HT Hayat Anasayfa Sevgilim mi kocam mı karım mı? | İlişki

‘Kocam’ ya da ‘karım’ kelimeleri, sevgilim kadar sıcak bir anlam taşımıyor mu? ‘Karı koca’ tanımlaması ilişkiyi özetlemek için bir arada kullanıldığında daha da ürkütücü bir görünüm mü sergiliyor? Evlilik sorunlarının yıprattığı kişiler bu terimleri, duygusallığın ve heyecanın daha ağırlıklı olduğu ‘sevgili’ sözcüğüne tercih mi ediyorlar? Peki ya sizin tercihiniz hangisi?


Bütün eşler ‘sevgili’ ararlar... Bu erken yaşlarda başlayan; ‘sevilen çocuk’ olma duygusunun gittikçe büyüyerek ‘arkadaşlarca sevilen çocuk’, ‘sevgilisi tarafından sevilen ergen’, ‘eşi tarafından sevilen insan’, ‘toplum tarafından sevilen kişi’ olma çizgisinde de izler. Düşüncelerin eğitilip geliştirilebildiği günümüzde, ne yazık ki duyguların eğitimi ve gelişimi aynı oranda önemsenmiyor ya da ön planda tutulmuyor. Oysa duygular yaşamımızı düşüncelerimizden çoğu zaman daha fazla yönlendiriyor... Buradaki temel sorun ilişkide ‘sevgili olma’ boyutunu nasıl koruyacağımız! Söz konusu boyutu da birkaç hassas noktada toplayabiliriz.



Birinci nokta; duygusal yıpranmalarımızın önüne geçmek. Zira zaman ve yaşanan kötü tecrübeler duygusal açıdan bir tür erozyona neden olmakta. Özellikle kendi iç dünyamızdaki karmaşalar sevgi anlayışımızı eskitmekte... Bu anlamda kendi iç dünyamızdaki duygusal kirlenmeyi (bunu çevre kirlenmesi ile eşdeğer tutabilirsiniz) engellememiz gerekiyor. Duygusal temizlik ve dolayısıyla iyi hissetmek, mutlaka sağlamamız gereken bir değer. Bunu nasıl başarabilirsiniz? Güzel dostluklar kurun, kendinizi iyi hissettiren hobiler, aktiviteler ya da doğaya yakın olmak iyi birer duygusal kirlenme temizleyicisi olarak düşünülebilir.


İkinci nokta; karşımızdaki kişinin duygusal kirlenmesini önlemek olmalı! Partnerinizin her ne amaçla olursa olsun başkalarına kin duymasına izin vermeyin ya da başkaları tarafından duygusal olarak kirletilmesini önlemek için yardımcı olun.



Üçüncü nokta; ilişkinizin duygusal temizliğini birlikte sağlamanız olmalı. Sizin yetersiz kaldığınız nokta da o, onun yetersiz kaldığı noktada da siz ön plana çıkabilirsiniz. Hayallerinizi gerçekleştirmek üzere birlikte çalışabilir ve planlarınızı da gerçekleştirilmesi gereken hedefler olarak birlikte kurgulayabilirsiniz.


Dördüncü nokta; onun ve kendi değişiminizi korkutucu olarak algılamamanız olmalı. Değişimle birlikte mutlaka yeni bir beraberlik başlar. Yeni bir ilişki ve yeni duygular bazen olumsuz yönde olsa da, değişim yaşamımızın kaçınılmaz bir parçası. Siz de eşiniz de değişiyorsunuz ve değişmeye de devam edeceksiniz. Burada önemli olan değişime ayak uydurup uyduramayacağınız. Her değişim yaşamamıza iyi ya da kötü bir heyecan ve tedirginlik katacaktır. Değişen rüzgârlarda geminizin yelkenini ona göre değiştirip rotanızı kaybetmeden heyecanlı, hoşa giden bir yolda gidebilirsiniz.


Akıllı kadınlar için çözümler...


Bir zamanlar; “Akıllı kadınlar için erkekler sorun değil, çözümdür” demişti ünlü yıldız Zsa Zsa Gabor. Peki ya erkekler ne tür eşlerden ve birlikteliklerden hoşlanıyorlar? Ne yazık ki, bu sorunun cevabını erkekler de tam olarak bilmiyor. Sadece neden hoşlandıklarını ya da hoşlanmadıklarını söyleyebiliyor ve nedenini açıklayamıyorlar. Ancak değişmez gerçekleri olduğu da doğru! Tabii bu erkeğin karakterine göre de değişiyor.


