Hani kimselerin keşfedemediği, herkesten sakladığın, herkesten sakındığın kendine ait bir yanın olur ya...
En sevdiğinin bile görmediği doyumsuz geçit vermez bir yerin… O yerde bulursun kendini. O tarafta yaşarsın tüm hırçınlıklarını, tüm söz dinlemez düşüncelerini… Tüm kargaşanı, hayatla alıp veremediklerini ve tüm dinginliğini, bütün suskunluklarını, anlatamadıklarını ve seni anlayamadıklarını.
Ve sen tek ses etmeden orada bulursun kendini. Oraya yalın ayak koşup kaçarcasına atarsın kendini. Her şeye rağmen kendin olduğun o yerdesin… Kimselerin erişemediği huzur aradığın o saklı yerdesin... Dillendiremediklerini sığdırsan o yanına, sığınsan bir parça, belki bir nebze şifa niyetine… Usul usul ağzında tutuklu kalan heceler, bir bir rahat bıraksa kendini.
Döksen içini o anda.
Ve biliyor musun? Hiç kimselerin bilmediği, herkesciklerden sakındığı bir yeri vardır bütün insanoğlunun. Yok diyenin oralara henüz yolculuk etmemişliğidir yok demesi… Düşünmekten kendini alamadığı, o dingin sularına kimseleri yaklaştırmadığı, en ve en kıymetlisinin bile can yaktığı zamanlarda sığınağı… Canının yandığı kadar sindiği tarafı…
Bazen söz dinlemez, aksi, hükümsüzce seni ele geçiren, bazen de ağzında mühürlenen tüm susmalarına tercüman olan o yeri hissettin mi içinde bir yerlerde? Tanıdık geldi mi sana da? Oradan bahsediyorum işte. Hatırlatmak istedim sadece.
Anlamsızlaştım dediğin her an, o yere doğru ziyarette bulunuyorum. Sen de dene… Öyle birdenbire canlandığını hissedersin… Bunu yap oldu mu..?
Değerli kal…
YORUMLAR