Demirel döneminde kurulan ve Erdoğan döneminde kaldırılmış olan Kadın Bakanlığı, Türkiye siyasetinde kadın hakları siyaseti adına atılmış en önemli adımlardan biriydi. 2011 yılında “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”na dönüşmüş olan kurum, bugün kadınları siyasette ev kurucu olarak değerlendiren ve yalnızca aile yapısı içerisinde haklarını savunan bir yapı olarak çalışmaya devam ediyor.
Aslında Kadın Bakanlığı’nın kaldırılmasından da önce, toplamda 20 yıldır kadın hakları konusunda hep geriye doğru giden, kadın cinayetlerinin ve şiddet olaylarının gün geçtikçe sistematik şekilde arttığı, faillerin ceza almadığı ya da eril gerekçelerle ceza indirimlerinden yararlandığı ülkemizde kadınlar için vaziyet daha iyiye gitmiyor.
Kadın örgütleri, kaldırılan Kadın Bakanlığı yapısının yeniden oluşturulmasını yıllardır talep ediyordu, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği geçtiğimiz ay bu talebi bir kampanya olarak duyurmaya başladı. Kampanyada Türkiye’de kurulacak olan 67. hükümetten talep edilen adımlar net bir şekilde ifade buluyor.
Türkiye’de Kadın Bakanlığı tarihi
Kadınların Kadın Bakanlığı talebini anlamak için kısaca Kadın Bakanlığı tarihimize göz atmakta fayda var.
Türkiye’de 90’lı yıllara gelindiğinde, hem kadın hareketinin ısrarlı mücadelesi, hem de değişen politik atmosfer sayesinde kadınların sorunlarını devlet nezdinde ele alan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile birlikte, Başbakanlığa bağlı olarak çalışan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) iş başındaydı.
Kasım 1991'de Başbakan olan Süleyman Demirel, "Kadın Bakanlığı” için ilk sinyali vermişti ve kurduğu yeni hükümette Güler İleri, “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı” olarak göreve başlamıştı. Aynı dönem Tansu Çiller’in de Ekonomi Bakanı olarak görevlendirilmesiyle Türkiye tarihinde ilk kez iki kadın bakan aynı kabinede yer almıştı.
İleri'nin 1992’deki istifasından sonra Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na, yine tarihimizin ilk kadın bakanı olarak daha önce 1971 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev yapmış olan Türkan Akyol getirildi. Akyol’un ardından Kadın ve Aile Bakanlığı görevini 9 farklı siyasetçi üstlendi ve 2009 yılında göreve gelen Selma Aliye Kavaf, 2011 yılında bakanlığın yapısı değiştirilince, son “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı” oldu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bakanlığın adı, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” olarak değiştirildi ve bakan olarak atanan Fatma Şahin, 2013 yılına kadar görevde kaldı. Kısa dönemlerde görev yapan Ayşenur İslam, Ayşen Gürcan ve Sema Ramazanoğlu ve Fatma Betül Sayan Kaya’nın ardından 2021 yılında göreve gelen Derya Yanık, bugün hala Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev yapıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2018 yılında kurulan hükümetle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilerek "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" adını aldı. 2021’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kurulmasıyla da bakanlığın adı, "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" olarak değiştirildi. (Bakanlığın tarihçesi resmi sitede yer alıyor ancak bu tarihçede Kadın Bakanlığından söz edilmediğinin de altını çizmek gerekebilir.)
Kadın örgütleri tek ses oldu, kadının sesi duyulmadı
2011 yılında Eşitlik ve Mekanizmaları Kadın Platformu tarafından başlatılan kampanya ile dönemin Başbakanı Erdoğan’a ithafen bir mektup yayınlanmıştı. Kadın Bakanlığı’nın kaldırılmasına ilişkin söylentilerle ilgili endişeleri içeren mektupta şu ifadeler yer almıştı:
“Bir ülkede kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının en önemli ön koşullarından biri, bu konuyla ilgili kurumun, devletin en üst düzey karar mekanizmalarında yer almasıdır. Kadın örgütleri yıllardır ülkedeki kadın-erkek eşitsizliği sorununu çözmeye yönelik, Hükümetin tüm bakanlıkları ve devletin tüm kurumları arasında bir koordinatör işlevi taşıyacak, icracı bir kadın bakanlığı kurulmasını talep ettiler. Ancak bu talebe sahip çıkan ve bunu gerçekleştirme niyetinde olan bir siyasi irade bugüne kadar olmadı.
