"Cesedi ortadan kaldırmak için üzerine benzin döküp çakmağı çakıp yaktım. Çünkü gömmeye zamanımız yoktu."
"Kıskandım, başka birisiyle ilişkisi vardı. Tartıştık. Kendimi kaybettim."
"Benden 50 TL daha fazla istedi. Başkalarından daha az alıyordu."
Bunlar işlenen yüzlerce kadın cinayetlerinden bazılarının BAHANELERİ. Kendilerini savunmak için. Yaptıkları vahşiliği, kılıfına adice uydurmaya çalışmak için zırvalanmış birkaç kelime. Çünkü nasıl olsa öldürdükleri kadın! Kadın ne ki onlar için? Olsa da olmasa da fark etmez diye düşündükleri insan türü.
Onların himayesi altında yaşamak zorunda olan, giydiğiyle, yediğiyle, düşüncesiyle emre kesin itaat etmek zorunda olan, kendilerine göre en ufak bir kusurda katli vaciptir kurbanlar olduğumuzu düşünseler de öyle değiliz biz. Biz kadınlar onların zannettiklerine kezatla, aşkız, sevgiyiz, merhametiz, vicdanız. Doğumdan beri ağladıklarında koştukları ilk kişiyiz biz. Merhametle yaralarını saran, sevgiyle büyüten aşkla yaşatanız, yeri geldiğinde de vicdanını sorgulatanız.
Ne değişti peki? Neden bu kadar acımasızlar bize karşı? Yakarak öldürmeler, varile gömmeye çalışmalar, koltuk altlarına bedenlerimizi sıkıştırmalar neden peki? Alıp veremediğiniz ne?
Kendi acizliğinizi, güçsüzlüğünüzü bizleri öldürerek mi kapatmaya çalışıyorsunuz? Çünkü sizden güçlü birilerini öldürünce, kendi gücünüzü mü kanıtlayacağınızı düşünüyorsunuz? Hayırı duyamayacak kadar zayıfken, bir iki bıçak darbesiyle güçlenmiyorsunuz. Fiziksel güçlülük değil kastım. Yapısal, kalben, zihnen, cesaret olarak! Bir şey diyeyim mi? Olmuyor. Her bir giden kadında zayıflığınızı, acizliğinizi bir kez daha kanıtlıyorsunuz!
Öldürdüm zannediyorsunuz. Öldüler, eksildiler zannediyorsunuz da bilmiyorsunuz ki, her öldüğümüz de öfkemiz artıyor. O öfkeden güç alıyoruz ve birleşiyoruz! Bizi öldürdüğünüzü zannediyorsunuz ama bir daha güçlü, daha birbirimize bağlı yaşamaya başlıyoruz!
YORUMLAR