...olunca anlarsın...
Herkesin ayrı ayrı dertleri var. Herkesin ayrı ayrı yaşanmışlıkları, bilgelikleri, tecrübeleri var. Bu dertler, yaşanmışlıklar ve tecrübeler, fikirler bizi biz yapan özelliklerimiz değil mi? Sadece bize ait olan. Bazıları hayatı paylaştıklarımız kişilerle bile aynı değil çünkü onlar bizim. Onlar sizin. Onlar başkalarının.
Herkesin hayatı hakkında bir önyargımız var. İster istemez oluşan önyargılar bunlar.
'Onu öyle değil de böyle yapsaydı daha iyi olurdu' diye kendi kendimize hangimiz demedik ki?
Unuttuğumuz bir şey vardı!
Onların yürüdüğü yollardan yürümediğimiz. Onların ne hissettiğini bilmediğimiz, hissedemediğimiz. Kısacası onların ayakkabısını giymediğimiz.
O yüzden sürekli söylediğimiz, kalıplaşmış cümlelere biraz ara verelim. 'Anne olunca anlarsın!' Belki karşımızdaki kişi anne olmayı istemiyor!
Hiç düşündünüz mü bunu? Sonuçta her kadın anne olacak diye bir şey yok. Belki sağlığı el vermiyor. Belki çocuk yapacak kadar güvendiği bir partneri karşısına çıkmadı. Ne yani, anne olmayınca çocuk sevgisini anlamıyor anlamına mı geliyor? Hayır! Anne olmadan da, anlarsın sevgili cinsiyetdaşım.
'Oralara gidince, buraların kıymetini anlarsın!'
Belki oralara hiç gitmeyecek. Belki buranın değerini de bilmeyecek. Herkesin değer kavramı farklıdır arkadaşım. Belki buraları senin gözünden görmüyor. Belki kendisini, şuralarda daha mutlu, daha huzurlu hissediyor.
Herkes kendisine saygı gösterilmesini istiyor doğal olarak. Ama biz karşımızdakilere farklı oldukları için ne kadar saygı gösteriyoruz?
O yüzden '... olunca anlarsın' cevabına aldırış etmiyorum artık. Çünkü ben 'oralara' gidince ben başka şeyler anlıyorum. Ben anne olunca farklı bir şey anladım.
Kısacası ben ... olunca anlamadım. Çünkü her birimiz farklıyız.
Hepimiz güzeliz, hepimiz özeliz.
Kendi dünyamızda...
Tuba David
YORUMLAR