Şule ile geçtiğimiz sene sosyal medyada bir sohbetimizde paylaşımlarımızı hatırlıyorum. Çok üzgündü, sıkıntılıydı, bu sohbetimiz sırasında diğer anneler hep ona destek vermeye, moralini yükseltmeye çalıştı. Bulunduğu şehirdeki yalnızlığıydı onu üzen. Anne olmak bazen derin bir yalnızlık getirir hepimize, bunu aşmaya çalışırız başka annelerle. Bu yalnızlığı da tarif etmek zordur, anlarsınız… Bir süre sonra Şule pilates eğitmeni olarak karşımıza çıktı ve hatta kendi salonunu açtı. Ondaki değişime bizler şahit olduk ve mutluluğunu paylaştık. Olumlu düşünce, kadın dayanışması, çok çalışma ve mutlu son! Bu güzel başarı hikayesini , başta sevgili Şule ve gizli kahramanlarını sizlerle paylaşmak istedik. Buyrunuz hikayemiz...
Sevgili Şule, seni kısaca tanıtmak için bazı sorularım var; kaç yaşındasın, kaç yıldır evlisin ve kızın kaç yaşında? Daha önce çalıştın mı, neler yaptın şimdiye kadar, kısaca hayatından bahseder misin?
Daha tazecik 29 yaşındayım, 5 Mayıs doğum günümdü. 8 senedir evliyim ve kızım 3 yaşında. Çok çalışma hayatım olmadı, stajyer olarak muhasebe bürosunda çalıştım ve üniversite son sınıfta evlendim, okulumu bıraktım. Ama iyi ki evlendim, pişman değilim bıraktığım için, sevmediğim bir bölüm okuyordum.. 25 yaşında anne oldum ve hayatımda yaptığım en doğru şeydi, kızıma aşığım...
Anne olduktan sonra neler değişti hayatında? Ben senin bir dönem çok sıkıntıda olduğunu, yaşadığın şehirde bunaldığını, yalnız hissettiğini biliyorum. Biraz bu dönemden bahseder misin? Neler hissettin, neden öyle hissettin? Bunu aşmak için neler yaptın?
Ben sanki hep anneydim. İpek’ten sonra hiçbocalamadım, kızımla hayatın ne kadar güzel olduğunu fark etmeye başladım ve hala öyle hissediyorum, ben hep anneydim!
Tabi şöyle bir fark oldu hayatımda, İpek nasıl istiyorsa hayat öyle olmaya başladı ve bu yüzden etrafımdakiler tarafından çok eleştirildim. Kimseye gitmez, aramaz olmuştum. Hayatım parktan ibaretti, evet, bu anlamda hayatı kendime zindan etmiştim. Oysa İpek’in de istediği sosyal olmaktı ve inanın benden daha sosyal bir çoçuk! Bu konuda kendimi aşma konusunda bana en büyük destek Twitter oldu desem yeridir. Ordan tanıdığım harika insanlar sayesinde bazı takıntılarımın yersiz olduğunu öğrenip değiştim, şimdi çok daha mutluyum.
Daha sonra pilatese mi başladın? Nasıl başladın ve nasıl pilates eğitimcisi olmaya karar verdin?
Evlendikten 1 yıl sonra çok kilo almıştım ve aynaya bakınca mutsuz oluyordum. Diyetle çok kilo verdim ama vücudum sıkı değildi. Hayatımın her döneminde spor vardı, ortaokuldan itibaren atletizm yapıyordum ve pilatesle de en moda olduğu dönemde tanıştım. İlk yaptığım günden itibaren bırakmadım. 5 yıl ve hamileliğim dahil... Etrafımdakiler bendeki değişimi gördükçe şaşırıyorlardı ve bir gün bir arkadaşım bunu neden iş olarak yapmıyorsun dedi bana. Gelip benimle spor yapıyordu ve etrafındaki kişiler de benimle pilates yapmak istemeye başladılar. Arkadaşım benim için araştırma yaptı, nasıl bunu belgelendirebilirim diye... Sonrasında Federasyon’da eğitim aldım. Zor bir süreç geçirdim, çok sosyal olmadığım için kursa gitme aşamasında çok zorluk yaşamıştım. Hatta beni arayıp yer bildirdiklerinde vazgeçmeye bile kalktım. Ta ki canım arkadaşım Tüten’le konuşana kadar. Resmen o süreçte kanını emdim Tüten’in, onun hakkı çok üzerimde... Ve başarılı bir şekilde bitirdim kursumu.
