HT Hayat Anasayfa Pelvik taban nedir? Pelvik taban hastalıkları nelerdir? | Sağlık

Bu içerik Pelvik Taban Hastalıkları Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Serkan Zenger tarafından kaleme alınmıştır.


Pelvik taban hastalıkları, dünya genelinde oldukça sık görülen ve yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Ancak, toplumda bu kadar yaygın olmasına rağmen, şikayetlerin dile getirilmesindeki zorluklar, teşhis edilme aşamasındaki eksiklikler ve yeterince dikkate alınmaması nedeniyle hem hastalar hem de doktorlar tarafından ihmal edilmiş bir hastalık grubudur.


Pelvik taban hastalığı olan kişiler günlük yaşama katılma konusunda kısıtlamalar yaşamaktadır. İş, aile ve sosyal hayatlarının olumsuz etkilenmesi bu kişilerde toplumsal izolasyona sebep olabilmektedir. Genel olarak, pelvik taban hastalıklarının kader olduğunu kabullenme ve bu nedenle çözüm aramama, halk arasında yaygın ancak yanlış bir düşüncedir.


Pelvik taban bölgesinin ve hastalıklarının karmaşık yapıda olması nedeniyle bu hastaların birden çok tıbbi bölüm tarafından değerlendirilmesi (multidisipliner yaklaşım) daha uygun olmaktadır.


Pelvik taban nedir?

Gövdenin en alt kısmında, leğen kemikleri arasında kalan bölüme “pelvik bölge” adı verilir. Bu bölgenin içinde işeme (idrar torbası, üretra, prostat), üreme (rahim, yumurtalıklar, vajina) ve dışkılamada (rektum, anüs) görev alan “pelvik organlar” bulunur. Pelvik taban, leğen kemiğinin ön kısmı (pubis) ile omurga kemiğinin alt kısmı (kuyruk sokumu kemiği) arasında bir hamak gibi asılı duran, böylece leğen kemiğinin (pelvis) taban kısmını oluşturan bir grup kas ve bağ dokusu ile sinirlerden meydana gelen yapıdır.


Pelvik tabanın görevleri nelerdir?

  • Pelvik taban, sahip olduğu kas tonusu ve gerginlik sayesinde pelvik organları (mesane, rahim ve rektum) kaldıraç gibi destekleyerek organların normal yerinde durmasını sağlar. Bu sayede organ sarkmalarını (prolapsus) engeller.

  • Makatın ve idrar yolu dış ağzının etrafını sararak dışkı ve idrar kontrolünü sağlar. İstenmeyen zamanlarda kasılarak boşaltımı engeller ve kontrolsüz gaz, dışkı veya idrar kaçaklarının (inkontinans) engellenmesini sağlar.

  • İdrar yapma ve dışkılama isteği sonucunda uygun ortam olduğunda gevşeyerek idrar ve dışkılamanın kolaylıkla yapılmasını sağlar.

  • Pelvik taban kaslarının kuvveti cinsel ilişkide de çok önemlidir. Güçlü pelvik taban kasları cinsel ilişkinin kalitesini artırır.

Pelvik taban hastalıkları için risk faktörleri nelerdir?

  • İleri yaş

  • Doğum yapma (doğum sayısı ve zorluk seviyesi arttıkça sorun artar)

  • Geçirilmiş ameliyatlar (rahim, bağırsak ve idrar yollarıyla ilgili ameliyatlar)

  • Kabızlık, aşırı ıkınma, kronik öksürük, ağır kaldırma gibi karın içi basıncını artıran durumlar



  • Radyoterapi uygulanması

  • Kolajen doku hastalıkları

  • Psikiyatrik hastalıklar

Hangi şikayetler pelvik taban hastalıklarına işaret eder?

  • Gaz veya dışkı kaçırma


  • Uzun süreli kabızlık

  • Sık sık dışkılama gereksinimi

  • Tuvalet sonrası rahatlayamama, dışkının tam boşaltılamaması hissi, dışkıyı parmakla boşaltma gereksinimi


  • Vajende veya makatta dolgunluk, pelvik organların dışarı sarkıyormuş hissi veya dışarı sarkmanın görülmesi

  • Sık idrara çıkma, idrarın geciktirilememesi veya yetersiz idrar yapma hissi

  • Pelvik ağrı (makatta, kasıklarda, vajinada veya idrar torbasında şiddetli ağrı hissi)

  • Cinsel bozukluklar

- Cinsel birleşme esnasında ağrı hissi veya ilişkiye girilememesi

- Cinsel ilişki sırasında uyarılma ve orgazmın azalması

- Cinsel istek bozuklukları

- Ereksiyon bozuklukları


Pelvik taban hastalıklarında hangi tanı yöntemleri kullanılır?

  • Anorektal manometri

  • Endoanal ultrasonografi

  • Defekografi veya MR defekografi

  • Ultrasonografi (pelvik taban ve jinekolojik bölge değerlendirmesi)

  • Balon atım testi

  • Elektromiyografi (EMG)

  • Ürodinamik testler

  • Sistoskopi

  • Kolonoskopi

Pelvik taban hastalıklarında tedavi yöntemleri nelerdir?

Pelvik taban hastalığı olan kişilerde tedavi hastalığa, hastalığın şiddetine, yaşam kalitesi üzerine olan etkisine, hastanın yaşına, sağlık durumuna ve eşlik eden hastalıklarına göre cerrahi dışı basit yaklaşımlardan ciddi ameliyatlara kadar değişebilmektedir. Hastalara hangi tedavinin uygun olacağı kararının birden çok doktorun bir arada bulunduğu multidisipliner yaklaşımlarla verilmesi daha doğrudur.


