X

Siz sabahın erken saatinde radyoda çalan müzikle "Günaydın!" der misiniz gökyüzüne? "Ben daha yorgan altında miskin miskin, sıcacık keyif yapıyorum’’ sesleri duymak istemiyorum. Haydi, marş marş. Hemen o yataktan kalkıyoruz. Sayıyorum: 1, 2, 3!


Gökyüzü bizi bekliyor. Kollarımızı dünyayı kaplayacak kadar açıp beş dakikamızı başımızın üzerindeki maviliğe ayırıyoruz. Kokluyoruz, içimize çekiyoruz. Nasıl muazzam değil mi? Hadi ama naz yapmayın, biraz daha koklayalım. Üzerimize yapışsın. İlk "Günaydın"ı kollarımızı bu kadar açmışken maviliğe haykırdık mı? O zaman başlasın aydın gün.


Müziğin hangi nakaratında kalmıştık? Mırıldanmaya devam, sesli sesli. Duysunlar, eşlik etsinler bize. Sonra ver elini yollar.


Hiç tanımadığımız birilerine sırf aynı kaldırımda yürüdüğümüz için "Günaydın" diyelim mi? Aman, boş ver, arkamızdan mı gülerler? Biz de güleriz. Hem ne var bunda. Kim bilir belki de ayaküstü "gün"den konuşuruz. Yol arkadaşımız olurlar. Sabah umutları bunlar; hadi hadi boş dönmek yok asfalttan. Daha günaydın diyeceğimiz çok kişi var.


Mahallemizin kedisiyle karşılaştım. Aynı anda köşeyi dönmek için adım atmış olmalıyız ki gözlerimiz kesişti. Mahzun mahzun bakınca, eğilip elimi gezdirdim tüylerinde. Hemen yanaştı "Daha çok sev!" der gibi. Meğer o da küçük bir "Günaydın" bekliyormuş.


Köşeyi dönüyorum. Bu dolmuş durağındaki amcalar hep aynıdır. Ben büyüdüm. Onlar değişmedi. Yaşlanmıyorlar da. Her sabah otobüse binmek için yöneldiğim bu yolda onlara da seslenirim. Haydi hep birlikte söyleyelim bu sabah, "Günaydın!" Nasıl da ton ton amcalar, değiller mi? Fark ettiniz mi? Nasıl mutlu oldular tek kelimeyle. Yüzleri gülüyordu. Ben çaktırmadan arkamı dönüp baktım da o zaman gördüm. Haklı mıymışım, sabahın erken saatinde sizi keyfinizden etmekle. Hadi ama bu kadar gevezelik yeter, işe geç kalıyorum.


Bizim ofis öyle çok kalabalık değil. O nedenle masa masa dolaşmıyorum. Kapıyı açıp gülümseyerek "Günaydın" deyince arkadaşlar da eşlik ediyorlar. Bazen de "Günaydın"ın yanına "Ben geldim" ekliyorum. Aslında sadece ben değil, yoldan gelirken tek tek topladığım mutluluklar da benimle. Aramızda kalsın, kimse duymasın.



Fotoğraf: AlmilaS


Sonra devam eden günü karşıma alıp bir kahve suyu koyuyorum. Siz de hayır demezsiniz bir fincan kahveye, öyle değil mi? Malum, önümüzde çok saatler var yaşayacak. Benim sabah kokladığımız gökyüzü kokusundan sonra epey canım çekti. Yol boyunca burnumda tüttü. Yok yok, sakın yanlış anlamayın; bir fincan kahve için sizi yatağınızdan kaldırdığımı düşünmeyin. Ben sadece size "Günaydın" demenin zor olmadığını ve çok mutlu olabileceğimizi hatırlatmak istedim.


Burcu Süerkan