Bir salyangozun ağır ağır ilerleyişlerini, en son ne zaman büyük bir merak ve heyecanla izlediniz? Çocukluğunuzda mı? Eğer hafızanızı zorlayıp, çocukluğunuzdaki gibi hayal gücünüzü ya da merakınızı dahil ettiğiniz ve farkındalığınızın yüksek olduğu bir anınızı hatırlamaya çalışıyor ve bunda zorlanıyorsanız yalnız değilsiniz. Verimlilik, hız ve üretkenlik odaklı bir dünyada, yaşamın, çocuklukta kalmış gibi görünen, aslında varoluşumuza ait, müthiş bir merak ya da heyecan duyduğumuz ya da yaratıcılık geliştirebildiğimiz farkındalıklı tarafları çoğu zaman gözümüzden kaçar. Ama sanılanın aksine, hayranlık ve merak sadece teknolojiden uzak, huzurlu bir dağ başında yaşanacak duygular değildir. Yani günümüzün koşturmalı hayatı içinde, sırf bu doğallığı bulabilmek için uzun bir inzivaya kapanmanız gerekmez. Aslında, bu tür anları hayatımıza bilinçli bir şekilde daha sık katmak, yaratıcılığımızı, şefkat duygumuzu ve genel ruh sağlığımızı geliştirmemizin temelini oluşturur. İyi haber şu ki, yaratıcılığımız ve şefkat duygumuz geliştikçe hem bireysel sağlığımız hem de bilinçli farkındalık anlarımız artacaktır. Öncelikle, bunun neden önemli olduğuna dair bilimsel bulguları ortaya koyalım.
Yaşamın daha farkındalıklı yanlarının arkasında yatan bilim
Dünyamızdaki tüm zorlukların ortasında, neden yaratıcı sağlığımız için daha fazla alan açmaya çalışalım ki? Hayranlık ve merak gibi duygular güzel deneyimler gibi görünse de gereksiz ya da ulaşılması zor gibi mi geliyor? Ama bilim insanları on yıllardır yaşamın bu boyutlarını inceliyor ve iyi oluşumuzun bu öğelerinin asla gereksiz olmadığını; tam tersine, bizi en canlı hissettiren deneyimler olduğunu keşfetmişlerdir. Uzmanlar, sık sık göz ardı ettiğimiz, hayranlık, merak, yaratıcılık, şefkat gibi, iyi oluşumuzu da destekleyen bu yanları kapsayan genel bir terim geliştiriyorlar: Yaratıcı Sağlık.
İnsan olarak hayal gücümüz, merakımız, hayranlık duygumuz ve tatmin hissimiz, gelişmemizi sağlar ve tükenmişlik, stres gibi modern toplumun hastalıklarıyla mücadele etmemize yardımcı olur. Örneğin hayranlık duygusunu ele alalım. Bilimsel araştırmalar, hayranlığı “hemen anlaşılamayan, çok geniş ve büyük şeylerin karşısında hissettiğimiz bir duygu” olarak tanımlar. Bu, gerçek olduğuna inanamadığınız bir sanat eserine bakarken tüm vücudunuzun titremesini hissetmeniz gibidir. Sevdiğiniz biriyle en sıradan ama bir o kadar güzel bir deneyime birlikte kahkaha atma anınızdır. Hatta, izlerken hızlıca silip attığınız, iç ısıtan bir sosyal medya videosu sırasında dökülen gözyaşlarınız bile olabilir. Berkeley’deki Greater Good Center tarafından yapılan bir araştırma, bu tip duyguları bilinçli olarak arayan yetişkinlerin stres seviyelerinin azaldığını ve topluluklarına ve dünyaya daha bağlı hissettiklerini ortaya koydu. Bunun nedeni, yaşamın bu doğuştan getirdiğimiz, varoluşsal hislerini deneyimlediğimizde, dikkatimizi kendi iç sesimizden alıp, çevremizdeki dünyaya yönlendirebilmemizdir. Ve bu yaratıcı sağlık koşullarında olduğumuzda, sadece iyi hissetmekle kalmayız, bu durum hayatımızın hemen her alanını olumlu yönde etkiler. Dahası, hayranlık ve merak duygularını deneyimlemeye bilinçli olarak yer açmak, nöroplastisitemizi güçlendirir. Yeni fikirlere ve deneyimlere daha açık hale gelmemize yardımcı olur. Kendimize yaratıcı düşünme izni verdiğimizde beynimizde yeni yollar oluşur; bu da zaman, benlik ve olanak algımızı genişletir.