Geçtiğimiz günlerde, hükümetin yapısında köklü değişiklikler yapmak için çıkarılan 6223 Sayılı Yetki Kanunu ile Kadın Bakanlığının bir tür “Sosyal Hizmetler Bakanlığı”, KSGM’nin ise, “Kadın ve Aile Genel Müdürlüğü”ne dönüştürüleceği konusunda duyumlar almaktayız. Kadın örgütleri olarak bu konuda sürecin şeffaf bir biçimde işlememesinden rahatsızlık duymaktayız. Hükümetin bu doğrultudaki plan ve programlarına dair bilgilendirme ve görüş paylaşımı yapmaması ve dolayısıyla bilgilerin ancak duyumlarla sınırlı kalması da kaygımızı artırmaktadır. Kuruluş amacı kadının ‘birey’ olması ilkesine dayanan KSGM’nin yapısının güçlendirilerek ve Kadından sorumlu bir icra bakanlığı kurularak bu çerçevede daha etkin bir şekilde görev yapması beklenirken, aile ya da sosyal yardım merkezli politikaların esas alındığı yapıların içine çekilmesi kabul edilemez. Kadın hak ve özgürlükleri mücadelesi veren kadın örgütleri olarak bu türden girişimlerin karşısında olduk, olmaya da devam edeceğiz.”
Ancak ne yazık ki, hükümet kadınların taleplerine kulak vermedi ve tüm tepkilere rağmen kadın hakları siyaseti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesine sıkıştırılmış oldu. 2011 yılında Burçin Belge’nin Bianet’te yayınlanan haberinde, uzmanların kararla ilgili endişelerini detaylıca okuyabilirsiniz. (Bianet’te 2018’de yayınlanan bu haberin de okuyabilirsiniz.)
Kadın Bakanlığı konusu, 2015 yılında HDP tarafından da gündeme getirilmiş, şu sözlerle talep edilmişti:
“Türkiye’de bir Kadın Bakanlığı’nın kurulması, kadınların bu yönlü ihtiyaçlarının ve ısrarlı taleplerinin karşılanmasının yanında, Türkiye’nin 185 ülkeyle birlikte tarafı olduğu CEDAW, Beijing Deklarasyonu ve Eylem Platformu (PFA), Türkiye’nin de, çekincesiz olarak, taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin ve bütün BM üyesi ülkelerce benimsenen Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin de gereğidir. Zira bu sözleşmelerin hepsi kadınlara karşı her türlü şiddeti önleme, kadına yönelik ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin bütüncül politikaların, tedbirlerin ve programların uygulanması için, yeterli mali ve beşeri kaynak tahsis edilmesi yükümlülüğü getirmektedir.”
HDP’nin bu talebi 2015 yılından bu yana duyulmuş ya da resmi olarak tartışılmış değil ancak, 2023 seçimlerinde Yeşil Sol Parti adıyla örgütlenen parti, seçim beyannamesinde Kadın Bakanlığı talebine de yer vererek, bu konuyu hala gündemde tutmayı istediğini göstermiş oldu.
Neden ille de Kadın Bakanlığı?
Gülnur Elçik, 2015 seçimlerinden önce Bianet’te yayınlanan yazısında partilerin kadın politikaları ile ilgili kapsamlı açıklamalar yapmış, özellikle beyanname metinlerinde kullanılan dili şöyle vurgulamıştı:
“AKP, CHP ve HDP metinlerinde ilk göze çarpan şey, HDP’nin “kadınlar”ın da ötesine geçerek kullandığı “(kadınlar olarak) biz” hitabına karşın, AKP’nin kadınlarımız/annelerimiz şeklindeki sahiplik dilinden kurtulamamış olması. CHP ise “kadınlar” çağrısıyla düzenlemiş vaatlerini. Politikanın dile yansıması, parti içindeki kadınların ilgili bölümlerin yazılımına katılımını gözlemlemek açısından da bir fırsat.”
