X

Bu gidişle Sezen beni, hepatit yüzünden uzun süre önce yollarımı ayırdığım C2H6O ile tekrar karşılaştıracak. “Vurunca dibine sakız rakısının” ne demek oluyor? İlla dibini görmek mi elzem? Tadında bıraksın güzel insanlar, ağlamasınlar da. Hep gülsünler, mutlu olsunlar. “Çakır keyif” makamı tatmin etsin bu güzel insanları. “Her şeyin fazlası zarar” diye boşuna söylememiş büyüklerimiz.


İlla da şişenin dibine vurmayı hedef görenlerin bir kısmı masumca sızarken -en makbulü- diğer bir kısmının çenesi bir düşer ki sormayın. Yakınlarını -sevgilisi, yoksa ana babasını, patronunu, çoğunlukla da eşini- şikayet edip salya sümük ağlayan mı istersin? Sanki cesaret şurubu içmiş gibi, herkese sataşmayı görev bilen, sonunda bir araba sopayı yeyip küfelik -sedyelik- olan mı istersin? Yanındakilere, hatta gelen geçen herkese sarılıp öpen, abuk subuk bir şeyler anlatmaya çalışan, ayakta zor duran, sonunda da bir köşeye yığılan mı istersin? Anlattıkça anlatan, toplasan bir cümle etmeyen, muhabbetin içine eden, mundar eden mi? Bazıları da -özel bir azınlık- sanki içtiklerini, boğazlarından geçerken daha, rafineri gibi filtre ederler, damıtma işlemi yaparlar da meret gram dokunmaz. Santim bozmazlar kendilerini. Aksine, daha oturaklı, daha bilge, daha neşeli, daha bir insan olurlar. Kitap gibidir anlattıkları, doyum olmaz. Ne anlatsalar zevkle dinlenir. Yavaş içerler. İçtikçe anlatırlar. Konu her zaman elitdir. Laf ebeliği asla yapmazlar. Arada dahice espri yapmasalar, amfide bir profesörden ders dinliyor hissine kapılırsınız. Zaman bitsin istemezsiniz. “Ağzıyla içmek” terimi, bu güzel -özel- insanlar için söylenmiştir.


Şimdi söyle bakalım Sezen, hala şişenin dibine vurmakta ısrarcı mısın? Eğer “ağzıyla içmeyi” bilmeyen varsa mecliste, gecemiz heba olmasın. Tadında bırakalım gitsin.


Bir akşam sakızlı içeceğini al da kapımı çal. Bir, bilemedin iki duble de ben içerim. Üçüncüyü asla. Mezeleri ben hazırlarım. Sen de söylersin güzel güzel. Gece güzel, dostluk güzel,biz güzel. Aslında hayat çok güzel.


03.08


Meserifi