Ne yapmalıyım sizce?.. Haydi bana bir yol gösterin dostlar. Yardım edin. Akıl verin. “Akıl akıldan üstündür” demiş atalarımız. Tecrübesi olan vardır, başına gelen vardır, okumuş, bilmiş olanınız vardır. Çıkarın beni bu çözümsüz problemin bir parçası olmaktan. Alın beni bu dipsiz, sonsuz, sarmal girdaptan. Kurtarın iİbrahim’i Nemrut’un ateşinden. Çare bulun Eyyub’un şifasız yaralarına. Çekip çıkarın Yusuf’u karanlık derin kuyulardan. Yardım edin Nuh’a, azgın sular karşısında.
O benim en iyi arkadaşım, dostum, tek dert ortağım, beni benim kadar bilen tek insan. Benim çıkarsız iyiliğimi düşünen, doğru yolu gösteren tek varlık. Yanında kendimi iyi hissettiğim tek insan. Aynı ortamı, masayı, havayı, evi, yemeği, salıncağı, yatağı, bardağı, lokmayı, dünyayı paylaşmaktan büyük zevk aldığım biricik sevdiğim. Onu çok sevdiğimden kaynaklı, basit, çocukça bir kırgınlık sonrası başka birini almış hayatına. Benim neden kırıldığımı bilmeden, ondan uzaklaştığımı sanıp o da bana darılmış. Olay çözülünce bin pişman olan ben oldum. Ona göre her şey için artık çok geç olmuştu. Haklıydı. Yuva kurmak istiyordu çoktandır. Doğru insanı da bulduğunu hissediyordu.
Şimdilerde sınırlı, düzeyli görüşüyoruz dertleşiyoruz. Birlikte bir şeyler yapmaktan ikimiz de hoşlanıyoruz. Elini tutmuyorum, sımsıkı sarılamıyorum, yalnızken evine gitmiyorum, öpüp koklayamıyorum. Bunun dışında, eskiden olduğu gibi saatlerce zevkle sohbet ediyoruz, sık sık yemeğe çıkıyoruz, alışveriş yapıyoruz. Kurbanlık koçumu da o seçti. Pazardan çorap alırken de o beğendi. Kendine çanta veya parfüm alırken de fikrimi sordu. Tabağımdaki yemeğe daldı, kendi yediğinden bana aktardı. Sevincimizi de, üzüntümüzü de ilk birbirimize anlattık.
Bu doğru insan konusunda ona destek olmaya çalıştım içim kan ağlayarak. Buluştular, sevincine ortak oldum ağladığımı duyurmadan. Ben doğum gününü bir gün önce kutladım ki o özel gün sürprize engel olmayayım diye. Fakat ilk doğum gününü unuttu bu doğru insan. Yine ben teselli ettim, avuttum. Doğru insana ağız tadıyla bir küfür bile edemedim. Ondan yana oldum. “Mazereti vardır” diye teselli etmeye çalıştım.
Ben onun neyi olacağıma karar veremiyorum. Versem de o sınırlarda kalmakta zorlanıyorum. O benim herşeyim, ben onun nesi olmamı istiyorsa o olmalıyım. Fakat nasıl?
Haydi artık, biriniz bir yol göstersin. Ben... Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Arafta kaldım, ne olur dostlar bir çare. Bu yürüdüğüm yol, yol değil. Çok canım yanıyor. Bütün yollar karanlık, ne olur bir ışık... Gözümde yaş kalmadı, bir kaç damla ne olur.
15.08
Meserifi
YORUMLAR