Eda Ocak Zakaria, astrolojinin sembolik dilini yorumlarken sürekli değişen ve dönüşen evrende gezegenlerin günlük yaşamımıza olan etkilerini anlamak için ilişki uyumu, çocuk-ebeveyn uyumu, mekân enerjileri, ay döngülerinin etkileri gibi çeşitli yönlerden yol gösteriyor. 2020 yılı Aralık ayında Hindistan’da Uluslararası Vedik Konferansı’nda “Yaratıcılık” üzerine bir konuşma yapmaya hazırlanıyor. Kendi haritası ve hayatla ilgili yaptığı gözlemlerden yola çıkarak, her şeyin döngülerden oluştuğunu ifade ediyor. Hangi döngünün ne anlama geldiğini doğru anlamakla ilgili olduğunu söylüyor. Yaşadıklarımızı ve yeryüzünde olan biteni daha geniş bir perspektiften anlamak için gezegen döngülerini anlamanın çok önemli olduğunu söylüyor.
Astrolojiyi gökyüzü ile yeryüzü arasındaki sembolik dil olarak tanımlıyorsunuz. Nasıl bir dil bu astroloji?
Bu dilin de aynı konuştuğumuz diğer diller gibi insan yapımı olduğunu söyleyebilirim. Varoluşun başından beri gökyüzüne baktık ve orada gördüklerimizi yorumlamaya çalıştık. Zamanla göksel hareketlerle yeryüzündeki gelişmeler arasında bir eşzamanlılık olduğunu fark ettik. Mesela Mars’ın hareketlerini gözlemlediklerinde onun gökyüzündeki konumuna ve diğer gezegenlerle olan etkileşimine bağlı olarak yeryüzünde şiddetin, savaşların, fetihlerin arttığını veya azaldığını fark etti atalarımız. Dolayısıyla zamanla bilinç seviyesine bağlı olarak gezegenler, tanrılar ve tanrıçalar olarak görülmeye başlandı. Bu da mitoloji üzerinden bu sembolik dilin doğuşu demek.
Evrimsel astroloji ne demek? Astrolojide farklı ekoller bize ne anlatır? Yorum farkı mı var?
Astrolojide farklı ekollerin ortaya çıkması da bu sembolizmin farklı şekillerde okunması, yorumlanmasıyla başlıyor. Sonuçta artık savaş çıkmasının sebebini savaş tanrısı Mars’ın insanlığa kızmasına bağlamıyoruz. Ancak ortada bir eşzamanlılığın olduğunu inkâr etmek de mümkün değil. Mesela Mars Terazi burcuna her girdiğinde Türkiye’de askeri anlamda bir hareketlilik olur. Eskiler bunu Mars’ın Terazi burcunda rahat etmemesine, zararda olmasına bağlardı. Ancak neden? Bu sorunun peşine düştüğünüzde gökyüzünü okumanın çok boyutlu olduğunu fark ediyorsunuz. Bu sebeple astropsikoloji, karmik astroloji, şamanik astroloji, evrimsel astroloji, titreşimsel astroloji gibi birçok farklı ekol var ve yenileri de doğmaya devam ediyor.
Ben klasik astroloji eğitimimi tamamladığımda sonuçlarla değil sebeplerle ilgilendiğimden emindim.
Bu şu anlama geliyor, bir kişinin doğum haritasını yorumlarken ona ilişkilerle ilgili zorlanacağını söylemekten ziyade neden ilişkilerinde hep aynı hikâyenin tekrarlandığını, neden hep aynı enerjiye sahip kişilere çekildiğini ve bu deneyimlerin ona ne kattığını, neyi öğretmeye çalıştığını göstermekle daha ilgiliyim. Evrimsel astroloji de bu noktada derinleşmeme yardımcı oldu. Ruhun evrimsel sürecini görmenin, geçmiş yaşamlarla şimdiki yaşamı arasındaki köprüyü kurmanın yollarını gösteren bir ekol. Ancak ben danışmanlıklarımda sadece bu kanaldan beslenmiyorum, farklı astroloji ekollerini ve astrologları takip ederek, eğitimlere katılarak ve araştırmalar yaparak yorumumu zenginleştirmeye çalışıyorum.
