Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. “Saklayalım da zor bulsunlar, zor buldukları için belki kıymetini bilirler” diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi Everest'in tepesine saklayalım demiş. Kimisi Atlas Okyanusu'nun dibine demiş. Taç Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi vs. Pek çok yer düşünmüşler ama hiç biri yeterince zor gelmemiş.
Derken meleklerden birisi, “içlerine saklayalım, kimsenin aklına gelmez içine bakmak” demiş. İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış.
Bir yerlere ulaşmak için önce kendimize uğramalıyız. Çünkü gideceğimiz bütün yollar önce kendimizden geçiyor. Hayat bir perde herkes kendi senaryosunu yazar ve rolünü oynar. Dengeyi ve uyumu koruduğumuz sürece güzel yaşamamamız için bir neden yok. Hayatımızdan yüksek beklentilerimiz var. Bu beklentilerimiz karşılanmadığında ise kendi kendimizi mutsuz ediyoruz.
Elbette beklentileri yüksek tutmak gerekir. Ancak her şeyin fazlasının zarar olması gibi bunun da fazlası zarar verebilir. Zihinsel gücümüzü kullanarak ve düşüncelerimizi mantığımızın süzgecinden geçirerek önümüze çıkan sorunları rahatlıkla çözebiliriz. Fikirlerimiz de kararlılık ve güven hakim olursa hayatımız da daha pozitif olur diye düşünüyorum. Işığı açmayı ve görmeyi unutmadığımız sürece mutluluk her zaman vardır. Bazen de hayat isteklerimize göre değil de kafasına göre hareket ediyor. Bizler hayatı değil de hayat bizi yönetiyor. Öncelikle kendi geminin kaptanı ol ki, başkalarının peşinden sürüklenip götürdüğü yere gitme. Yoksa ne sen kalırsın sende, ne de hayallerin. Başkası nereye sen oraya sürüklenirsin. Gemiyi kurtaran kaptandır başkası değil. Onun için her insan kendi kaptanıdır. Dümene geçeni iyi tanıyacaksın.
Son pişmanlık fayda etmiyor ve tecrübeyi de yaşayarak öğreniyorsun. Genelde mutsuzluğa kurulmuşuz. Mutluluğun kıymetini elimizdeyken bilmeliyiz. Çünkü dünyada sonsuz mutluluk yok. Herkes bir şekilde acıyı yaşıyor. Fazlasında gözümüz olmasın. Bir tutam mutluluk da yeter, mutluluğu yapan şeyler çok küçük parçalardır. Bir iyilik, bir gülümseme, tatlı bir bakış, iyi bir dilek. Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır. Mutluluğun değerini bilen insan mutluluk getiren kaynağa sımsıkı sarılır ve asla kaybetmez.
Hülya Çakıcı
YORUMLAR