CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, "Neye 'kadın cinayeti', neye 'erkek cinayeti' denir?" sorusuyla başlayan konuşması aracılığı ile "kadın cinayet"i konusunu gündeme getirdi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde genel kurula bu konu hakkında açıklamalarda bulundu.

Sera Kadıgil'in konuşmasından başlıklar şöyle:

• "Her öldürülen bir kadın, kadın cinayeti kurbanı değildir."

• "Kadın kimliği nedeniyle, toplumsal cinsiyet rolleri bahane ya da gerekçe gösterilerek öldürülen kadınlar, kadın cinayeti kurbanıdır. Örneğin; 45 yaşında evli, çocukları için saçını süpürge etmiş Ayşe hanım, yemeği soğuk servis ettiği için kocası tarafından dövülerek öldürülmüş. Bu bir kadın cinayetidir. Bir başka cinayet örneğinde; 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Cansu, arkadaşlarıyla bara gitmiş, orada da bir çocukla tanışmış ve bardan sonra otele gitmişler, otelde de ertesi sabah ölü bulunmuş. 'Cansu'nun barda, pavyonda ne işi varmış?', 'Yazık olmuş ama su testisi su yolunda kırılmış' gibi şeyler aklınıza geliyorsa bilin ki bu cinayet de bir kadın cinayetidir. Bazıları için ilk örnek kadar vahim değilse Cansu'nun öldürülmesi; işte bu da toplumsal cinsiyet eşitsizliği."

• "Haydi bu senaryoyu tersine çevirelim: 30 yaşındaki Emre, barda bir kızla tanışmış, kızı evine götürmüş ve o kız tarafından öldürülmüş. 'Yazık değil mi adama? Ne kadınlar var ya! Neler gelmiş adamın başına...' Erkeklerde genelde bu duygu uyanıyor ya işte, toplumsal cinsiyet eşitsizliği dediğimiz şey işte tam olarak bu. Eğer, Emre'nin ya da bir erkeğin bir kadın tarafından öldürülmesine, şiddet görmesine sırıtıyorsanız bu da toplumsal cinsiyet eşitsizliği..."

• "Özetle: Toplum olarak, Ayşe'ye üzüldüğünüz kadar Cansu'ya da üzülünceye kadar, ya da Emre'ye duyduğunuz sempatiyi Cansu'ya duyuncaya kadar 'ben kadın cinayetleriyle mücadele ediyorum' diyemezsiniz."