Bir grup erkek bağımlıdır. Genellikle annelerine bağlı olup bu güven verici ilişkiden ayrılma güçlüğü çekebilir ya da ayrılsalar da sadece bir başkasına bağlanarak annelerine olan bağımlılığın üstesinden gelebilir ya da alkole bağımlık gösterirler. Bağımlı erkek; bağımsız, onu gözeten, onu dinleyen ve evin sorumluluklarını üstlenen eşleri tercih ederler. Genellikle de bağımsız hareket etmelerini talep ettiğinizde de sizi sevmezler çünkü onları her şeyiyle besleyen ve kendilerinin bir şey vermedikleri ama yine de aldıkları bir korunmaya alışıktırlar. Onlardan sorumluluklarına fazlasıyla sahip çıkmalarını ya da öne çıkmalarını istemezseniz sorun çıkmaz. Bu problemi yaşayan birçok kadın var. Nasıl mı? Helin B. anlatıyor; ‘‘Eşim alkol kullanıyor ve düzenli olarak işe gitmekte de zorluk yaşıyor. Zaman zaman geçimimizi sağlayan işine olan bu vurdumduymazlığı beni korkutuyor ve zor anlar yaşatıyor. Bütün geceyi onu ikna etmekle geçirdiğim dahi oluyor. Evi ben idare ediyorum ve çocuklar üzerinde disiplin kurma görevi de dolayısıyla yine bana düşüyor. Beni kollayan, koruyan, sorumluluk sahibi bir eşim olsun isterdim ama olmadı.’’


Diğer bir grup ise baskın erkekler... Her şeye kendileri karar verip, son sözü eşlerine bırakmayanlar! Neler hissettiğinizi iyi bilirler fakat dinlemezler, kendi bildiklerini okurlar ve başkaldırıya tahammülleri yoktur. Başkaldıranı ezme eğilimdedirler. ‘‘Ona hiçbir şey söyleyemezsiniz. Sizi dinlemez, onun istediği olacaktır! Çok ısrar ederseniz sinirlenir ya da ‘işine gelmiyorsa çek git’ der. Kendinizi çaresiz ve savunmasız hissettirir. Onu hiçbir şekilde yenemezsiniz. Bu beni son derece mutsuz bir kadın haline getiriyor ama umursamıyor’’ diyor Esra.


İşte erkekler genellikle bu iki uç grup arasında bir yerlere yerleşirler. Yine de genel bir resim çizecek olursak onları dinleyen, ev işlerini çekip çevirebilen, onları duygusal olarak besleyen, sosyal konumlarına uyumlu ama onlardan güçlü olmayan kadınları severler. Bunun yanı sıra bu modele ilaveten genç, canlı, çekici ve onları heyecanlandıran bir kadınının hayalini de kurarlar.


Bir grup erkek bu beklentilerini ya da hayallerini gerçekleştirmek için evlilik dışı ilişki de kurabilir. Bu ikili ve eş zamanlı ilişki, onlara istedikleri duygusallığı ya da istedikleri kadına yakın çizgiyi yakalamalarını da sağlayabilir. Ancak kısa vadede! Problemin daha da zor yanı zaman içinde değişen erkek ve kadınla birlikte beklentilerin de değişimidir.


En tehlikelisi ise kendi içinde yaşadığı karmaşa dolayısı ile ne istediğini bilmeyen erkektir. Dolayısıyla kendi içinde ne aradığını bilmeyen erkeği çözümlemekte oldukça zorlanabilirsiniz. ‘‘Ne yapsam boş! Saç modelimi değiştirdim, zayıfladım ve kendimi daha çekici bir kadın haline getirmeye çalıştım ama olmadı. Bana; ‘Selulitlerin var ve bu beni cinsel açıdan soğutuyor’ diyor ama ben nedeninin bu olmadığını hissediyorum” diyor Deniz K.


Bunun nedeni, erkeklerin egolarını okşayan kadınlardan hoşlanmaları. Egolarını söndüren kadınlardan ise derhal uzaklaşmaları. İlginçtir ki kadınlar da; evlilik hayatında mutlu, neşeli, zengin, özgür, karizması olan kadınlardan daha çok hoşlanıyorlar ve örnek alıyorlar. Belki de erkeklerin beğendiği ve kendilerinin de mutlu olduğu bir modeli yakalamak için.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.