Tüm dünyanın izlediği ve heyecanla beklediği şahane dizi mi? Durun bakalım acele etmeyin. İlk televizyonda yayınlandığında yankı bulamamış. Sonra dünyaya küsülmüş tabii ve o kahraman belirmiş. Kırmızı pelerini ile işte Netflix nam-ı diğer Neksflikş.

Gelelim dizimize, evet seni çok bekledik. Sonunda Profesör, Lizbon, Tokyo, Denver, Nairobi, Paris, ve tüm ekiple tekrar buluştuk. Yine muhteşem bir zeka örneği sunuldu. Seyirci hep tetikte hep nefes nefese ve bir sonraki adımları bilmeden karanlıkta yuvarlandı. Ama eleştirecek yer bulamıyor değiliz.

O neydi öyle bir adam hepsini taramaya kalktı. Son dönemdeki ağa dizileri gibi birbirlerine 30 saat bakmalar ve yavaş oynatmalar vardı. Bunlar olmasaydı tek kelime ile muazzam bir seri geldi derdim. İlk 4 bölüm hadi canım diyerek profesörü tokatlamak istedim. Bir de kendime kızdım. Hırsızcıkların tarafında değil diğer tarafta olman gerekiyor dedim. Ama ben de herkes gibi hadi çocuklar diye kalbimden kazansınlar diye geçirdim.

En güzel bölümü yedinci bölümdü. Tam bir efsane oldu. Sevişmeler, para, güç, cinayet, dekor ve renkler her şey yerli yerindeydi. Arkada çalışan ekip tam bir profesyonel ki bunu son anda dizi bitti sandığımda anlama şansı buldum. Nasıl mı?

La Casa de Papel 8 bölümden oluşuyor. Ama bizler için yemeğin üzerine tatlı ve kahve niyetine mis gibi bir arka plan keyfi sunulmuş. Kim akıl etti bunu? Helal olsun!

Övgüyü hak ediyorsun dostum. İspanyolları şaha kaldıran bu mu? LCDP4 bu 9. bölüm gibi görünen altın vuruşu belgesel niteleğindeki 1 saate yakın bölümüyle takdirleri toplayacak. Tam bir duygusal tatmin yaşattı. Seyirciler Netflix uygulamasını dizi bittiğinde gönlü rahat kapattı. Çünkü herkes aynı gün sabaha kadar uykusuz kalma pahasına izledi. Bazıları daha komik hazzı bekletti. Bugün oturacak.

La Casa de Papel dizisinde hangi karakteri daha çok seviyorsun? Ben Profesör'e hayranım, Tokyo diyebilirim ama o tam bir çılgın fakat Lizbon… İşte tam anlamıyla ben Lizboncuyum!