Hayatımıza her gün yeni kavramlar ekleniyor. İşte duyduğunuzda ilginizi çekecek bir kavram daha ‘Duygusal Türbülans’. Evet, yanlış duymadınız. Uçaklar nasıl türbülansa giriyor, bizim duygularımızda aynı dalgalanmayı yaşıyor. Yoğun ve karmaşık duygusal deneyimler, hızla değişen duygusal durumlar, içsel duygusal çatışmalar ve belirsizlikler, zor kararlar, iletişim problemleri ve anlayış eksikliği türbülansı tetikliyor. Peki, biz türbülanstan çıkmak için ne yapmalıyız?
Bu konuda atmanız gereken ilk adım “Duygularınızı Denetlemek”. Duygularınız size ne söylüyor? Aslında ne hissediyorsunuz? Bazen kendimize acımak ya da ego yaşamak kolay gelir. Önce ne yaşadığımızı bilmeliyiz.
İkinci adım ise özgürleşmek. Klasikleşen zaten dünya fani klişesine girmeyeceğim. Ama yaşayacağımız tek hayatı da özgür olmadan yaşamak kolay olmamalı. Duygularınızı özgürleştirin ta ki diğer duyguların özgürlüğünü kısıtlamayana kadar. Empati yeteneğinizi geliştirin. Ama ilk önce kendinize empati yapın. Kendinizi önemseyin. Eğer bir şeyi iyileştirmek istiyorsanız önce kendinizden başlayın. İşinizde, ilişkinizde ya da ailenizde verimli olabilmek için önce duygularınızı denetleyip akabinde özgürleştirmelisiniz. Mutluluk özgür duyguların ışığında hayatınıza yansır.
Kendinize bazen acı alanı bile açmanız gerekebilir. Sizi üzen şeylere üzülün, ağlayın, kahkaha atın, bağırın, konuşun çünkü ancak bu şekilde özgürleşebilirsiniz. Kimse kırılmasın diye sustuğumuz tüm anlar kendi cam kırıklarımızın bize batması ile son buluyor.
Şimdi aynaya bakın! Kemerlerinizi bağlayın ve denetleyin. Sonra ayağa kalkın ve özgürleşin.
YORUMLAR