Yaratıcı beyninizi doğada harekete geçirmek: Farkındalıklı doğa yürüyüşleri
Tüm bunlar teoride, kulağa harika geliyor ama yapılacaklar listenizin sürekli en altına mı kayıyor? Yalnız değilsiniz. İşte nerede olursanız olun, yaratıcı beyninizi genişletmenin en kolay ve keyifli yolu: Farkındalıklı Doğa Yürüyüşleri. Araştırmacılar, farkındalığın iyi oluş, bağ kurma ve yaşam amacı üzerindeki gücünü zaten biliyorlardı, ancak bunu günlük yaşama aktif olarak nasıl dahil edeceğimizi incelemeleri gerekiyordu.
Sonuçlar şaşırtıcıydı: Günde sadece 15 dakikalık bir farkındalık yürüyüşüne çıkanlar yalnızca daha mutlu hissetmekle kalmadılar, aynı zamanda onların “kafalarından çıkıp”, çevrelerindeki dünyayla daha çok bağ kurdukları ve kontrol grubundakilere göre daha büyük kahkahalar attıkları da gözlemlendi. Ne kadar harika, değil mi? Bu yürüyüşlerin temeli basittir: Telefonunuza bakarak ya da podcast dinleyerek çevrenizi kapatmak yerine, bilinçli olarak çevrenizde olup biteni fark etmeye odaklanırsınız. Etrafınızdaki görüntüleri, sesleri, kokuları ve durumları fark edebilirsiniz. Daha önce hiç gitmediğiniz bir rotayı seçmeyi bile deneyebilirsiniz, üstelik bu sadece bir köşe başı bile olabilir. En önemlisi, telefonunuzu kullanmamaya çalışmaktır. Çünkü zihnimizi yenilemek ve canlandırmak adına kendimize zihinsel olarak da dolaşmak, gezinmek için zaman ve alan tanımamız gerekir.
Temiz havada zaman geçirmek, etrafımızdaki güzelliklerin tadını çıkarmak ve yeni deneyimlere kasıtlı olarak kendimizi açmanın tüm koşulları bir araya geldiğinde, yaratıcılığımızı ve zihinsel sağlığımızı tazelemiş oluruz. Son birkaç ayda bu yürüyüşleri yaparak farkındalık algılarını genişleten bazı kişiler bu deneyimlerin hayatlarını kökten değiştirdiğini ifade etti. Tükenmişlik duyguları %60’tan fazla azaldı, dayanıklılıkları, yaşam keyifleri ve çevrelerindeki dünya ile bağlantı hissleri ise arttı.
Farkındalığın iyi oluş üzerindeki etkisi için önde gelen araştırmacı Dr. Keltner şöyle diyor: “Çevresinde, bir çocuğun saf merakı, hayranlığı gibi, farkındalığını yöneltebilecek bir şeyler bulan insanlar, yeni fikirlere, bilinmeyene ve bir dilin anlatamadığı şeylere daha açıktır.” Unutmayın, bu yürüyüşler karmaşık olmak zorunda değildir. Güzel bir yerde yaşamanız ya da uzun süre yürüyüş yapmanız gerekmez; en sıradan zamanlarda, içinde bulunduğunuz anlarda dikkatinizi bir merakınıza yönelttiğinizde bile gerçekleşebilir.
U.C.S.F araştırmasında katılımcılar sadece kendi mahallelerinde, 15 dakikalık kısa bir yürüyüşü yaptılar. Çünkü bu yürüyüş deneyiminin temelinde iki önemli unsur vardır: Yenilik ve genişlik.
Yani, bir şeyi yeni gözlerle görmek ve dışarı çıkmak yeterlidir; nerede olduğunuzun önemi yoktur.
Bu basit uygulamayı deneyin: Telefonunuzu evde bırakın ve kendinize kısa bir farkındalık yürüyüşü yaptırın.
En kötü ne olabilir ki? Muhtemelen daha ilhamlı, bağlı ve meraklı hissedeceksiniz.
Hatta bu deneyim, beyninizi olumlu bir yükseliş sarmalına bile sokabilir.
Referanslar
Katina Bajaj, “The Benefits of ‘Awe Walks’ For Your Mental Health”, https://www.thegoodtrade.com/features/awe-walk-benefits/
YORUMLAR