Astrolojide arketipler ve semboller nasıl bir rol oynuyor? Günlük hayatımızla sembolleri örtüştürmek için astroloji bize yardımcı olabilir mi?
Arketip deyince aklımıza ünlü psikiyatr Carl Gustav Jung geliyor ki bu kavramı astrolojiye getiren de yine Jung. Hastalarının doğum haritalarını inceleyerek arketipler üzerinden psikoloji bilgisi ile astrolojiyi birleştiriyordu. Dolayısıyla Jung sayesinde astrolojiye de arketip kavramı girdi. Her gezegenin ve burcun denk geldiği bir veya birden fazla arketip var. Mesela doğum haritasında Satürn veya Oğlak enerjisi yoğun kişilerin hayatında öğretmen, baba, bilge ihtiyar, huysuz ihtiyar, yönetici gibi arketiplerin izlerini görebilirsiniz. Ağırbaşlı, ciddi ve karamsar özellikler daha baskın olur. Günlük hayatımızda ise gökyüzünü iyi takip ediyorsak göksel sembolizmi her yerde görebiliriz. Mesela eğer gökyüzünde yoğun bir Başak enerjisi varsa, daha yargılayıcı, eleştirel olmaya meyil ediyoruz. Daha çok üretmek ve çalışmak arzusu ortaya çıkıyor. Çünkü yeryüzünde Başak burcu hasat zamanıyla ilgilidir ve mahsulleri hasat ederken hepsini birden ambarlara atamayız, dikkatli bir şekilde incelememiz, elememiz gerekir. Doğru bir şekilde hesabımızı yapmamız gerekir ki kışa sağlam girelim. Böyle baktığınızda Başak enerjisi yoğun birisinin eleştirilerinin altındaki motivasyonu anladığınız için empati yapabilirsiniz. Onun niyeti eleştirileri ile yaralamak değil, işi sağlama almak.
Astroloji ile psikoloji bağlantısı nasıldır?
Psikoloji olmadan astrolojiyi anlamak mümkün değil kanımca. Astroloji en nihayetinde yukarısı ile aşağısı arasındaki bağlantıyı anlama ilmi. Aşağıda ise insan var. Jung; Güneş, Ay ve gezegenlerin insan karakterinin bir nevi ruhsal ve psikolojik ifadesi olduğunu, bu sebeple karakter hakkında az ya da çok miktarda geçerli bilgi verdiğini ifade etmiş. Örnek vermek gerekirse, Satürn – Venüs kavuşumunda doğmuş bir kişinin büyük ihtimalle sevgisini göstermekte ve ifade etmekte bir sıkıntısı, tıkanmışlığı vardır. Birey bu durumda kendisini ilişkiler açısından şanssız görüyor olabilir. Astroloğun görevi ise kişiye bunun şanssızlıkla ilgili olmadığını, kendini değerli hissetmesi ve sevgiyi alıp vermekle ilgili çözmesi gerekenler olduğunu göstermektir. Kişinin doğum haritası hayat boyunca neden belli türde kişileri kendisine çektiğini ve ilişkilerini neden hep aynı yerden yaşadığını anlaması için yol gösterir. Bireyin göremediği kör noktalarına aynalık eder.
Ayın döngülerini astrolojik açıdan nasıl takip edebiliriz? Danışanlar için “Ay Konuşursa” isimli bir rehber kitapçık sunma hizmetiniz var. Ayın evreleri hayatlarımıza nasıl rehberlik ediyor?
