Çocuklukta yaşanan her şeyin sonsuza dek sürdüğünü 30 yaşımda girdiğim devasa depresyon ve sonrasında gelen terapi sürecinde anladım. Mutlu bir çocukluk geçirdiğime dair sanrım bir anda yerle bir oldu. Hatta konuştukça, anlattıkça sanki çocukluktan beri depresyondaymışım ben... Neden bu kadar içe dönük olduğumun, neden kendime hiç güvenemediğimin, neden bu kadar kolay kırıldığımın, neden çabuk pes ettiğimin... Kendime dair sevmediğim her özelliğimin altından kazdıkça o çıktı.
Annem bana bunları bilerek yapmadı. Kimi zaman beni korumak istedi, kimi zaman kendince beni sevdiğini göstermeye çalıştı belki. Ama yaptığı, söylediği -neredeyse her şey- bende derin yaralar bırakmış. Arızalı kişiliğimin tohumlarını atmış. Elbette “bilse yapmazdı” diyorum. Aşırı korumacı ve kaygılı hallerinin tüm bunlara neden olabileceğini, kişiliğime bu kadar acı ve derin izler bırakabileceğini, kanımda bir virüs gibi dolaşan ve çırpınıp durmama rağmen bir türlü atamadığım depresyonumun baş mimarı olacağını bilse böyle yapmazdı. Yaptığı hiçbir şeyi kasten yapmadı. Sürekli içimden bunları tekrarlıyorum, öfkemi dindirmeye çalışıyorum. Kolay olmuyor, hiç kolay olmuyor.
Şimdi benim 7 aylık bir kızım var. Annem de şehir dışındaki evini, babamı, hayatını bir süreliğine bırakıp yanıma geldi. Bir ay daha benimle... Her anlamda çok zor geçen bir dönem oldu. Lohusalıkla birlikte tekrar tavan yapan depresyonum ve annemle bir arada yaşama hali ruhumu ezdikçe ezdi. Üstesinden gelebilmek için tekrar terapiye başlamam gerekti. Ben ona gitmesini, giderse kendimi daha iyi hissedeceğimi söyleyemedim. O da kaldı. Söyleseydim ve gitseydi belki ben çok zorlanacaktım, çok daha fazla yorulacaktım ama her gün o çatışmanın içinde helak olmayacak, geçmişin hesaplarıyla günlerimi kasvetli bir zaman tünelinde geçirmeyecek, annemi üzmemek uğruna bir türlü yaşayamadığım ergenliğime dönmeyecektim.
Ona olan sevgimi muhafaza etmeye çalışıyorum. Bir gün bu dünyadan gittiğinde onu güzel, sevecen annem olarak hatırlamak istiyorum. Minnettar olmak istiyorum. Onu olduğu gibi kabullenmeyi tekrar öğrenmek istiyorum. Anneliği bir fedakarlık şöleni, kutsallık yarışı olarak değil, keşif ve sevgi dolu bir yolculuk olarak yaşamak istiyorum. Kendimi sık sık annem gibi olmamaya çalışırken buluyorum. Yine de biliyorum, küçük kızım da benden arızalar edinecek. Bunu engellememin bir formülü yok. Sadece içgüdülerime güveniyorum. Yarın ilk anneler günüm. Bunları yazma ilhamı verdiğiniz için teşekkürler. Anneler gününüz kutlu olsun.
Bade P.
YORUMLAR