Sonrasında, önceden işletilen ama hoca olmadığı için sahibinin kiraya vereceği bir salonla karşılaştım. Konuştum, anlaştım ve hemen işe başladım. Masal gibi sürecim başladı. Ben işime aşığım hem de deli gibi! Beni bu aşamada destekleyen eşim ve ailemdi, hatta benden daha olumlulardı. Şansını dene dediler sürekli. İnanın çok şey başardım kendimce, kendime geldim, mutluluk bu dedim. Oturdum salonumda şükür ettim, ağladım, zırladım, yüzümü gözümü düzeltip derse hazırlandım. Harika günler geçiyorum hala. Mesela ben hiç müşteri bulmada sıkıntı çekmedim. İlk yaptığım şey şuydu; salonumun balkonuna çıktım ve gelmenizi çok istiyorum diye etrafa bakındım! İnanıyordum geleceklerine... Hemen broşür bastırdık, dağıtıldığı andan itibaren telefonlarım çalmaya başladı ve görüşmeye gelen kişilerin hiç biri geri dönmedi, hala benimleler. Hatta bir üyeyi 3 ay bir salonda tutmak mucize gibidir, ya paket program yaparsın zorunlu gelir ya da gelmez ama benim 6 aydır paket programım olmamasına rağmen aynı kişiler devam ediyor, sonsuz şükür…
Ne kadar zamandır pilates salonun var ve nasıl gidiyor? Şimdi nasıl hissediyorsun?
6 aydır salonum var. İlk günde nasıl hırslı ve heyecanlıysam hala aynıyım. İşini sevip devam etmek çok büyük avantaj. Ben işe giderken güle oynaya gidiyorum, bu da üyelere yansıyor ve bana “hocam buraya gelirken uçarak geliyoruz, sizi özlüyoruz” diyorlar. Hepsi karşılıklı, hepsi benim canım, işim de canım...
Bu durumda İpek’i hiç ihmal etmedim. Mutlaka gönlünü alıyordum, o gün az ilgilendiysem akşam biraz geç yatırıp bol bol sohbet ediyorum. Eğer beni çok özlediyse ertesi gün ilk önce parka götürüp sevdiği bir şeyi alıp öyle işe gidiyorum. Benim de biraz olsa içim rahat oluyor. İlk günler çok vicdan yapıyordum ama aştım. Çalışan anne mutluluğu geldi bana ama bu süreçte annemin desteğini çok görüyorum. Sayesinde kafam rahat ediyor.
Diğer girişimci annelere önerilerin neler?
Bu işe başladığımda ayırdığım bir bütçem yoktu ve bir gecede karar verdim. Şu ana kadar pişman olmadım ve işlerim de iyi gidiyor. İnsan istediği işi yaparsa çocuklu da olsa başarabiliyor ama öncelik istediği işi yapmak! Ben muhasebeci olarak devam edemeyecektim hayatıma, etmedim de. Olduğum yerden çok memnunum. Amacım çok para kazanmak değil ama bu işte yaşlanmak istiyorum. Hatta şöyle bir düşüncem var, doğum yapmış ve spor yapmaya bütçesi olmayan kadınlar olursa ücretsiz ders vereceğim.
Son olarak şunu söylemek isterim; herkes hayatında bir kere mutlaka pilates yapmalı. Bendeki etkisi bol mutluluk, size de uğramasını çok isterim. Eğer aklınızda, hayalinizde yapmak istediğiniz bir iş varsa mutlaka hayata geçirmeye çalışın. Benim için bu fikir imkansızdı ama anladım ki çok isteyince her şey oluyormuş, “muş” değil oluyor. Hep pozitif diyorum.
Röportaj: Perihan Gürer
YORUMLAR