HT Hayat Anasayfa Kilo vermeye zihinsel olarak hazırlanmak | Hayatın Sesi

(Önceki yazıyı okumak için tıklayın)


Geçen hafta bazı notlar almak gerektiğinden bahsetmiştim. Umarım, yola çıkmak isteyenlerle ilk adımı tamamlamış olarak buluştuk. Bu hafta tanıştıysak, bir önceki adıma bir göz atın olur mu? Bu hafta ikinci adıma geçiyoruz ve bu adımla ilgili diğer detayları önümüzdeki haftalarda yazmaya devam edeceğim. Sürecin en önemli ve eksiklik kabul etmez yapıdaki adımı için hazırsak, hep birlikte ikinci adımı atmaya başlayalım mı?


2. Adım: Eylemin altındaki gerçek nedeni bulmak

Bir eylemi gerçekleştirirken, bizi o eyleme iten bir veya birkaç neden vardır ve bu nedenler herkes için değişkenlik gösterebilir. Mesela, çok alkol alan bireylerin bu eylemi ortaya koyarken, altına döşedikleri anlamlar da farklılık gösterir. Kimi derin bir üzüntüyü bertaraf etmeye çalıştığı için, bazısı iş hayatında hak etmediği bir biçimde kenara itildiği için, kimi hazır olmadığı halde hala âşık olduğu insan tarafından artık sevilmediğini keşfettiği için kendisini içkiyle oyalama yolunu seçmiştir. Bunun üzerinden ilerlersek, sizi buzdolabının önüne itip duran ana duyguyu bulmamız ve onun üzerinde çalışmamız gerekiyor. İyice düşünün ve şimdi soracağım soruya ‘içten’ bir yanıt verin lütfen. Hangi duyguyu veya düşünceyi yemek yiyerek oyalamaya çalışıyorsunuz?


Şimdi ilk anda ne demek istediğimi hemen anlayanların yanında, tam olarak anlamamış olanlar için konuyu biraz açalım. Ne oluyor da yemek yemeye doğru itiliyorsunuz? Yeme alışkanlığınız hangi dönemde değişti ve o dönemde ne yaşamıştınız? Unutmayın bir duygu arıyoruz. Hüzün, aldatılma, boşluk, boş vermişlik, mutsuzluk, heyecan. Yeterince zaman vererek düşünürseniz bu duyguyu mutlaka bulacaksınız. Hatta bazılarınız hemen buldu bile değil mi? İşte bizi yemeye iten o duygudan veya duygulardan kurtulmadıkça, yeme alışkanlığımız istediğimiz aşamaya gelmekte zorlanacak.


O duyguyu tanımlayın, izin verin karanlıktan çıksın ve şöyle ortaya gelsin. Bu aşamada ilk önce onunla hesaplaşmanız ve onun ortaya çıkış sebeplerini geçerli bir biçimde ortadan kaldırmak adına, ya tek başınıza çaba göstermeniz veya bu konuda yardım almanız gerekecek. Çünkü o duygu orada kaldıkça, her üzerine basıldığında düzenli çalışan bir alarm gibi size “yemek vakti” diyecektir.


Bu adım, süreçle ilgili en önemli ve en ciddi uğraş vermeniz gereken bölümdür. Bu adımı hak ettiği derecede bir sonuca ulaştırarak atamadığınız sürece, süreç sağlıksız ilerleyecek ve dilediğiniz sonuca doğru giderken yolda doğru tabelalarla da karşılaşamayacaksınız. Bir seyahate çıkarken yanınıza yanlış düzenlenmiş bir harita alırsanız, ulaşmak istediğiniz ama bilmediğiniz bir kente belki tesadüf eseri ulaşabilirsiniz. Ancak yüksek ihtimalle bol bol kaybolarak, gereksiz tepeleri aşmak zorunda kaldığınız için yorularak, belki de yolun yarısından bildiğiniz kente doğru dönmek durumunda kalacaksınız. Oysa amacınız o yeni kente ulaşmaktı değil mi? O zaman yanınıza alacağınız haritanın doğru düzenlenmiş olmasına dikkat ve özen gösterin lütfen.


Durun hemen vazgeçmeyin. Benlik sizin yönettiğiniz koca bir imparatorluk, onu koruyacak ve yüceltecek güce sahipsiniz. Adım adım ilerliyoruz ve tek bir adım bile boşta kalmamalı. Yüksek bir tepeden size ipten bir merdiven uzatıldığını düşünün, merdivenin ilk on basamağı yoksa diğer basamaklara ulaşmanız pek mümkün olamazdı değil mi? Şimdi, o duyguyu veya duyguları bulmak ve onlarla barış içinde bağlarınızı kesmek için elinizden geleni yapmanız gerekiyor. Bu sebeple, özellikle sürecin ilk aşamasında ve mümkünse devamında günlük meditasyon seansları öneriyorum. Değişim süreci özünüzle kuracağınız sağlam bir yakınlık ister. Merkezinizden uzak kaldığınız sürece hedeflerden de uzaklaşırsınız. Kendinize yaklaşın.


Meditasyon sizi günlük karmaşa duygusundan uzaklaştırırken, aynı zamanda sizi kendi merkezinize yaklaştırır. Merkeze yakın olabilmek, çocukken yaşadığınız saflık duygusuna eşdeğerdir ve paha biçilmezdir. Bizler büyüdükçe zihnimiz endişe, korku, negatif yargılar gibi duygu ve düşüncelerle dolar ve bunun sonucunda merkezimizle aramıza kalın bir filtre çekeriz. Bu bizleri yaşam içinde güçsüzleştiren ve yorgun düşüren bir filtre biçimidir. Bu fitrelerden kurtulmak ve arınmak adına bizlere sunulmuş her yöntemi kullanmamız, neredeyse bir gerekliliktir.


Sizler bu konuda çalışırken, -bazı bilgiler paylaşmaya devam ederek- ikinci adım süresince eşlikçiniz olacağım, yalnız değilsiniz. Haftaya buluşana dek, mutlu kalın.



Ebru Gökçe

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.