X

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerine göre, cinsellik kişinin istediğine bağlı bir durum değil. Çünkü beden adeta bir makine gibi "uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı" ile her zaman cinselliği hazır hale gelebilir.




Terapistler, cinselliğin diğer tüm güdüler gibi bazen içgüdüsel bazen de beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlayan kompleks bir süreç olduğunu hatırlattı. Seks dürtüsünü harekete geçiren ve hareketli tutan en önemli unsurun testosteron miktarı olduğunu ifade eden terapistler, kadınlarda bu hormonun vücuttaki oranın erkeklere göre çok daha az olduğunu vurguluyorlar. Ancak yorgunluk ve stres, testosteron miktarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Hurafelerden (mitler) dolayı çiftlerin cinsel hayatının sosyal, kültürel ve durumsal gerçeklere dayalı olarak şekil değiştirdiğine dikkat çeken CİSED terapistlerine göre, bu durum ilişkilerde tehlike çanlarının çalmasına da yol açabiliyor.



Cinsel terapistler, çiftlerin “Seks doğal olarak başlamalı, isteğin yoksa ne yapabilirsin ki?” inanışlarının, cinsel ve ilişkisel sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini kaydederken, çok çarpıcı tespitler yaptılar:


Görev diye algılamak yanlış değil!



“Uzun birlikteliklerde yıllar içinde her şeyde olduğu gibi cinsel olarak uyarılma şekilleri de değişebilir. Doğru yöntem ise duruma uygun olarak kişinin yeni bir cinsel yaklaşım geliştirmesidir. Şunu da kabullenmek gerekiyor:




"Cinsel istek cinsel temas başlamadan önce sizi yakıp tutuşturan türden olmasa bile çoğu zaman olay başladıktan sonra gelişecek ve alacağınız zevk eskisinden farklı olmayacak. Yani uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı ile cinsellik seks görev olarak da başlıyorsa bir zararı yok. Görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğu bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabiliyor. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşmıştır.”





İstemeseniz de yapın!



Cinsel terapistler, “İlerleyen yıllar içinde çiftin sekse karşı körelmeye başlayan ilgiyi canlandırabilmesinin anahtarı düşüncelerindedir” diyor. Bu konuda önemli uyarıları var:



“Sürekli cinsel teması başlatmaya çalışan ve sürekli reddedilip gururu kırılan kişi, bir zaman sonra partnerine bunu sormamayı tercih ediyor. Bu da ilişkilerin uzun vadede ciddi hasarlar almasına neden olabiliyor. İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinselliği istemeyi beklemeyin, istemeseniz de seks yapın. Seks yapmak demek ille de penis-vajina birlikteliği değildir. Bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır. Çünkü cinsellik, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilmedir. Ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.”




Peki cinsel soğukluktan yakınan çiftler bunun üstesinden nasıl gelebilir?





İşte sıcak tavsiyeler: