X

*Asansördesiniz ve içeriye takım elbiseli bir bey girdi. Omuzunda spor çantası elinde diz üstü bilgisayar çantası var.


İstanbul'daysanız: İş çıkışı spor salonuna gidecek bir beyaz yakalıdır. Yıllık salon aidatını ödemiştir, 'param yanmasın' diye haftada 3 gün salona gidiyordur. Muhtemelen ilk 3 ayın sonunda bırakacaktır.



Sivas'taysanız: Tabii ki halı saha maçına gidecektir. En az 2 ayrı arkadaş gurubuyla her hafta en az 2 ayrı halı saha maçı yapıyordur.


*Bu kez akşam saatleri ve asansöre şıkır şıkır giyimli bir kadın girdi.

İstanbul'daysanız: Konsere, tiyatroya, gösteriye ya da nikaha gidiyordur.



Sivas'taysanız: Tabii ki güne gidiyordur. İkisi hafta içi akşam, biri hafta sonu gündüz olmak üzere farklı guruplarla (eski komşuları, iş arkadaşları, akrabalar gibi) ayda en az üç tane gün grubu vardır. Hayır, genç ya da yaşlı olması fark etmez, hayır çalışan ya da ev hanımı olması da fark etmez, o ‘gün’e gidilir...


*En çok sevilen film:

İstanbul'daysanız: Üç boyutlu, sanatsal değeri pek olmayan bol para dökülmüş Amerikan filmleri ya da Recep İvedik...



Sivas'taysanız: Tabii ki 'Düğün Dernek', hatta en sevilen ikinci film 'Düğün Dernek-2' . 'Düğün Dernek -2' nin Sivas'taki ilk gösteriminde salon kapatan firma var. 'Düğün Dernek' burada sadece bir film değil, içerisindeki espriler her zaman sohbete konu olabilecek kültürel bir miras…


*Asansördesiniz ve elinde yiyecek sarılmış paket bulunan biri girdi. Mis gibi bir koku sardı. Elindeki pakette ne var?

İstanbul'daysanız: Pizza, hamburger gibi o öğünü geçiştirmenizi sağlayacak yiyecekler...



Sivas'taysanız: Tabii ki etli ekmek döktürmüştür o. 360 bin nüfusu olan ve günlük 50 bin tane çörek-katmer üretilen bir şehirden bahsediyoruz. Etli ekmek yanına da mutlaka çay…



*Şehrin soluğunu tutup, beklediği gün...



İstanbul'da: Kar yağdığı gün... Çünkü az yağarsa trafik felç olur, çok yağarsa okullar tatil olur.



Sivas'ta: Sivas Spor'un maçının olduğu gün. Sivas'ı bilen bir kişinin ikinci olarak öğrenmesi gereken şey Sivas Spor'dur. Yer gök kırmızı beyaz. Ayrıca yılda 3,5 mevsim kar yağan bir şehirden bahsediyoruz, kardan etkilenecek hali yok. (Eğer bu yazıyı bir Sivaslı ile birlikte okuyorsanız tam bu noktada 'artık eski kışlar yok' diye bir tepki verecektir. Her yere baraj yaptılar o yüzden.)


*Yüzölçümüne göre ağaç miktarı?


İstanbul'da: Azdır. İnsanlar betonların arasında sıkışmıştır.



Sivas'ta: Maalesef daha da azdır. Yol kenarlarında bile ağaç yoktur.


*Neresi uzaktır?

İstanbul'da: Atatürk Havalimanı'ndan, Sabiha Gökçen Havalimanı'na gidecekseniz (yaklaşık 60 km), hele bir de trafik varsa, 'uzak' diyebilirsiniz.



Sivas'ta: Gittiğiniz yer yürüyerek 5 dakikadan daha uzun sürüyorsa, orası uzaktır.


*Kapınız çaldı...

İstanbul'da: Fatura gelmiştir.



Sivas'ta: Komşularınızdan biri içi pasta börek dolu bir tabakla gelmiştir. Çünkü komşuluk ilişkileri ve hamur işi becerileri harikadır.


*Elinizde ağır bir valiz var ve tanımadığınız birinden yardım istemeniz lazım...


İstanbul'da: 'Hanımefendi/beyefendi yardım eder misiniz?' gibi kibar bir cümle kurmanız gerekli. Dönüp bakarsa belki yardım eder.



Sivas'ta: 'Gardaş şuna bir el at!' deseniz yeter.



*Yolda birine çarptınız...

İstanbul'da: Çarptığınız kişi büyük ihtimalle Sivaslıdır. Çünkü şehir bakımından İstanbul'da yaşayan en kalabalık gurup Sivaslılardır. Sivas dışında, şehir nüfusunun yaklaşık 2 katı kadar kişinin yaşadığı rivayet edilmektedir.

Sivas'ta: %99 Sivaslıdır. Soğuk hava şartları nedeniyle dışarıdan gelen biri uzun süre barınamaz.



Yasemin Özşahin