Gökyüzüne bakmak, yapabileceğimiz ilk şey. Işık kirliliğinden dolayı gezegenleri ve yıldızları her zaman göremesek de Ay hep orada, her daim bize eşlik ediyor. Kullandığımız takvim Güneş odaklı evet, ama psişemiz Ay’la rezone oluyor. Bu sebeple eğer iç dünyamızda neler olup bittiğini daha net bir şekilde anlamak istiyorsak kafamızı kaldırıp Ay’a bakmamız yeter. Eğer dolunaysa, aynı Ay gibi dolmuş taşmışız demektir. İçerisini şöyle bir boşaltmak gerek. Duygularımızı sağlıklı bir şekilde ifade edebileceğimiz şeyler yapmamız iyi gelir. Yazmak, dans etmek gibi… Ay yeni ay fazında ise onu gökyüzünde göremeyiz, karanlıktadır. O zaman bizim için de içe çekilme zamanı, karanlığımıza yol alma zamanı gelmiştir. Ben yeni ay fazında doğada yürüyüşe çıkarım, daha az sosyalleşmeye çalışırım. Çünkü içeride filizlenecek bir şeyler vardır mutlaka. O yüzden kendimizi ve çevremizi sükûnetle dinlemek iyi gelir. Yeni ay fazından 3 gün sonra ise yani hilal fazında da attığımız tohumlar yeşermeye başlar. İşte yeni bir şeye başlamak için tam zamanı. Yeni bir proje, yeni bir iş, yeni bir kitap vb.
Ay Konuşursa rehber kitapçıkta kişinin doğduğu andaki Ay’ın burcu, fazı, açıları ve doğum haritasındaki konumu üzerinden yorum yapıyorum. Ayrıca 1 yıl boyunca gerçekleşen dolunay ve yeni ayların onun hayatında neye tekabül ettiğini de anlatıyorum, yani dolunay ve yeni ayları kişiye özel yorumlamış oluyorum.
Astrolojik olarak nasıl günlerden geçiyoruz? Enerjileri yoğun olarak hissediyoruz. Astrolog olarak kişisel yorumlarınız nedir?
2019’un başından beri 2020 Ocak ayında gerçekleşecek Satürn – Pluto kavuşumunun enerjisini hissediyoruz. Oğlak burcunda gerçekleşecek olan bu kavuşum, otoriteyle olan ilişkimiz, kendi içsel otoritemizi nasıl yansıttığımız, sınırlarımızla ilgili oldukça yoğun sınavlar içeriyor. 2019 yılı, başından beri bireysel sınırlarımızın ihlal edilip edilmediği, istemediğimiz halde “Evet” dediğimiz durumlar ve kişiler konusunda zorlanmalar ve güçlü derslerle doluydu. Küresel çapta ise bu kavuşum; gücün yeniden dağılımına işaret ediyor. Oğlak burcu sınırlar ve liderlikle ilgili olduğu için liderlik anlayışı ve sınırlar üzerinden değişimler gerçekleşiyor. Bu etki 2020’de çok daha güçlü hissedilebilir.
Doğum haritası okumak, astroloji haritası yorumlamak sadece teknik bir iş mi? Kişinin sanatı mı? Her harita yorumu farklı olabilir mi?
Teknik bilmeden bir doğum haritası yorumlanamaz ama sadece teknik de haritanın çok boyutlu yapısını kavramak için yeterli değil bence. Doğum haritası yorumunu zenginleştirmek ve o derinliği kavramak için birçok şeyden beslenmek gerekiyor sanki. Bolca okumak ve gözlem yorumu çeşitlendiriyor, mesela roman okurken bazen kafamda roman karakterlerinin doğum haritasını canlandırıyorum, bu bile bir doğum haritasına dair yorumu derinleştirmek için yardım ediyor. Yani bir doğum haritasını okumak için teknik bilgi ve kişinin hayata nasıl baktığı, semboller arası bağlantıyı nasıl kurduğu yorumu farklılaştırıyor. Hatta teknik bilginin bile sabit olmadığını, her astroloğun kendi deneyimlerinden dolayı değiştiğini söyleyebilirim.
Astroloji, evlilik uyumu ve ilişki uyumu hakkında yanıtlar veriyor mu? Çiftlerin kaderlerinin çakıştığı noktalar için neler söylemek istersiniz? Birlikte gelişmek diye bir olgu var mı?
Evet, astroloji bir araya gelen iki kişinin uyumu, neden birbirlerine çekildikleri, beraber neleri gerçekleştirecekleri, hangi konularda zorlanacaklarına dair bilgiler veriyor. Karmik ve evrimsel açıdan yaklaşan astroloji yorumları ise o iki kişinin ruhsal planda bir araya gelmeyi neden seçtiklerini de anlatıyor. Yani astroloji sadece eşler arasında değil, ebeveyn-çocuk, ortaklar, dostlar arasındaki ilişkiye dair de rehberlik ediyor. Ancak burada önemli bir etik nokta var; o da ilişki danışmanlığı esnasında taraflardan ikisinin de bundan haberi olması. Birinin haritasını izni olmadan başkasına açmak ve yorumlamak zorlayıcı durumlar doğurabilir.
