Koronavirüs psikolojimizi nasıl etkiliyor?
Bedenimizi korumalıyız evet ancak psikolojimizi de asla göz ardı etmemeliyiz. Koronavirüs günlerinde evimizde kalırken sağlıklı bir psikolojide kalabilmemiz için yapmamız gerekenler...
Kaygı düzeyimiz yükseldikçe bağışıklık sistemimizin zayıfladığını ve herhangi bir virüsle savaşamayacağımızı biliyor muydunuz? Koronavirüse karşı "iyi" olabilmemiz için yapmamız gereken şeyler var. Koronavirüse karşı sağlıklı bir psikoloji için yapmamız gerekenleri Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut anlattı.
Koronavirüs vakalarının her geçen gün artması ve hastalık kapma kaygısı ölüm kaygısına kadar giderek korku, panik ve strese neden olabilir. Bu da uykusuzluk, keyifsizlik, kabus ve içe kapanma gibi kaygı semptomlarının görülmesine neden olabilir. Koronavirüs olmasa da izolasyon süreci, hastalık ve ölüm haberleri geçmişte yaşadığımız psikolojik durumları tetikleyebilir. Geçmişte yaşanan bir anksiyete bozukluğu gibi problemler yaşanmışsa bu dönemde bu gibi rahatsızlıklar yeniden canlanabilir. Ayrıca evde sevdiklerinden uzak yalnız tek başına kalmak, sosyalleşememek ve uykusuzluk özellikle stresi ve stresin reaksiyonlarını arttıracağından anksiyete bozukluğu, panik atak, panik bozukluk gibi birçok rahatsızlıkla karşı karşıya kalınabilir.
Bu süreçte psikolojik sağlığımızı korumamız için ilk yapılması gereken şey gerekli tedbirleri almak. Kendimiz ve sevdiklerimiz için doğru kaynaklardan faydalanarak tedbir almamız gerek Sosyal medyada okuduğumuz bilgileri teyit etmeli ve farkındalığımızı arttırmalıyız. Enerjimizi, zihnimizi, zamanımızı sadece tedbir almakla veya hastalıkla ilgili haberleri taramakla geçirmek bizi daha kaygılı, daha sıkıntılı yapar. Eğer evdeysek günlük rutinin mümkün olduğunca bozulmamasına özen göstermeliyiz. Beslenmemize uykumuza dikkat etmeli, gün içerisinde sevdiklerimizle mesajlaşıp görüntülü konuşmak iyi hissettirebilir. Çocuğu olanlar onlara hastalıkla ilgili bilgi vermeli ve dikkat etmesi gerekenleri söylemeli. Bizim kaygımız da onları etkileyeceğinden onların da psikolojisini analiz etmeli ve kaygılarını önlemeye çalışmalıyız. Çocukların da gündelik rutinlerine devam etmeleri sağlanmalı, kitap okuyarak, ders çalışarak ve masa oyunları gibi aktivitelerle bu vakit değerlendirilebilir. Bunun yanı sıra yaşlı komşularımız varsa onlara yardım etmek de kendimizi iyi hissettirecektir. Bu süreçte onlar için gerekli tedbirleri alarak market ve fırından ihtiyaçlarını karşılamak, halini hatırlarını sormak iyi gelecektir.
Evde yapılabilecek sporlara, egzersizlere vakit ayırabilirler. Dizi ve filmler izlenebilir. Masa ve zeka oyunları, satranç gibi oyunlar oynanabilir. Uzun zamandır yapmak istediğimiz ve vakit ayıramadığımız ev işlerimize vakit ayrılabilir. Ayrıca müzik dinlemek, meditasyon yapmak, cilt bakımı yapmak, dans etmek, yemek yapmak, müzikal bir enstrümanla uğraşmak gibi sayısız aktivite var evde yapabileceğimiz.
Bunu varsaymak ne kadar üzücü… Aslında mesele yakınlık değil, herkesin gündelik yaşamının değişmiş olması, mecburiyetten yan yana gelmiş olmaları, bunun uzunca ve belirsiz bir süre için olması ve elbette hepimizin gergin ve sıkıntılı olmasına bağlıyorum ben. Evde yapılacaklar için iş bölümü yapılması, sorumlulukların eşit paylaşılması, bireysel ilgi ve hobilere zaman tanınacak şekilde organizasyonlar yapılması yeterli olacaktır.
Yaşanmış olumsuz deneyimler, kişinin bedensel veya ruhsal bütünlüğünü tehdit ediyorsa zaten travmadır. Bu travma atlatılıp, virüs salgını durduğunda, insanlar gündelik yaşamlarına geri döndüğünde, iş yerleri açılıp okullar tekrar başladığında eliminizde neler kalmış neler gitmiş bakıp değerlendirmemiz gerekecek. O zaman bu travma bizde ne gibi izler bırakmış anlayacağız. Her birimiz farklı olaylara farklı reaksiyonlar vermekle birlikte;