Damgalama’ kadın sağlığını olumsuz etkiliyor
“Kadın Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığında Damgalama: Ebelik Öğrencileri Örneği” başlıklı araştırma, 'damgalama' kavramını, belirli bir sorunla mücadele eden bireyin, bu sorunu temel alarak olumsuz değerlendirilmesi olarak tanımlıyor.
Damgalama, hem bireyin kendisi tarafından (içsel damgalama) hem de toplum (dışsal damgalama) tarafından gerçekleşebilir. İçsel damgalamada, bireyler başkalarının olumsuz görüşlerini kendi öz-değerlendirmelerine dahil ederken, dışsal damgalama, toplumun bireye yönelik önyargıları ve ayrımcılığı ifade eder.
Bu kavramlar, sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı gibi hassas konularda kadınların karşılaşabileceği zorlukları açıklar. Araştırmada, ebelik öğrencilerinin dışsal, içsel ve gerçek olmayan damgalama eğilimlerinin eğitim düzeylerine göre değişiklik gösterdiği ortaya konuluyor.
Sağlık hizmetlerinde damgalamanın yaygın olması, özellikle kadın sağlığı hizmetlerinin etkin bir şekilde sunulmasını engelleyebilir. Kadınlar, kürtaj gibi konularda damgalanma korkusuyla karşı karşıya kalabilir ve bu, gereken sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını engelleyebilir. Bu nedenle, araştırma bulguları, ebelik öğrencilerinin sağlık hizmetleri sunumunda şefkatli ve önyargısız bir yaklaşım sergilediklerini, ancak bu konudaki farkındalığın ve duyarlılığın daha da artırılması gerektiğini gösteriyor.
Ebelik eğitim müfredatına önyargı ve ayrımcılıkla mücadele konularının entegrasyonu, bu alandaki hizmet kalitesini artırabilir ve kadınların sağlık sistemine olan güvenini pekiştirebilir.
Alanındaki ilk çalışma
Araştırma, ebelik öğrencileri arasında gerçekleştirildi ve katılımcıların cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında genç kadınlara yönelik ayrımcılık yapma eğilimlerinin sosyo-demografik faktörlerle ilişkili olduğunu ortaya koydu. Öğrencilerin, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ihtiyaç duyan kadınlara karşı tutumları, gelecekteki mesleki pratiklerini önemli ölçüde etkileyebileceğinden araştırmanın bulgularının büyük önem taşıdığının altı çiziliyor.
Ebelik öğrencilerinin önyargı ve ayrımcılık eğilimlerinin düşük bulunması, eğitim sürecindeki farkındalık ve duyarlılığın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar önyargı ve ayrımcılıkla mücadelenin ebelik müfredatına entegre edilmesiyle, öğrencilerin bu konularda daha bilinçli hale geleceğini ve sağlık hizmetlerinin sunumunda daha şefkatli ve önyargısız davranacaklarını öngörüyor. Bu yaklaşım, jinekolojik ve obstetrik hizmet alma süreçlerindeki olumlu deneyimleri artırabilir ve kadın sağlığı alanında kaliteli hizmet sunumunu teşvik edebilir.
Araştırmacılar, damgalama ile mücadelede en etkili yolun, bilgi, inanç, tutum ve davranış değiştirici eğitimlerin ebelik eğitim müfredatına dahil edilmesi olduğunu öneriyor. Bu eğitimler, ebelik öğrencilerini, sağlık hizmeti sunumunda daha duyarlı ve kapsayıcı olmaya teşvik ederek, kadın sağlığı alanındaki hizmet kalitesini artırabilir. Ayrıca, araştırmacılar aileler, iş yerleri ve sağlık kurumları gibi toplumsal ortamlarda damgalamanın önlenmesine yönelik adımlar atılmasını ve bu konuda toplumsal farkındalığın artırılması için çeşitli etkinlikler düzenlenmesini öneriyor.
YORUMLAR