HT Hayat Anasayfa Uykunuz ilişkinizi sabote mi ediyor? | İlişki

Her şey harika gidiyor. Adeta birbiriniz için yaratılmışsınız, bir elmanın iki yarısısınız. Birlikte bir ömür geçirebilirsiniz. Ta ki o detay gün yüzüne çıkana dek... Uyku saatleriniz tutmuyor. Siz pikenin altında telefonunuzu kurcalarken, yanınızdakinin uykusu kaçıyor. Başka bir gün sabaha karşı toplantı stresi, çocuğu servise bindirme telaşı derken kendinizi hava aydınlanmadan dışarı atıyorsunuz. Akşam eve döndüğünüzde kocanız sizinle geç saatlere kadar film izlemek istiyor, sizinse gözünüzü açmaya mecaliniz yok. Anlattıklarım eminim bir yerlerden tanıdık geldi. Hepimiz benzer durumlar yaşıyoruz. Hayatımızın üçte biri uykuda geçiyor. Uzun çalışma saatleri, stres, dijital dünyada geçirilen sürenin artması gibi sebeplerden uykuyla ilgili kaos yaşayanların sayısı epey arttı. Sadece ABD’de yaklaşık 60 milyon kişinin uyku problemi yaşadığı tahmin ediliyor. Dolayısıyla uyku araştırmalarına, kaliteli uyku vaat eden her türlü akıllı yastıklara, yataklara büyük yatırımlar yapıyoruz. Uyku, koca bir endüstri artık. Ancak atladığımız bir husus var ki o da hep kişisel uyku üzerinde duruyoruz. Oysa ‘dyadic sleep’ (ikili uyku) yani yanınızda biriyle uyumakla ilgili ne kayda değer bir araştırma ne de girişim var. Belki siz kendi uykunuzu kontrol altına sokabilir, kendinize söz geçirebilirsiniz. Ama asıl yanıbaşınızda uyuyan kişi uykunuzu katledebilir, dolayısıyla sağlığınızı, ilişkinizin boyutunu, hatta seks hayatınızı bile ters düz edebilir.


Zararlı ama tatmini fazla

Öncelikle kaliteli uyku neden önemli? Bunu hatırlamakta fayda var. Uyku eksikliği pek çok hayati sağlık probleminin baş sebeplerinden. Kalitesiz ve az uyku, diyabet, yüksek tansiyon, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kalp hastalıkları, erken bunama ve obezite başta olmak üzere pek çok hastalıkla bağlantılı. Dahası iyi bir uykuyla beyin kendini zor geçen günün ardından oluşan atık toksinlerden arındırır, bu süreçte hafızanız güçlenir, vücudunuz melatonin salgılar. Gelelim biriyle beraber uyumaya. Mesele onu ne kadar çok sevdiğinizle alakalı hiç değil. Biriyle uyumak aslında kimi uzmanlara göre hiçbirimize iyi gelmiyor. İşin psikolojik boyutları incelendiğinde biriyle uyurken beyin dalgaları ve bedenin hareketini takibe alan araştırmalar birinin yanınızda olması halinde uyku kalitenizin düştüğünü iddia ediyor. Çünkü dyadic (ikili) uykucular, REM uykusunda daha az kalıyor.


Aksini iddia eden uzmanlar işin duygusal boyutunu incelediğinde biriyle beraber yatağa girmenin ve uyumanın daha çok tatmin edici olduğunu söylüyor. Dahası özellikle de sevdiğiniz insanla uyumak kortizol seviyenizi düşürüyor, kalp hastalığına yakalanma riskinizi, depresyona yakalanma ve bağışıklık sistemine bağlı hastalıkların görülme ihtimalini azaltıyor. Antropoloji profesörü Barry Hewlett, karşınızdakine olan güvenin beraber uyuma sayesinde arttığına dikkat çekiyor. Uyku gibi savunmasız kaldığımız zamanlarda yanınızda sevdiğiniz biri varsa bu kendinizi güvende hissetmenizi de sağlıyor. Dahası aynı anda yatağa giren çiftler günün kritiğini yapabiliyor, ertesi güne kendini daha hazır hissederek başlıyor. Böylece derin uykuya dalıyor ve uzun vadede ömürleri uzuyor. Hatta bu zaman dilimi beraber kesintisiz olarak geçirebileceğiniz en kaliteli 7 saat. Ancak siz ya da onun uyku alışkanlıkları bu süreci baltalıyor, tüm oyunu bozuyor.



O kadar da kötü olmayabilir ama...

