Klitoris ile ilgili merak edilenler
Vücutta sadece haz için bulunan bu ilginç organı keşfetme zamanı!
Kadın orgazmının anahtarı diyebileceğimiz klitoris ile ilgili gerçekler, tarihsel olarak da yeni yeni gün yüzüne çıkıyor. İnsanlığın bir türlü yüzleşmek istemediği, kadınların kendi başına da cinsel haz duyabileceği fikrini verdiği için ataerkil sistemin pek çekindiği klitoris, tıp kitaplarına bile ancak 1990’lı yıllarda giriş yapabildi. Neyse ki bugün bu muhteşem organla ilgili bildiklerimiz git gide çoğalıyor:
Klitorisin yüzeyde küçük bir kısmı görünür. Kalan kısımları vajinal kanalı içeriden sarar ve kasıklara kadar uzanır. Dışarıdan gördüğümüz ve dokunabildiğimiz kısım sadece klitorisin başını oluşturan küçük bezlerdir. Klitoris, göründüğünden çok daha büyük bir organdır.
Ve bu sayı, penisteki sinir ucu sayısının iki katıdır! Klitoris, erektil dokular, kaslar ve sinirlerin meydana getirdiği 18 farklı parçadan oluşur. Tüm bu küçük parçalar birlikte çalışarak seks, mastürbasyon ve orgazm sırasında duyulan harika hisleri oluştururlar.
Klitoris 7-12 cm uzunluğunda olabilir ve cinsel uyarılma sırasında ve sonrasında şişerek %50 ila %300 oranında büyüyebilir.
G-noktası olarak bilinen bölgenin veya vajinal kanalın uyarılması, vajinaya bir penisin veya başka bir şeyin girmesiyle ulaşılan orgazm da aslında klitoral orgazmdır. Kadın anatomisinin orgazm olabilmek için bir penis tarafından uyarılması gerektiğini varsayan heteronormatif çalışmalar, bunun anlaşılmasına engel olmuştur. Öyle ki, erekte olmuş bir klitorisin ilk sonografik haritası ancak 2009 yılında küçük bir Fransız araştırmacı ekibi tarafından hazırlanabildi, bunu yapacak teknolojiye yıllardır sahip olmamıza rağmen!
Klitoris kelimesi ilk kez 17. yüzyılda kılıf, anahtar, mandal gibi kelimelerden türetilerek kullanılmaya başlandı.
Vücudumuzda birden fazla işlevi olan ve çok çeşitli işleri olan onlarca organ arasında klitoris, sadece haz için vardır! Buna rağmen, her on kadından birinin hiç orgazm olmamasını uzmanlar ‘utanç kültürüne’ bağlıyor.
Tarih boyunca kadınların ‘doğal olmayan şekilde’ cinselliği arzuladığı gerekçesiyle klitorisin işlevsiz hale getirildiği medikal uygulamalar, insanlığın alnındaki kara lekelerden biridir. Öyle ki, olur olmaz seks yapmayı istemesini engellemenin depresyon ve şizofreni gibi hastalıklara iyi gelebileceği bile düşünülmüştü.
Antik Yunan’da ise lezbiyenler ya da aktif olarak cinselliği arzulayan kadınlar ‘cadı’ olarak yaftalanıyordu – üstelik erkeklerin 16 kadını ve beraber hamama gidebileceği genç erkek sevgilileri olması hiç yadırganmazken. Ortaçağ’da klitoris, ‘şeytanın meme ucu’ olarak da adlandırılırdı ve şeytanın buradan ruhunuzu emebileceği düşünülürdü.
Bazı cinsiyet geçiş operasyonlarında klitorisin, hormonlarla büyütülerek penis formunu almas sağlanabiliyor. Aynı şekilde, penisteki bezler küçültülerek de klitoral bir yapıya dönüştürülebiliyor.
İnsan vücudunda aradan geçen yıllara rağmen yaşlanmayan tek organ, klitoristir. 80 yaşındaki birinin klitorisi, 20 yaşındaki haliyle neredeyse aynıdır. Ancak organ bütün olarak bir miktar büyümeye devam eder ve yaşlandığımızda 2,5 katına çıkmış bile olabilir, tıpkı burnumuz gibi.
İnsanların yüzlerinin birbirinden farklı olması gibi, her klitorisin yapısı, şekli, büyüklüğü, genel görünüşü de birbirinden farklıdır ve ‘ideal klitoris görüntüsü’ diye bir şey yoktur.
Referanslar: Elle Hunt, ''Clirbait: 10 things you didn't know about the clitoris'' (22 Ocak 2017) Şuradan alındı: https://www.theguardian.com/society/2017/jan/23/clitbait-10-things-you-didnt-know-about-the-clitoris