Amerika’da Astım, Alerji ve Bağışıklık konusunda uzman bir üniversite birimi, özellikle küçük çocuklardaki alerji sebeplerini araştıran bir çalışma yapmış. Bulgulara göre, doğum öncesi ve erken yaşta hava kirletici etkenlere maruz kalmak alerji olasılığını artırıyor. Sonuçlar, sadece çocuklar değil yetişkinlerin de sağlığını ilgilendiren bir konuya dikkat çekiyor: İç mekânlar ve dış çevredeki hava kirliliği.
Science dergisinde yayınlanan; alerji, astım ve bağışıklık sistemiyle ilgili bir yapılmış olan bir araştırmada, çocukların maruz kaldığı maddeler ve alerjik duyarlılıkları incelenmiş. Köpek ve kedilere maruz kalma, oda spreyleri, mumlar, küf, çevresel tütün dumanı, halı gibi alerji yapabilecek birçok faktör dâhil edilmiş. Alerjik duyarlılık doğumdan 2 yaşına kadar izlenmiş. 108 çocuk, doğum öncesinden başlayarak 6 ay, 1 yaş ve 2 yaş dönemlerinde gözlemlenmiş ve sonuçlar incelendiğinde, hava kirletici etkenlere maruz kalmanın alerji olasılığını arttırdığı belirlenmiş. Araştırma sonuçlarına göre, iç ortamda geçirilen ortalama zaman arttığında risk artıyor. Bu da özellikle okul ortamlarını akla getiriyor.
Araştırmayı yapan uzmanlardan biri olan, Çevresel Alerji Komitesi üyesi Doktor Anne K. Ellis şöyle diyor: “Alerjiye yatkın hale gelmenin önemli etkenlerden biri de çocukların daha sık nefes alıp vermesi. Çocuklar yetişkinlerle kıyaslandığında, dakika başına daha sık nefes alıp veriyorlar. Fiziksel olarak daha hareketli oldukları için de sıklıkla ağızdan nefes alıp veren çocukların akciğerlerine hava kirleticiler daha derinlemesine ve daha yüksek yoğunluklarla nüfuz ediyor. Bu da çocukları hava kirleticilere karşı daha savunmasız hale getiriyor. Ayrıca, çoklu olarak maruz kalma durumu, tek bir maddeye maruz kalmaktan daha çok etkiliyor ve alerji riskini arttırıyor.”
Hava kirliliği nedir?
Hava kirliliği sebepleri, doğal kaynaklı hava kirliliği ve insan kaynaklı hava kirliliği olarak sınıflara ayrılıyor. Dikkat çeken şeyse, orman yangınları ve açık arazideki hayvan türlerinin ve bitki örtüsünün bozulmasının da doğal kaynaklı hava kirliliğine dahil edilmesi. Yazın kuraklık sebebiyle orman yangınlarına rastlanması doğal kabul edilse de bilindiği gibi insan kaynaklı orman yangınları ve çevre kirliliği asıl büyük oranı meydana getiriyor.
İnsan kaynaklı olan yani ısınma, ulaşım ve sanayi kaynaklı hava kirliliği özellikle büyük şehirlerde yaşamı tehdit eder hale gelebiliyor. Örneğin, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de hava kirliliği yakın zamanda halk sağlığını çok ciddi şekilde etkileyecek boyutlara ulaştı ve 1 Kasım’da acil durum ilan edildi. Okullar birkaç günlüğüne tatil edilerek yetkililer tarafından halka evden çıkmamaları uyarısı yapıldı. Uzakdoğu ülkelerinden Japonya’da da maske ile dolaşan insan görüntüleri sadece salgın hastalıklardan değil hava kirliliğinden korunmak için de alınan önlemlerin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor.
Avrupa Çevre Ajansı’nın verdiği bilgilere göre, hava kalitesi standartlarının aşıldığı bölgelerde yer seviyesindeki nitrojen dioksit ve ince partikül madde kirliliği ciddi sağlık riskleri oluşturuyor. Bu maddeler, genel olarak insan sağlığını en çok etkileyen iki kirletici olarak kabul ediliyor. Bu kirleticilere uzun süre ve yüksek düzeylerde maruz kalmak, solunum sistemlerini olumsuz etkiliyor. İngiltere’deki Doğal Çevre Araştırma Konseyi, Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nden Prof. David Fowler’a göre insan kaynaklı kirleticilerin birçoğu atmosfere gaz olarak yayılıyor, atmosferde hızla tepkimeye girerek orijinal biçimlerinde uzun süre kalmıyor ve başka bileşikler oluşturuyor. Bu kısa ömürlü gazlar atmosferde partiküllere dönüşüyor ve birçoğu insan sağlığı, bitki örtüsü ve hayvanlar için zehirli nitelikte oluyor. Bu da özellikle solunum yolu hastalıkları ve kalp-damar sağlığı yönünden oldukça zararlı sonuçlar yaratıyor.
Hava kirliliğinden etkilenmemek için ne yapmalı?