1970’den beri tarla kuşu yani sabah insanları ve gece kuşları üzerine araştırmalar yapılıyor. Bu araştırmalardan bazıları farklı uyku saatlerinin alışkanlıktan öte biyolojik temellerinin de olduğunu öne sürüyor. Uykunun biyolojik köklerini araştıran, Almanya’daki Ludwig-Maximilian Üniversitesi’nin kronobiyoloji bölümünden Prof. Till Roenneberg “Biyolojik sebeplerden ötürü karşınızdaki istemeden de olsa sizden farklı uyku alışkanlığına sahip olabilir. Ondan sırf sizinle biraz daha fazla vakit geçirmesi için yaşınıza, cinsiyetinize, genetiğinize ve çeşitli etkenlere göre çalışan biyolojik saatini değiştirmesini talep etmek epey zorlayıcı olur...” Roenneberg, günümüzde en çok da sosyal jet lag’in buna sebep olduğunun altını çiziyor. Mesela iş için erken kalkan bazı kişiler hafta sonu isteseler de uyuyamazken partnerleri uyuyabilir ki bu ilişkide zararlı sonuçlar doğruyor. Daha da beteri iş saatleri başlı başına farklı olan çiftler var. Uykuları isteseler de senkronize olamıyor... Elbette saatlerinizi uydurmak için karşınızdakini zorlayabilirsiniz ancak Prof. Roenneberg bunun faydalı olmadığı kanaatinde “Eğer kendi iç saatinizin istediği ve ihtiyaç duyduğu gibi uyuyamazsanız ne sosyal hayatta ne de profesyonel hayatta başarılı olabilirsiniz. Sonuçta suçlanacak taraf yine siz olursunuz” diyor ve aleyhinize gibi görünen farklı uyku alışkanlıkları meselesinin lehinize de çevrilebileceğine dikkat çekiyor: “Eşiniz uyurken siz, siz uyurken eşiniz çocuklarla ilgilenebilir. Partneriniz uyurken kendinize özel vakit ayırabilir, arkadaşlarınızla vakit geçirmek için de fırsat yaratmış olursunuz.” Pittsburgh Üniversitesi’nde çiftlerin uyku alışkanlıkları üzerine araştırmalar yapan psikolog Heather Gunn da “Sağlıklı bir birliktelik için uyumlu uyku düzenine ihtiyacınız yok hatta problem çözmek için bu zamanla bir avantaja bile dönebilir” diyor. Bu tutuma karşı çıkanlar da yok değil. Konu üzerine araştırmalar yapan uzman isimlerden Jeffrey Larson, uyku alışkanlıkları çatışan çiftlerin hayatlarının geri kalan kısmında da çatışma yaşamaya daha eğilimli olduğunu, uyum sorunu yaşadıklarını, daha az birlikte vakit geçirmeye başladıklarını, ciddi konular üzerine daha az konuştuklarını, hatta daha nadir seks yaptıklarını öne sürüyor. Yok ama uyku ritmi yakalamışsanız ilişkinizin boyutu daha daha güçlü oluyor. Uykunuzda senkronizasyon varsa benzer saatlerde uyanır ve uykuya dalarsınız ki bu da ilişkinizde tatmini artırır.



Senkronizasyonu yakalayamayanlara...

Ancak yine de yanınızdakiyle uyum yakalamak pahasına vücudunuzu strese sokacak kadar büyük değişiklikler yapmaktan uzak durun. Zira uzmanlara göre olması gereken bu da değil; iki tarafın da tercihlerini esnetmesi ve fedakârlık etmesi şart. Mesela siz 22.00’de, eşiniz 23.00’te yatağa girmek istiyorsa 22.30’da anlaşın. En basit çözüm yöntemi olarak görülse de elbette bu süreçte kaçınılması gereken başka bir seçenek de yatakları ayırmak. Uyku üzerine araştırmalar yapan Prof. Drew Dawson, bunun genellikle son çare olarak görüldüğünü söylüyor. Direnmekte fayda var. Ama asla bu sorunun varlığını reddetmeyin! Yalnızlık üzerine 20 yıldan uzun süre araştırmalar yürüten Dr. John T. Cacioppo, “Adeta açlık, susuzluk ya da ağrı gibi... Bu durum da varlığı reddedilince daha beter hal alır” diyor. Önemli olan sorunun farkında olmak ve tolere edebilmek. Basit çözümler mutlaka bulunabilir. Örneğin, derin uykuya yaklaşık 30 ila 60 dakika arasında geçtiğimizden, geç yatma alışkanlığı olan kişi derin uykuya geçmenizi bekledikten sonra yatağa girerse uyanma ihtimaliniz azalır. Zaten isteseniz de başka birisiyle tam olarak uyku senkronizasyonu yakalamak zor ve zaman alabilir. Farkındalık uzmanı Clarissa Hughes “Çiftlerin yüzde 60’ı birlikte uyuyor, sizinle tıpatıp aynı uyku eğilimlerine sahip olan birisini bulmak nadiren görülen bir şey” diyor. Yani çok da zorlamanın kimseye faydası yok anlayacağınız... İsteyen istediği saatte uyusa dünyanın sonu olmaz! Öyle değil mi?


Uykuyu sabote eden 5 sebep ve çıkış yolları


1-Örtünüzün çekiştirilmesi: King size yani battal boydan küçük örtü tercih etmeyin ya da iki farklı örtü kullanın ki örtünüz çekiştirilince uykunuz sabote olmasın.


2-Horlama: İlişkinizi tepetaklak edebilir. Özellikle kadınların horlayan biriyle uyuduğunda uyku bozukluğu yaşama ihtimali en az 3 kat artıyor. Yanınızda uyuyan kişi mütemadiyen horluyorsa bir sağlık problemine işaret ediyor olabilir, mutlaka bir uzmana başvurun ve horlamayı önleyici bant gibi önlemlerle horlamasının önüne geçin.


3-Dönme: Yanınızdaki kişi gece boyu çok dönüyor ve yerinden kımıldıyorsa yatağınızı değiştirmenin zamanı gelmiş olabilir. Uzmanlar yatak değiştirmek için ideal sürenin yaklaşık 7 yıl olduğunu söylüyor.


4-Teknolojiye yapışık yaşayan eş: Yatak odanızı sadece uyumak için kullanın. İşlerinizi, bilhassa telefon ve bilgisayarınızı odadan uzak tutma kuralı getirin.


5-Oda sıcaklığı ya da ışığı konusunda uyuşmazlık: Siz üşürken eşiniz klima ya da cam açıyor, siz zifiri karanlık isterken gece lambasından vazgeçemiyorsa uyumanız daha da zorlaşır... Saat konusunda olduğu gibi oda sıcaklığı ve ışığı konusunda da orta noktayı bulmaya çalışmaktan başka çareniz yok.


Haber: Sema Ereren


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.