İki kadın arasında aklı gidip geliyor. Onları kıyaslarken vücutlarından bahsediyor. Birinin kilo alıp verdiği için kalça bölgesinin biraz deforme olduğunu söylüyor. Bunu söylerken de yüzü buruşuyor. Diğerinden bahsederken “Vücudu manken gibi ama yüzü büyük” diyor.
Elli bir yaşındaki bu erkek, leş gibi sigara kokuyor. Bazı akşamlar buna alkol kokusu da ekleniyor ve sapsarı dişlerinden belli ki onları düzenli olarak fırçalamıyor. Uzun boylu ama atletik değil. Spor yapmadığı için memeleri var, rahatlıkla yetmiş beş numara sutyen takabilir. Göbeği yok ama karnı sarkık. Gönül alıcı bir gülümsemesi var ama burnundan ve kulaklarından taşan kıllar manzarayı bozuyor. Ve iki kadın hakkındaki düşüncelerini, arkadaşı olan üçüncü bir kadına böyle anlatıyor.
Aklından bir an olsun kendi yaşı, kendine ilgisizliğin vücuduna yerleştirdiği izler geçmiyor bu erkeğin.
O “basen bölgesi deforme olmuş kadın”, acaba senin kendini bırakmış gövdene bakınca ne hissediyor? O da senin memelerini muhtemelen başkalarına anlatıyor. Muhtemelen kollarının, karnının kaslı olmadığını söylerken yüzü düşüyor. “Manken gibi ama yüzü büyük kadın”ın, senin kesmeye tenezzül etmediğin burun ve kulak kıllarına bakarken belki midesi bulanıyor.
O yaşta bir erkek olarak, cinsel performansıyla o kadınları memnun edip edemeyeceğini de düşünmüyor.
“Hiç değilse her an görmüyorum” diyerek “basenleri deforme olmuş kadın”la bir ilişkiye başlamaya karar veriyor. Ama birlikte geçirdikleri üçüncü geceden sonra kadın ondan uzaklaşıyor. Klasik açıklama: “Yeni bir ilişkiye hazır değilim.”
Kalakalınca, ötekine dönüyor. “Vücudu manken gibi ama yüzü büyük kadın” da birkaç haftanın sonunda “yeni bir ilişki için biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu” söylüyor. “Önceliğim yeni bir ilişki değil.”
İkisi de “sen harika birisin ama... ” diye gidiyor ve onun aklına kendisiyle ilgili bir problem olabileceği gelmiyor. “Aslında benimle çok mutlulardı” diyor. “Dün mesaj gönderdim, bana hemen cevap yazdı.” “Haftaya yemek yiyeceğiz.”
Gerçekleri görmek istemiyor. Bu onun problemi.
Bir kadın olarak beni ilgilendiren kısmı, bir erkeğin hayatını paylaşacağı kadını değerlendirme kriterleri ve o kadını tarif ederken seçtiği kelimeler.
Erkekler kadınlarını genellikle böyle seçiyorlar. Güzel mi değil mi? Genç mi değil mi? Bir tarafında kusur var mı yok mu? Sanki kadınlar üstlerinde mayo önlerinden geçiyor da, kendileri jüri üyesi, çıkarmışlar kâğıdı kalemi puan veriyorlar. Ve bunu yaparken kendileri aynaya dahi bakma gereği duymuyorlar.
“Ama kadınlar buna izin veriyor”, “Ama kadınların da hoşuna gidiyor” diye dönüp kadınları ya da bir grup kadını suçlamanın anlamı yok.
Soru şu: Bir erkek, hayatını paylaşacağı kadını ararken dönüp aynada kendine bakacak mı bakmayacak mı? Onun basenleri sarkık ama benim de şu erkek halimle memelerim var diyecek mi demeyecek mi?
Soru şu: Bir erkek, aynı çatı altında yaşayacağı kadının yüzünü kocaman bulurken, dönüp kendi kafasına, ağzına burnuna bakacak mı bakmayacak mı? “Ben gideyim de önce kulağımdan burnumdan fışkıran kılları keseyim” diyecek mi demeyecek mi?
Soru şu: Bir erkek, sarılıp uyuyacağı kadını ararken, dişlerini fırçalamayı öğrenecek mi öğrenmeyecek mi?
Soru şu: Bir erkek, aklından ne geçerse geçsin, bir kadından bahsederken kelimelerini düzgün seçecek mi seçmeyecek mi? Haddini bilecek mi bilmeyecek mi?
Ve soru şu: Kadınlar bu adamlara hadlerini bildirecek mi, bildirmeyecek mi?
Bir erkeğe haddi nasıl bildirilir? “Basenleri sarkık”, “yüzü büyük” diyen erkeğe haddi nasıl bildirilir?
Basit. Onun o kadın için kullandığı kelimeleri birebir kullanarak.
“Ama senin de karnın sarkık değil mi?” diyerek.
“Ama senin de kolların hiç kaslı değil, çok ince değil mi?” diyerek.
“Ama senin de memelerin var, bir erkeğe hiç yakışıyor mu?” diyerek.
51 yaşındaki bu adam, kendi aday kadınlarını anlattığı kadın arkadaşından bu soruları duydu. Artık arkadaş değiller. Ama kadın pişman değil. Yarım asırlık ömrünü bu şekilde yaşamış adamın bir günde değişmeyeceğini biliyor. Ama bundan sonra o erkeğin bir kadının vücudundan bahsederken aklına kendi vücudunun geleceğinden ve kadınları şehvetle eleştirmeyeceğinden şüphesi yok. Bu da hiç az şey değil.
Özlem Kartal
YORUMLAR