Hava kirliliğinden kişisel olarak etkilenmemek için yapılabilecek şeyler ancak uzun vadede sonuç veriyor. Bu sebeple bir an önce bilinçli davranmaya başlamak öneriliyor. Eğitim programlarında çevre konusunda hava kirliliği hakkında bilinç oluşturmak konuşulsa da kısa vadede bazı önlemler almak için en azından evlerin içinden başlamak iyi fikir olarak görünüyor. Çevre kirliliği; ısınma, sanayi ve ulaşıma bağlı olsa da evin içindeki havanın kirliliği hem bunlara bağlı hem de bağımsız hale gelebiliyor. Başka bir deyişle, ev içindeki havanın kalitesi pencereyi açtığımızda içeri dolan havadan etkileniyor olsa da evdeki kirlilik kaynaklarını da unutmamak gerek.
Ev içindeki kirliliğin özellikle çocukları, ayrıca yaşlıları ve alerji dışında solunumla ilgili kronik hastalıkları bulunanları etkilemesi konusunda alınabilecek ilk önlemlerden biri, özellikle bebek ve çocuk odalarından plastik oyuncakları kaldırmak ve evin içinde de mümkün olduğunca daha az miktarda plastik bulundurmak. Evde zararlı kimyasalları kullanmaktan kaçınmak da önemli bir adım. Yerli kaynaklara baktığımızda, konuyla ilgili çaba gösteren rehberler neyse ki bulunuyor. Örneğin “Zehirsiz Ev: Yaşamınızdan zararlı kimyasalları eksiltmenin basit yolları” kitabının yazarı Mercan Yurdakuler, annelikle başlayan farkındalık sürecinde, yüzlerce yıldır insanların temizlik konusunda uyguladığı yöntemlerle ilgili ulaştığı birikimi okuyucularla paylaşıyor. Doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyen doğal reçetelerle birlikte, hazır kimyasalların içerdiği zararları da okuyucunun bilgisine sunuyor.
10 yıl önce “İklim değişikliği 21. Yüzyılın en önemli küresel sağlık tehdididir.” diyerek dikkat çeken The Lancet adlı akademik dergi, yeni bir çağrı yaparak sağlık ve iklim değişikliğine yönelik bir geri sayım raporu yayınladı. Rapor sonuçlarına göre, küresel topluluk her zamanki gibi davranmaya devam ederse bugün doğan bir çocuk, dünyayı şimdiki halinden 4 derece daha sıcak yaşayacak. Rapor, sırf bu sebeple bile besin zinciri üzerindeki olumsuz etki dolayısıyla yetersiz beslenme, hava sıcaklığına bağlı bakteriyel hastalıklarda artış, beyin gelişiminin dahi etkilenmesi ve göç gibi birçok olumsuz etkiden bahsediyor.
Hava kirleticilere maruz kalma azaltıldığında sağlıkta olumlu etkiler hemen görünür hale geliyor. Örneğin İrlanda’da sigara içme yasağının birinci haftasından itibaren, toplumda kalp hastalığından ölümlerde %23 oranında düşüş görülmüş. Bu ve benzer faydaların en çok, sigara içmeyenlerde gördüğü tespit edilmiş. Başka bir deyişle, kirleticilere maruz kalma azaldığında sağlık üzerinde hızla ve önemli sonuçlar alınıyor. Bu da bize şunu hatırlatıyor: Hava kirliliği ne boyutlara gelmiş olursa olsun, bir yerden başlamak işe yarıyor.
Mevcut hava kirliliğinden en çok etkilenenlerin çocuklar olması gerçeği maalesef değişmiyor. Bu konuda bilinç sahibi olmaları belki küresel ısınmanın gelecekteki hızını yavaşlatabilir görünse de Time dergisi tarafından yılın kişisi seçilen 16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg, fazla zaman kalmadığını hatırlatıyor. Küresel iklim grevi ile başlattığı “İklim İçin Okul Grevi” protestosu sayesinde dünya çapında milyonlarca öğrenciyi harekete geçirse de küresel ısınmanın etkilerinden korunmak için yine de yetişkinlere görev düşüyor.
Derleyen ve çeviren: Senem Tahmaz
Referanslar:
American College of Allergy, Asthma, and Immunology (2019). “Prenatal and early life exposure to multiple air pollutants increases odds of toddler allergies”. Şuradan alındı: https://www.sciencedaily.com/releases/2019/12/191205130554.htm
American Thoracic Society (2019). “Dramatic Health Benefits following air pollution reduction” Şuradan alındı: https://www.sciencedaily.com/releases/2019/12/191206173634.htm
Courtney Howard, Yassen Tcholakov, Christian Holz. The Lancet (2019). “The Paris agreement: chariting a low-emissions path for a child born today”. Şuradan alındı: https://www.thelancet.com/journals/lanplh/article/PIIS2542-5196(19)30246-3/fulltext
Avrupa Çevre Ajansı (2017). Şuradan alındı: https://www.eea.europa.eu/tr/themes/air/intro
YORUMLAR