Herkese merhaba,
Tıp dünyası ne kadar hamileliği üç bölüme ayırsa da (1. Trimester, 2. Tirmester, 3. Tirmester) ben hamileliği iki bölüme ayırıyorum. Bebeğinizi hissetmeye başlamadan önce ve bebeğinizi hissetmeye başladıktan sonra. Hamileliğin ilk 4 ayından sonra işler çok keyifli hale geliyor. İçinizdeki bebek minik minik dürtmeleri bırakıp “Hey anne ben buradayım, beni unutma!” der gibi sizi öyle güzel tekmeliyor ki her bir tekme yiyişinizde bir sonraki için heyecanla bekliyorsunuz.
Bu dönemde ben kuvvetli tekmeler hissetsem de eşim ve kardeşinin varlığını hissetmeyi dört gözle bekleyen kızım daha anlayamıyorlar. Tekmelerin şiddeti gittikçe kuvvetleniyor ve yakın zamanda dışarıdan da belli olacak kıvama gelecek, işte o zaman her şey çok daha keyifli olacak. Neden derseniz: İlk hamileliğimde kızım tekme attıkça seyretmiş, varlığına şükretmiştim. Çoğu zaman da dalga dalga olan karnımı videoya çekmiştim. Bu hislerin hepsi zaman zaman unutuluyor ne kadar çok fotoğraf çekerseniz çekin video o anın hissini size daha fazla yaşatıyor. İleride hem kendiniz seyretmek için hem de bebeğinize seyrettirmek için kendiniz bol bol çekmeyi unutmayın. Biz içerideki minik büyüdü ve kendini belli ediyor diye sevinirken o değişmeye ve gelişmeye devam ediyor. Müthiş döngü tıkır tıkır işliyor ve geri sayıma doğru her bir kademe itina ile geçiliyor. Artık o cilt dokusunu saran mucizevi bir şeyle kaplı, verniksle. Bunun yanında artık bizi duyuyor olman müthiş bir gelişme. Ne kadar ablan görünce ne tepki verir diye bilemediğimizden seninle hep kaçak zamanlarda konuşsak da bizi duyduğunuzu biliyoruz. Uslu uslu büyümeye devam et olur mu minik erkek.
Gelelim geçen hafta yazacağımı söylediğim konuya;
Hamilelikte giyim:
Öncelikle sürekli hamile kıyafeti ile gezmek sorunda değilsiniz, kendiniz direkt hamile moduna sokmak sizi hantal ve olduğundan çok daha kilolu göstereceği için eski kıyafetleriniz sizi rahatsız edene kadar giymeye devam edin. Günümüzde bir çok hamile kıyafeti seçeneği olmasına rağmen; hamilelerin şikayeti, giyim konusunda normal yaşantımızda giydiğimiz tarz şeylerin hamile yaşantısına uyarlanmaması. Mesela skinny bir hamile pantolonu bulamadım ben.
Gelelim kıyafetlerimizin nasıl olması gerektiğine:
Dış giyim:
Genelde pamuklu kumaştan üretilmiş vücudumuza -özellikle yaz aylarında- fazlası ile yapışmayacak kıyafetler seçmeliyiz. Sentetik şeylerden uzak durmalıyız, kısa vadede serin tutsa bile uzun vadede aşırı bunaltıcı olabiliyorlar. Pantolonlarımız sıkmaya başlayınca beli hamileler için özel üretilen hamile pantolonlarına geçiş yapmalı ve kasıklarımıza baskı oluşmasını engellemeliyiz. Etekler ve elbiseler her zamanki gibi kurtarıcımız. Bunun yanında hamileler için üretilmiş beli rahat taytlar ve salaş tişörtler ya da tunikler her daim kullanılabilir burada kilit nokta kullanılan kumaşın pamuklu olması.
İç giyim:
Hamilelikte ve hamilelik sonrasında sürekli çalışan, değişen ve ihmal ettiğimiz en önemli bölgelerimizden biri de göğüslerimiz. Hamilelikte göğüsleri rahatsız etmeyecek sutyen kullanmak süt kanallarının gelişimi ve süt oluşumu için de son derece önemli. Altında balen bulunmayan ve pamuklu kumaştan üretilmiş, vücudumuzun kilo alımına göre bedenini değiştirdiğimiz sutyenler kullanmak her zaman daha iyi.
Bunun yanında külot kullanımı had safhada önemli. Bir sonraki hafta geniş olarak bahsedeceğim, vajinal mantar konusunun başlıca sebeplerinden biri yanlış iç çamaşırı kullanımı. Külotlarımız mutlaka ve mutlaka pamuklu kumaştan olmalı, kasıklarımıza baskı yapmayacak bedenlerde seçilmelidir. Belirli bir aydan sonra -ki bu kilo alımınıza ve karnınızın büyüme hızına göre de değişir- hamileler için üretilmiş yüksek belli külotlar kullanmak çok daha sağlıklı olacaktır.
Ayakkabılar ve Çoraplar:
Eğer hamileliğiniz kış aylarına denk geliyorsa kalın çorap giymek zorunda kalıyorsanız bunları mutlaka dikkate alın. Değişen bedenimizi taşıyan ve bizim ihmal ettiğimiz bir diğer bölgemiz de ayaklarımız, ayaklarımızın sağlığı için doğru ayakkabı seçmek kadar doğru çorap da seçmek de çok önemli. Çoraplarımız mutlaka pamuklu dokuda olmalı ve konç kısmı yani ayak bileğinden baldıra kadar olan kısmı sıkı olmamalı. Sıkı olması demek kan dolaşımımızın yavaşlaması ve dolayısı ile şişen ve rahatsızlanan ayaklar demek. Bunun yanında sentetik kumaşlardan üretilmiş çorap kullanımı hamilelik ile değişen vücut ısımız ile birleşince ayaklarımızda gereğinden fazla terleme yapabilir ve bu da ayak mantarına sebebiyet verebilir.
Ayakkabılara gelince; eğer yaz hamileliği yaşıyorsanız, hamileler için üretilmiş ve karın büyüdükçe vücudun değişen ağırlık merkezi sebebi ile başlayan dengesizleri önleyici, önü hafif kalın arkası ince terliklerden öneririm. Tipi sizi şık göstermese bile rahatımız her zaman ön planda olmalı. Kış aylarında hamilelik yaşıyorsanız bağcıklı botlarınızı aşırı sıkı bağlamamalı, konçları yüksek bir çizme kullanıyorsanız konç kısmı fermuarlı olanlar yerine boru şeklinde gelenleri tercih etmelisiniz, bu sizin açınızdan çok daha rahat olacaktır. Bunun yanında güvenlik açısında tabanı kaygan ayakkabılardan ve yüksek topuklu ayakkabılardan uzak durmanız gerekmektedir. Topuklu ayakkabı artan kan basıncınız düşünüldüğünde -uzun vadede kullanımı- ayaklarda şişlik artısına sebep olabilir.
Haftaya görüşmek üzere.
Not: Bu yazıda Merve Selim kendi aldığı kararlar sonucu edindiği tecrübeleri anlatıyor, gebelere tavsiyede bulunmuyor. Yaptırmanız gereken testler için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
YORUMLAR