MDT olarak sizi ilk kez Clouds parçasıyla tanıdık. Müziğe nasıl başladınız?

Koç Üniversitesi’nde Ekonomi eğitimi alıyorum ama müzik her zaman hayatımın bir parçasıydı. Söz ve beste yazmanın yanı sıra iyi bir müzik dinleyicisi olmanın müzik kariyerine mutlaka etkisi olduğunu düşünüyorum. Müzik üretmenin hayallerini kurup buna ilgi duymam lisenin başından beri var ancak bu durumun tanısını koyup bilinçli bir şekilde bu işe girişmem üç yıl önceye dayanıyor. Bu yola aslında farklı bir vizyonla ve otantiklikle müzik yapıp, dünya kalitesinde ve İngilizce yapıtlar icra etmek için girdim. Müziğim ve sanat anlayışım birçok alanın ve müzik janrının elementlerini barındırıyor. Son zamanlarda klibi ile yayınladığım CLOUDS isimli parça hem klip ile hem de kendisinin elementleri ile acemi “no name” gençlerin elinden çıkmış, hiçbir profesyonel yardım alınmadan yapılmış gibi durmuyor.

Kendinizi hangi tarza yakın buluyorsunuz?

Kendimi en çok ait hissettiğim janr hip hop/rap. Aslında bu son 7 yıldır böyle. Rap ile ilk tanışmama bakacak olursak da 13 yaşımdan beri hip hop/rap dinliyorum

Sözleri kendiniz yazıyorsunuz, neden İngilizce sözleri tercih ediyorsunuz?

Şarkılarımızın odaklandığı dil İngilizce, bu doğal bir akışla oldu aslında. Yani organik olarak üretimimiz bu dil oldu. Altında yatan neden ise tüm dünyada anlaşılma ve tüm dünyaya ulaşabilme isteğiydi. İlk şarkımızın da bu sebep ile İngilizce olması bence bu arka planı temsil ediyor. Devam eden süreçte de müziğimin İngilizce olmasını planlıyorum. Kayıtlı ve bitmiş birçok şarkı var, ben sanata ve icra ettiğim işe öncelikle çok saygı duyuyor, ince eleyip sık dokuyor aynı zamanda olgunlaşmasına önem veriyorum. 2 yıldır kayıt yapıp şarkı bitiriyoruz ancak ilk şarkıyı yeni çıkarmamın sebebi bu.

Peki, müziğinizle gelmek istediğiniz nokta nedir?

Yol haritamızdaki samimiyeti ve kurmak istediğimiz amaç odaklı imaj İngilizce müzik yapan Türkler deyince ilk akla gelenler arasında olmak istiyorum. Bence bu müziği farklı kılan, bir dinleyici olarak kendimi hiç kısıtlamamam. Bu dinleyiciye de özgürlük sunuyor. Amacımız; yurt dışında kaliteli ve otantik işler yapıp orada kendimize bir yer oluşturarak Türkiye’yi dünyada temsil etmek. Yaptığımız ilk işi de aslında bir sinyal olarak görmekteyim. Kültürümüzü ve benliğimizi kaybetmeden ancak onu göstermek için zorlama da davranmadan, farklı, inovatif, değişken ve yurt dışındaki müzik anlayışını bile etkileyebilecek bir özgünlükte (alternatif hip hop/rap çizgisinde yürüyen) eserler icra eden Türk sanatçılar olmak. Grammy kazanan Türk sanatçı olmak çok isterim.