Zaten, böyle oluyor olsa da olmasa da dünyayı çevresel kirliliklerden korumak birincil görevlerimizden bir tanesi, ancak bir de buna prematüre bebek doğumları riski eklenince, daha ciddi önlemler almak ve hava kirliliği için bir şeyler yapmak önemli hale geliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada 15 milyon bebek prematüre doğuyor. Bu rakam 10 bebekten 1’inin prematüre doğduğunu gösteriyor.
Maddi durum, annenin sağlık durumu gibi faktörler de buna etken olsa da, araştırmaların sonuçlarına göre hava kirliliği de, 37. haftada veya öncesinde doğumun gerçekleşmesinin sebeplerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bulgulara göre, 2010 senesinde, 183 ülke dahilinde 2.7 milyon kadar prematüre bebeğin, doğrudan hava kirliliğiyle ilgisi mevcut. Bu noktada varılan kanı ise en çok “parçacıklı madde” denilen kirliliğin erken bebek doğumunu etkilediği.
Yalnızca annenin değil bebeğin sağlığını da etkiliyor
Parçacıklı madde denilen türden kirlilik, küçük maddelerin havada dolaşması ve görüşün, havanın üzerinde asılı olarak duran bir buğu görüntüsünden dolayı düşük olması şeklinde açıklanıyor. Ana temelinde, araçlardan çıkan gazlar ve tarımsal atık yakımları mevcut. Parçacıklı maddelerin en önemli riski ise akciğerlere kadar giderek orada baskı oluşturması, ileride ise ciddi sağlık problemlerinin olmasına sebebiyet vermesi.
Araştırmalar sadece bu havayı soluyan kişinin zarar görmediğini aynı zamanda taşıdığı bebeğin de bu havadan etkilendiğini söylüyor. Bu bağlamda erken doğan bebeklerde ise, hava kirliliğine bağlı etkiler yalnızca erken doğumu tetiklemekle kalmıyor aynı zamanda daha farklı türden sağlık problemlerinin de oluşmasına zemin oluyor.
Bu noktada, Afrika ve Asya kıtasında doğan bebekler bu hava kirliliğinden en çok etkilenenler arasında. Hindistan ise tek başına 2.7 milyon doğumda 1 milyonluk kirliliğe bağlı erken doğumla rekora koşuyor.
Genel olarak erken doğum sıralamasında dünya çapında Hindistan birinci sırada ve onu Çin, Nijerya, Pakistan ve Amerika Birleşik Devletleri takip ediyor.
Elbette ki araştırma sonuçları, hangi erken doğumun ne sebeple gerçekleştiğini henüz kesin olarak ortaya koyamıyor ancak çalışmalar hızlandıkça ve genişledikçe varacakları sonuçlar erken bebek doğumlarıyla ilgili sorulara cevap olacaktır.
İşte dünyadaki en kirli 10 şehir:
- Boading-Çin: Hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde dışarı çıkan insanların maskeyle dışarı çıktıklarını görebilirsiniz.
- Xingtai-Çin: Havada asılı duran o bulutu görmemenin imkansız olduğu yerlerden biri.
- Bamenda-Kamerun
- Raipur: Hindistan
- Patna-Hindistan: Patna şehrinde aynı zamanda fabrikalardan kaynaklı hava kirliliği de mevcut.
- Jubail-Suudi Arabistan: Petrol fabrikalarının yarattığı kirlilik havada sürekli hissediliyor.
- Riyad-Suudi Arabistan
- Allahabad-Hindistan: İnsanlar kendilerini korumak için yüzlerini kapatıyorlar.
- Gwalior-Hindistan
- Zabol-İran
Kirli hava, bebeklerin doğum kilosunu da etkiliyor
Yapılan araştırmalar, hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde,bebeklerin sağlıklı kilolarından daha düşük kiloda doğduğunu doğruluyor. Bir metreküp havada gerçekleşen her 10 mikrogram kirliliğin, doğum kilosunu 8.9 gram azalttığı görülüyor.
Düşük doğum kilosu, bebek ölümünde çok yaygın bir risk faktörüdür. Bunun yanı sıra, hayatın ileriki dönemlerinde kalp, solunum ve davranış bozukluklarına neden olabilir.
Plasentayla ilişkili olabilir
Anne adayının hava kirliliğine maruz kalmasının, çocuğunun doğum kilosunu nasıl etkilediği kesin olarak bilinmiyor. Bazı bilim adamları, hava kirliliğinin, fetüsün plasenteya bağlanmasını etkileyebileceğini düşünüyor..
Şehir hayatında, hava kirliliğinden kaçmak mümkün görünmüyor. Hava kirliliğinin arttığı dönemlerde, dışarıda yapılan uzun süreli egzersizlerden kaçınmak ya da hafta sonu da olsa şehirden uzaklaşmak gibi ufak çözümlerin bile faydası olacaktır.
YORUMLAR