X

Kocam ve ben 20 yıllık evliyiz. Geçen gece onu sevdiğimi nasıl anladığını sordum. Basit bir soru, değil mi? Cevabı, “Beni sevdiğini biliyorum çünkü her gece ailemiz için yemek hazırlıyorsun, bundan nefret etsen de” oldu. Onunla ilk tanıştığımızda, sevdiğim şeylerden biri de yemek pişirebiliyor olmasıydı. O zamanlar tek başıma yaşıyor ve evde basit şeyler hazırlayarak besleniyordum: Yumurta, makarna ya da mikrodalgada ısıtılmış donmuş yiyecekler gibi… Asla yemek yapmaktan hoşlanan insanlardan biri olmadım. Aslında nefret ederim! Hatta nefret, hislerimi tarif etmeme yeterli güce sahip değil.


Yakında kocam, ona olan sevgimi ölçmek için başka bir yol bulmak zorunda kalacak çünkü bu yemek yapma işi sona ermek üzere. Eskiden, ben de çalışırken, yemek sorununu dönüşümlü hallederdik. Hatta, eve benden erken gidip hafta içi tüm akşam yemeği sorumluluğunu aldığı bir dönem de olmuştu. Hafta sonları üstlendiğim yemek problemini çözmek zaten kolaydı; merhaba pizza, merhaba barbekü! Ama artık evden çalışıyorum ve bu da görünüşe göre, akşam yemeği hazırlamanın da asli görevlerim arasına katılması anlamına geliyor. En azından çocuklarımın bana yardım edecek kadar büyümüş olmalarına seviniyorum. Gerçi yaptığım yemekleri sürekli olarak babalarının yaptığıyla, büyük annelerinin yaptığıyla ya da bir arkadaşlarının annesinin yaptığıyla kıyaslamaktan vazgeçmiyorlar.


Sizi duyabilir gibiyim. Menü planlaması yapmam gerektiğini, çocukları işin içine daha çok katabileceğimi ve kendimi konuya dair geliştirebileceğimi düşünüyorsunuz. Haklı olabilirsiniz, belki de yapmam gerekenler bunlar. Ama çoğu zaman dolaptan daha önce çıkartmış olmam gereken et çözülmüyor, gerekli malzemelerin tükendiğinin farkında olmuyorum, gereğinden az ya da fazla pişiriyorum. İşin aslı 20 senedir ne kadar çabalarsam çabalayayım yemek yapmak konusunda kendimi geliştiremedim.


Sebebi çok basit. Tekrarlamam gerekirse: Yemek yapmaktan nefret ediyorum! Bir gün evde yemekleri yapması için birisi olacak. O güzel sofralar hazırlayacak ve bana düşen tek şey tabağımdakilerin tadını çıkarmak olacak. Belki o gün bakım evinde, ağzıma kaşıkla beslenirken gelecek ama mutlaka gelecek… Lütfen bana bu konuda yalnız olmadığımı söyleyin. Aranızda benim gibi hisseden başkası yok mu?


Rumuz: Gönülsüz aşçı