Benim faydasını danışanlar üzerinden en çok gördüğüm danışmanlık, ebeveyn ve çocuk ilişkisinde kendini gösterdi. Özellikle de çocuğun yeteneklerini, potansiyellerini, içinde bulunduğu topluma aşkla sunacağı armağanlarını daha çok erken yaşlarda keşfetmek ileride boşa harcanacak zaman ve emeği engellemiş oluyor.
Güneş burcu, yükselen burç ve ay burcumuz neye göre takip edilmeli? Hangisi daha ön planda?
Günlük, haftalık, aylık burç yorumlarının yüzeysel ve çok genel olduğu bir gerçek. Ancak illa ki de takip etmek istiyorsanız yükselen burcunuzu temel almanız önemli. Ben bu noktada kendi burçlarınız üzerinden yorumlara bakmak yerine, göksel hareketleri takip etmenizi tavsiye ederim. Mesela gökyüzünde bir Güneş – Satürn karesi varken önemli bir görüşme yapmak ile Güneş – Jüpiter üçgeni varken yapmak arasında bir fark var. Birinde daha engelleyici ve kasvetli bir enerji varken, diğerinde daha akışkan ve iyimser bir enerji var.
“Merkür Retro’su bizi nasıl etkileyecek?” sorusuna astrolojiyle ilgisi olmayanlar bile artık aşina. Merkür gerilemesi neden bu kadar önemli ve ön planda? Başka gezegen retroları niye bu kadar ilgi çekmiyor?
Merkür 1 yılda en çok retro yapan gezegen de ondan. Bir yılda 3 veya 4 defa retro yapıyor. Tabii ki aslında gezegen geri gitmiyor ama aradaki hız farkından dolayı, dünyadan o gezegen sanki geri gidiyormuş gibi izleniyor. Merkür, iletişim ile bağlantılı olduğu için haliyle günlük yaşam içerisinde retro etkisi bir başka gezegene göre daha çok görünür oluyor. Aslında Merkür Retrolarında, Taoizm’de bahsedilen Wu Wei, “action in non-action” “çabasız eylem, eylemsiz eylem” haline geçmek iyi bir fikir. Bu günlük hayatta kendini şöyle gösterebilir; İptal olan bir toplantı & ders & seans olursa yerine illa ki bir diğerini koymaktansa, o boşluğun oluşmasına izin vermek… Fiziksel âlemde açılan bu boşluğu kendi iç âlemimize açılan bir kapı olarak görebilmek… Yani baş döndüren bu hız çağında Merkür Retroları yavaşlamaya bir davet aslında. Telefon bozulduysa ekrana değil de içine bakmanın zamanı gelmiş demektir.
Astrolojik danışmanlık almak isteyenler neler beklemeli? Bir astrologla yapılan seans nasıl geçer?
Farklı astroloji ekolleri olduğu gibi, aynı ekolden olsa bile her astroloğun tarzı ve yorumu farklı. Bu sebeple sizin ihtiyaçlarınıza cevap verecek, yapacağı rehberliğe güveneceğiniz bir astrolog seçmek işin en önemli kısmı. Bunun için de karar vermeden önce bir süre o astroloğun yazdıklarını, anlattıklarını takip ederek karar verebilirsiniz. Danışmanlık öncesi astroloğa seansın nasıl geçeceğine, nasıl yorumladığına dair sorular da sorulabilir. Yani bir astrologla yapılan seans astroloğa göre değişiyor.
Ben danışmanlık verirken danışanın ruhsal evrimi ile bu yaşamı arasındaki bağı kurmasına rehberlik etmeyi amaçladığımı söyleyebilirim. Arketipler, mitoloji ve masallarla zenginleştirerek seansta danışanın kendi hikâyesindeki büyük resmi görmesine aracılık ediyorum. Böylece kalpten kalbe iletişim ile içine girdiğimiz adeta büyülü bir zaman oluyor.
Röportaj: Senem Tahmaz
YORUMLAR