Yüzyıllardır kutsal kurum olarak adlandırılan evlilik, çoğu insanın hayallerini süslüyor. Ancak önceki kuşaklar için genelde bir kere olan ömür boyu sürmesi düşünülen ve daha az sorgulanan evlilik artık bir yandan da bir korku halini aldı. Metropol hayatı ve insanların genelde uzun süre yalnız yaşaması da evlilik korkusunu arttıran sebepler arasında. Peki evlilik hala kutsal bir bağ mı yoksa artık sadece bir görev bir sorumluluk, yaşın ve hayatın beraberinde getirdiği bir alışkanlık mı?
Evlilik korkusu nedir?
Reem Nöroloji Merkezi’nden Uzman Nörolog Mehmet Yavuz, evlilik korkusu hakkında tüm merak edilenleri anlattı.
Uzman Dr. Mehmet Yavuz’a göre evlilik korkusu, kişinin çevresinde ve ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda yaşadığı psikolojik bir bağlanma korkusu. Farklı kültür ve farklı ailelerde yetişen kişiler karşı tarafa bağlanarak kendilerini bu zorlu kurumun içine sürüklemek istediğinden bireyin bu konuda yaşadığı olumsuz duygu evlilik korkusunu oluştuyor.
Evlilik korkusunun nedenleri nelerdir?
Evlilik korkusunun en büyük nedeninin çevresel ve ailesel faktörler olduğunu belirten Dr. Yavuz sözlerine, “Kişinin ailesinde anne ve babanın mutsuz ve sürekli tartışıyor olması bu korkuyu doğurabilir. Ayrıca kişinin çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması da bu korkunun artmasına sebep olabilir. Kişi çelişkiler yaşar ve kendisinin de mutsuz bir birlikteliğinin olacağına inanır. Evlenmekten vazgeçer ve evlilik kurumuna olan ilgisi de zamanla yok olur. Ayrıca uzun süre yalnız yaşayan bir insan başka biriyle birlikte yaşamayı kabul etmekte zorlanabilir ve evlilikten kaçabilir. Fakat bu durum mutlu bir ailede yaşamış çocuklarda da görülebilmektedir. Bunun nedeni ise mutlu bir ailede büyüyen çocuğun mükemmeliyetçi bir ruh halinde olması ve karşı taraftan da bunu beklemesidir. Kısacası, mükemmeliyetçi olmak da bu korkunun oluşmasına sebep olabilir” şeklinde devam etti.
Boşanma fikri evlilikten soğutuyor!
Ülkemizde ailevi ve çevresel baskılar nedeniyle boşanmanın zor olmasının da evliliği engellediğini belirten Dr. Yavuz, evlenen çiftlerin ne olursa olsun boşanamayacağını düşünmesi ve düğün, nişan gibi geleneksel uygulamaların getirdiği stresin de insanları evlilikten uzaklaştırdığını vurguladı. Daha iyi eş bulma düşüncesi de, evliliği zorlaştıran nedenlerden biri. Adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında sürekli başkalarıyla kıyaslamak bir süre sonra kişiyi kronik bekarlığa götürebilir. Evlenince kişinin üstlenmek zorunda kalacağı sorumluluklar, ev işlerine katkı sağlamak, o güne kadar kendisi için harcadığı parasını kira ve evin diğer masraflarına ayırmak zorunda olmak, yakın gelecekte anne ve baba olmak, ileride çocuğa iyi bir yaşam sunmak ve özgürlüğün kısıtlanması (bekarlıkta özgürce yapılan eğlenceler) ihtimali de kişileri evlilikten uzaklaştırabilir.
Bunun yanı sıra insan ilişkilerine dair bazı zorunlulukları kabul etmek zorunda olmak, evlenilen kişinin ailesini ve çevresini de hayatına almak, istense de istenmese de bu insanlarla bir araya gelmek de insanın gözünü korkutabilir. Bu yüzden kişiler evlilik sürecinde hayatlarının giderek monotonlaşacağını da düşünerek evlilikten uzak durur. Evlilikten korkan insanların daha çok bekar ve yalnız yaşayan insanlarla görüşmek istediği gözlemlenir.
Bu karakterdeki insanların evlenmesi riskli
Narsist ve egoist kişilik bozukluğu olanlar evliliklerinde büyük sorunlar yaşayabilir. Sosyal uyum bozukluğu ya da asosyal kişilik bozukluğu onların evliliklerinde de genellikle sorunlar gözlemlenir. Aileler kişilik bozukluğu olan çocuklarının evlenince normale döneceği düşünmesi de çok yanlıştır. Beynimizin accumbens bölgesindeki D1, D2, D3 reseptörlerinden D1’in yetersiz kaldığı ya da D2’nin aşırı etkin olduğu bireyler de evliliğe yatkın değildir. Bu kişilerde hastalık derecesinde çapkınlık söz konusudur. Maalesef D1 ve D2’nin çalışma fonksiyonlarını gösteren pratik bir test henüz mevcut değildir.
Evlilik korkusunu yenmek için ne yapılmalıdır?
Evlilik korkusunu yenmek için kişinin özgüveni kadar başkalarına da güvenmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Yavuz, bu korkuyu yaşayanların, paylaşmayı öğrenmeleri ve önyargısız olmaları gerektiğini belirtti. Evlilik konusu sizi gerçekten çok geriyorsa elinize bir kâğıt ve kalem alın. Sayfayı dikine ikiye katlayın. Bir tarafa evlenmeden neler yaptığınızı yazın. Diğer tarafa ise evlendikten sonra neler yapacağınızı yazın. Ardından evlenmeden önce hangi yaptıklarınızdan asla vazgeçmek istemediğinizi düşünün ve kırmızı kalemle işaretleyin. Evlendikten sonra neleri asla yapmak istemediğinizi işaretleyin. “Asla”larınızı düşünmek için kendinize biraz zaman tanıyın. Eğer “asla” demeye devam ediyorsanız, hangi zorunlulukları hafifletebileceğinizi evleneceğiniz kişiyle konuşun. Elinizdeki sayfanın arkasına evlilik öncesi süreçte size rahatsız eden konuları da yazın ve bunları da mutlaka konuşun. Böylece birbirinizi anlamanın, birbirinize saygılı davranmanın, sorunları ertelemeden konuşmanın provasını yapmış olursunuz. "Evlilik korkusu yaşayanlar doğru bir ilişkiden neler beklediğini tam anlamıyla düşünmelidir’’ diyen Dr. Yavuz sözlerini "Düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek alınmalıdır’’ şeklinde tamamladı.
YORUMLAR