Evin kahramanı: İki arada bir derede kalma! Arada kalana sabır, derede kalana yüzmeyi öneririm ısrarla…
Evde eşinizle bakıcınız, yardımcınızla aile büyükleri arasında, işyerinizde üst yönetimle çalışanlar arasında, bir zamanlar arasından su sızmayan kız grubunun dedikodusunun tam ortasında kalmaktan yorulmuş muydunuz? İki arada bir derede olmaktan çıkıp, herkesin sorumluluğu paylaştığı bir durum oluşturabilmenizin anahtarı sizde aslında. Yani isterseniz kilitlersiniz, isterseniz açarsanız kapıyı ihtiyaçlarınız doğrultusunda. Hep derim ki evinizde “yönetici” sizsiniz. İşyerinde ister CFO olun, ister uzman yardımcısı, sizsiniz evinizin asıl kahramanı.
Bakıcılar, ablalar, yardımcılar, sadece bebeklik safhasında değil, çocuklarımız büyüdükçe de hayatımızın önemli noktasında. Çekirdek aile ve en yakınlarımız yanı sıra hayatımızı kolaylaştıracak en önemli kişi yardımcılarımız aslında. Bazen bize yardımcı olmasını umduğumuz bu insanlarla, aile bireyleri arasında kalabiliyoruz oysa. Arada kalıp arabuluculuk yapacağımıza yönetebiliriz süreci. Ancak herkes üstüne düşeni bilmeli. Aileye geçemiyor kolayına sözümüz, alınanı da, darılanı da bize yardımcı olmak istiyor aslında. Gerekirse kibarca izah edilmeli, onların da ekstra efor sarf etmesine gerek kalmaksızın, sizin ev içi kurallarınıza uymaları ve sürece destek olmaları sağlanabilir zamanla. Peki yardımcımızla nasıl doğru iletişim kurabilir, hem çocuğumuza, hem evimize, hem aile birliğimize ve dirliğimize uyum sağlamasını nasıl sağlayabiliriz kolayca? Öncelikle önemli olan sizin düşüncelerinizi net olarak ifade etmeniz her iki tarafa. Ne ise sizin ve evinizin gerçeği dolaysız, dolambaçsız, kendisinin anlamasını beklemeden, ihtiyaçlarınız doğrultusunda ve onu da arada bırakmadan net olarak kararlarınızı uygulatabilmeniz en önemli nokta.
Öncelik sizin ailevi kararlarınızı vermeniz ve etkili iletişim kurabilmeniz. Tabii önce hayatı paylaştığınız kişiyle ters düşmemeniz, ortak karar verebilmeniz ve kararlarınızı ortaklaşa uygulayabilmeniz. Her safhada hem bakıcınıza, hem çocuğunuza. Yani çocukla evde sinema gecesi planladığınızda maç seyrediliyorsa veya babanın uygun görmediği bir oyuncak ısrarla tarafınızdan alınıp bir de çocuk yalana teşvik ediliyorsa, aile içinde ters düşülüyor artık kimse kimseyi dinlemezden veya görmezden geliyorsa, aile bireyleri birbiri ile iletişememekte hatta durum itişmeye vardıysa, ne çocuğa kızmalı ne de bakıcıya. Şöyle bir gözden geçirilmeli aile içi iletişim bir daha. En çok zorluk çektiğimiz noktada bu konu aslında. Anlaşama-manın temelinde anlaşıl-a-mamak var çoğunlukla. Sesimizi duyuramıyoruz zaman zaman kimselere. Bazen eşimize ve ailemize, bazen arkadaşlarımıza hatta çoğunlukla kendimize... İşte en çok o zaman karamsarlığa düşüyoruz. Karar mekanizmamız çalışmıyor, hep yargılıyor, hep ket vuruyor. “İşe döneyim mi, kariyerimi değiştireyim mi, kimseye güvenmiyorum çocuğu bırakıp gidemem ki... Eşim beni anlamıyor, herkes beni yargılıyor, her şey yoluna girdi derken bir garip girdap beni içine çekiyor” kaosuna kapılmamak için ne yapmalı pekala? İç sesinizi duyabilmeniz, tüm bu kriterleri, değerleri, inançlarınızı önünüze koyup evet ben karar verdim diyebilmeniz, eşinizle ortak paydada buluşabilmeniz, aldığınız kararları yardımcınıza doğru anlatıp uygulatabilmeniz ve sonuçtan maksimum mutlu olabilmeniz,üstelik yanlış bir karar aldıysanız da tecrübe oldu diyebilmeniz nasıl geliyor kulağa?
Sözün özü 2 arada bir derede kalıyorsanız sorumluluk dağıtın insanlara. İşbölümü yapın ısrarla. İşbölümü yapan insan duracağı yeri bilir. Üstelik fırsat verin size yardımcı olabilecek potansiyeldeki insanlara. Sen kıymetlisin, 2 arada bir derede KALMA! Arada kalana sabır, derede kalana yüzmeyi öneririm ısrarla.
Gamze Berberci
İlişki koçu&Kişisel iletişim danışmanı
YORUMLAR