X

Senin çelme taktığın yerden başlıyorum şimdi hayata. Nasıl olsa düşecektim ya bugün ya yarın ya sen ya da bir başkası.


En zor zamanı atlatmadan en kıymetli zamanımın değerini bilemeyecektim.


Yeni yeni başlıyorum hayata, tecrübelerim ceplerimden taşarken çıkarıp avuçlarımda taşıyorum sıkıca.


Yeri gelecek biliyorum yakınlarda…


Eski güçsüz ruh halimden taşıp yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Sevgiyle başlıyor ilk durağım; sevdiklerim birer birer gidiyor diye düşünmüyorum. Bir kase yoğurdu seviyorum mesela, içebildiğim suyu, yağmuru seviyorum, mesela dokunabilmeyi.


Çünkü hiç gitmez dediklerin gidiyor, mesafeler katıyor aranıza, uzunca hem de.


İnsan dokunabildiği şeyleri sevmek istiyor.


Asıl nokta bir süre sonra canlı olan şeylerden kaçıp cansız olan şeyleri sevmeye başlıyorum sevgiden karşılık beklememek adına. Benciliz ziyadesiyle, bu yüzden çalışıyorum sadece sevmek için sevmeye koşulsuz ve şartsız.


İkinci durakta saygıyı göğüslüyorum.


En çok kendime karşı olan saygıyı çünkü biliyorum insan önce kendine saygı duymalı ki karşısındaki de nasıl saygılı olacağını bilmeli.


Saygıyı küçücük bir kelimenin içine sığdırmayıp 7’den 70’e bütüne yaymak için uğraşıyorum bu durakta.


Duraklar peş peşe geliyor. Güven.


Önceden etrafımdaki herkese her şeye koşulsuz güvenebilirdim, arada yanıldığımı fark ettim, evet, insan hayatta en çok kendine güvenmeli; başarının sırrı da sınırı da orada saklı çünkü.


Ama insan güvenmeli bazen 7/24 yalanlarını dinlediği birine.


En zor duraktayım, farkına yeni yeni varıyorum ama biliyorum; güven duygusu insanın hem kalbini hem beynini aynı çalıştırıyor. İşte bu yüzden güvendiğimiz insanların yanında kendimizi huzurlu hissediyoruz. Öyle mükemmel bir yapıya sahibiz ki ruhen ve bedenen kendimizi güvende hissettiğimiz zaman aldığımız nefesin bile tadını değiştiriyoruz.


Her seferinde farklı nefesler düşleyelim. Hepsine yeni bir tat hepsine yepyeni güven tohumları ekelim.


Semra Keskin


Fotoğraf: Tauno Tõhk