X

Ne giyeceğimi bilmediğim bir gün beni uyandırdı bu sabah. “Daha henüz çok erken, biraz daha tembellik yapabilirsin” diyen iç sesimle biraz düşündüm. Ne giysem acaba?


Cevap alamayınca gardırobu açıp karşısına geçtim. Epeyce düşündükten sonra turuncu elbisemle göz göze geldik. “İşte bu” deyip geçiriverdim üstüme.


Hani şu omuzları açık, etekleri bolca geniş, dize kadar olan. Aynanın karşısında şöyle bir süzdüm kendimi de “Burcu, renk sana ne çok yakışıyor. Pek de seviyorsun” deyiverdim. Gülen suratıma “sırıtma” derken de mutluydum –eee- hani. Sahi, turuncu beni ne çok mutlu ediyordu, kendime bile itiraf etmeyi unutmuşum. Çekmecemi, katlı bluz ve badileri görünce yüzleşiverdim.


Çarşıya çıkıyorum, bazen ne alırsam, gözüm neye kayarsa turuncuyu arıyor ruhum. Karşıma çıkınca içim ürperiyor. Ürünün tamamına değil de içine mi serpiştirilmiş, o zaman bile “İşte bu” diyorum; sevinç çığlığı ile kucaklıyorum hemen.


Severim aslında tüm renkleri.


Gökyüzünün mavisini,

Yaprakların yeşilini,

Beyazın asilliğini,

Siyahın her şeyi kapatıcı yanını,

Kırmızının ateşi anımsatmasını,

Morun canlılığını.

Ama en çok, turuncunun içimi ıstmasını.


Evettt, buldum! Bu yüzden seviyorum turuncuyu. Sıcacık oluyorum onu görünce. İşte benim rengim bu!


Mesela çok sevdiğim bir vardı. Aşk adamıydı. Ama en çok maviyi severdi. Ne yalan söyleyeyim, ben de ona mavi derdim. O anlar kendimi de gökyüzünde hissederdim.


Peki sizin renginiz ne? Ya da soruyu değiştireyim. En çok hangi renk ısıtıyor içinizi?


Burcu Süerkan