X

Hayatı, hepimizin bildiği bir tabir ile tanımlayacak olursam eğer, "Arabada bir pencereden dışarıyı seyrederken diğer pencerenin bize gösterdiklerini ıskalamaktır" diyebilirim. Hayat da tam olarak, yanımızdan geçen fırsatları ıskalama sanatıdır! Bu fırsatları farkeden ve onu yakalayabilen kişiler başarılı kimselerdir. Fakat burada bahsettiğim başarı üniversite sınavıyla, KPSS ya da bunun gibi sınavlarla kazanılan başarılar veyahut iş hayatında sahip olunan rütbeler değil. Hayattan zevk alabilmek, anı yakalayabilmek, bazı şeyleri geride bırakabilmek gibi küçük başarılar.


Gecenin yorgunluğundan arınmış günün en güzel saatlerinde kalkıyoruz. Hangimiz sadece bir dakikasını ayırıp pencereden dışarı kafasını çıkarıp derin bir nefes alıyor? Bizim için başlayan yeni günü selamlıyor? İş, ev, okul, yemek, temizlik derken bir koşuşturmaca içerisinde günler geçip gidiyor ve hayat rutinleşiyor. Tüm bu olanların faturası da zaman denen hayal unsurunun yetersizliğine kesiliyor.


Oysa insan zaman yaratabilir. Ya da yaşadığı zamanın tadını çıkarabilir. "Bunu söylemek kolay gel de benim hayatımı yaşa!" dediğinizi duyar gibiyim. Size verecek tek bir cevabım var: "Buyrun siz de benim hayatımı yaşayın.” Hepimizin birbirinden zor yaşamları var ve kabul edelim ki hiç birimiz kötü anları yaşarken geride bırakamıyoruz. "Daha kötü durumda olanlar da var" demiyoruz. Oysa geçecek; belki bir süre sonra hiç planlayamayacağımız, aklımıza gelmeyecek güzel zamanlara vesile olacak, olmasa dahi bir gün geçecek, bir şekilde hayat devam edecek ve geriye dönüp baktığımızda yaşadığımız kötü şeyleri, iyi şeylerden daha fazla kafaya taktığımız, hatta belki de kötü şeylerin içinde iyi şeyleri aramadığımız için içimizde pişmanlık kırıntıları, buruk bir iç çekişle o günlere "Geri gel" dercesine tebessüm edeceğiz.


Gelin, bunları bir kenara bırakalım, doğru ya da yanlış, anı yaşayalım. Bir gün vakit olur da geçmişe bakarsak "Yine olsa yine yaparım" diyebileceğimiz hatalarımız olsun. Düşündükçe “Aaa bak bunu uzun zamandır yapmıyoruz” dediğiniz doğrularınız ve bunu diyeceğiniz insanlarınız olsun. Bırakalım, zamanımız az olsun ama lütfen dolu dolu olsun. Aslında boş geçirilmiş zamanda ve tek başınızayken cebinizdeki paranın ne önemi var. Şirketin CEO'su olsan ne önemi var.


Sonuçta her şey gidiyor. Önemli olan gelecek değil, bugün bile değil. Hayatın tüm büyüsü anlarda saklı, esas olan sadece o AN ve belki o büyülü anı bir kere daha yaşayabilmek için ömür boyu bekleyebilir insan.


Sevim Ece Özçeler