Bugün iktidarın kadınlardan, kadın politikalarından söz ederken kullandığı dili hatırlayalım… Hatırlatmama gerek var mı? Kadın mıdır, kız mıdır bilemeyiz, o yüzden neden Kadın Bakanlığı’na ihtiyacımız olduğunu sıralamaya geçelim. SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin ifadeleriyle:
- Bizler, kadın haklarındaki geri gidişi önlemek üzere Kadın ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulmasını ve bu bakanlık yönetimine kadın ve insan haklarını savunucusu deneyimli kadınların getirilmesini talep ediyoruz.
- İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, kadına yönelik şiddetin yaygınlaşması, kadın yoksulluğundaki artış, kadın hareketi temsilcileri ya da sivil toplum örgütlerine yönelik yıldırıcı davalar gibi olumsuzluklar, ülkemizde kadın hakları alanında ciddi gerileme örüntüleri oluşturmaktadır. Kadın ve Eşitlik Bakanlığı toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerle mücadeleyi yürütme organının sahiplenmesi için gereklidir.
- Kadına yönelik şiddetle mücadeleden kadınların ekonomik yaşama katılımına uzanan farklı alanlarda ilerlemeyi hızlı biçimde yapabilmek için Kadın ve Eşitlik Bakanlığı etkili bir kurumsal çözümdür. Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kadın politikalarını güçlü bir siyasal hedefe dönüştürecek, diğer politikalara etkisini artıracak ve uygulamada takibini sağlayacaktır.
- Kadın ve Eşitlik Bakanlığı hükümetin kadın ve eşitlik politikasını biçimlendiren ana kurumsal birim olmalıdır. Bu çerçevede hem Ulusal Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planını yapmalı hem de bunun uygulanmasında koordinasyon ve takibi sağlamalıdır.
Kadın meselelerinin politik olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında ele alınması, bu meselelerin ciddiyetinin anlaşılamaması ya da kabul edilmemesi olarak da görülebilir. Çok kapsamlı alanlarda hizmet veren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı için ayrılan bütçe ve diğer kaynaklar, kadınlar ve toplumsal cinsiyet eşitliği için atılması gereken acil adımları karşılamaya yetmeyecektir.
Bu yıl 11 Mayıs’ta Avrupa Birliği Parlamentosu’nda tam olarak resmi şekilde kabul edilen ve tüm AB üyesi ülkeleri bağlayacak olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmamız, kadınları şiddete karşı korumak için en önemli hukuki dayanaklarımızdan biri olan 6284 sayılı yasanın kaldırılacağına ilişkin ifadeler, aile yapısını savunmak isterken kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik kurulan düşmanca söylemler… Türkiye’de kadın olmanın gün geçtikçe daha da karmaşık bir hale geldiği bir noktada, kadın siyasetinin güçlü bir şekilde ele alınmasına, bir Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulmasına ihtiyacımız var.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği kurucu başkanı Gülseren Onanç, kampanyayı şöyle özetliyor:
“Yasama organında eşit temsilin sağlanamaması büyük bir eksiklik. Yeni kurulacak yürütme organında Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulmasını talep ediyoruz. Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kadın politikalarını güçlü bir siyasal hedefe dönüştürecek, diğer politikalara etkisini artıracak ve uygulamada takibini sağlayacaktır. Kadın ve Eşitlik Bakanlığı başta BM olmak üzere bu alanda kabul edilmiş ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin Cinsiyet Eşitliği Stratejisinin uygulaması açısından da gereklidir.”
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin başlattığı kampanyaya https://chng.it/zbPKyMkxhH adresinden destek verebilirsiniz. Kampanyayla ilgili gelişmeleri (ve ülkedeki kadın gündemini) takip etmek içinse, derneğin dijital platformu esitlikadaletkadin.org web sitesine göz atabilirsiniz.
YORUMLAR