  • Yaşam tarzı değişikliği

  • Pelvik taban egzersizleri (Kegel egzersizleri)

  • Pelvik taban rehabilitasyonu (biofeedback, manuel tedavi, nöromüsküler elektrik stimülasyonu)

  • İlaç tedavisi (özellikle idrar kaçırma, kabızlık veya ağrılı cinsel ilişki durumunda etkili)

  • Anal tıkaç (plug) uygulaması

  • Pesser uygulaması

  • Rektal irrigasyon yöntemleri

  • Perkütan tibial sinir stimülasyonu

  • Sakral sinir stimülasyonu

  • Botulinum toksin (botoks) enjeksiyonu

  • Jinekolojik bölgeye trombositten zengin plazma (PRP) ve hyalüronik asit uygulaması

  • Jinekolojik bölgeye lazer uygulaması

  • Cerrahi yöntemler

Pelvik taban hastalıkları kadınlarda ve erkeklerde hangi belirtilerle kendini gösterir? Hangi durumda doktora başvurmak gerekir?

Pelvik taban hastalıkları hem kadınlarda hem de erkeklerde kendini farklı şekillerde gösterebilir. Her iki cinsiyette idrar veya dışkı kaçırma, sık idrara çıkma, idrarı veya dışkıyı tam boşaltamama hissi, kabızlık, dışkılama sırasında şiddetli ıkınma, idrar yaparken zorlanma veya ağrı, ani idrar sıkışması, anal bölgede dolgunluk hissi, pelvik bölgede ağrı gibi şikayetler görülebilir. Bunlara ek olarak, kadınlarda vajinada basınç ve ele gelen şişlik hissi (rahim veya mesane sarkması) veya cinsel ilişki sırasında ağrı, erkeklerde ise sertleşme veya boşalma ile ilgili cinsel işlev bozukluklarıyla kendini gösterebilir. Bu belirtilerden herhangi biri yaşanıyor ve günlük hayat olumsuz etkileniyorsa, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Erken teşhis ve tedavi, sorunların ilerlemesini önleyebilir ve yaşam kalitesini artırabilir.


Hamilelik süreci pelvik taban kaslarını nasıl etkiliyor? Gebelik döneminde alınabilecek önlemler var mı?

Hamilelik süresince büyüyen rahim ve bebeğin etkisiyle karın içi basıncının artması pelvik taban kaslarına ekstra bir baskı uygular. Ayrıca salgılanan bazı hormonlar bu bölgedeki dokuları gevşetir. Böyle durumların neticesinde idrar kaçırma, pelvik ağrı veya doğum sonrası sarkma gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Gebelik döneminde düzenli pelvik taban (Kegel) egzersizleri yapmak, ağır kaldırmaktan ve kabızlıktan kaçınmak, aşırı kilo almamaya dikkat etmek gibi önlemlerle bu sorunların önüne geçmek mümkündür.


Sezaryen doğum yapan kadınlar da pelvik taban sorunları yaşayabilir mi? Yaygın bir yanılgı mı var bu konuda?

Pek çok insan pelvik taban sorunlarının sadece vajinal (normal) doğum sonrası oluştuğunu ve sezaryen ile doğumun bu sorunlara yol açmayacağını düşünür. Ancak bu yaygın “sezaryen korur” inanışı tam olarak doğru değildir. Sezaryen doğum sırasında vajinal doğumda olduğu gibi bebeğin doğum kanalından geçişi olmaz, ama hamileliğin getirdiği hormonal değişiklikler, karın içi basınç artışı ve dokuların gevşemesi sezaryen doğum yapan kadınlarda da idrar kaçırma, organ sarkması ya da pelvik ağrı gibi şikâyetlere yol açabilir. Dolayısıyla, önemli olan doğum şekli değil, hamilelik süresince pelvik taban sağlığını korumak ve doğum sonrasında bu kasları eski gücüne kavuşturacak egzersiz ve bakımı ihmal etmemektir.


Menopozun pelvik taban sağlığı üzerindeki etkileri nelerdir? Östrojenin azalması neden bu bölgeyi etkiler?

Östrojen, pelvik taban kaslarının ve bağ dokusunun elastikiyetini ve gücünü korumada, vajinal dokuların ve idrar yollarının sağlıklı kalmasında önemli rol oynar. Menopoz döneminde östrojen hormonunun azalması pelvik taban kas ve bağ dokusunun zayıflamasına ve destekleyici fonksiyonlarını yerine getirmede zorlanmasına neden olarak pelvik organ sarkmalarına yol açabilir. Ayrıca, vajinal dokuların incelmesine ve kurumasına bağlı olarak cinsel ilişki sırasında rahatsızlık ve ağrı meydana gelebilir. Bunun yanı sıra östrojenin azalması, idrar kesesi ve üretrayı daha hassas hale getirebilir, bu da idrar kaçırma ve sık idrara çıkma gibi sorunlarla karşımıza çıkabilir.


Spor yapan kadınlar için pelvik tabanı güçlendirmeye yönelik hangi egzersiz rutinleri önerirsiniz? Kegel dışında neler var?

Spor yapan kadınlar genellikle karın, bacak ya da kalça kaslarını güçlendirmeye odaklanırken, vücudun en önemli destek noktalarından biri olan pelvik tabanı gözden kaçırabiliyor. Oysa pelvik tabanı güçlendirmek sportif performansı artırmak ve olası sorunları önlemek açısından önemlidir. Bu kasları güçlendirmenin temeli ve iyi bir başlangıcı olan Kegel egzersizlerinin yanı sıra köprü egzersizi, plank, kuş-köpek egzersizi gibi tüm vücudu çalıştıran ve karın kaslarını da devreye sokan egzersizler de faydalıdır. Ayrıca, pilates ve yoga gibi pelvik taban farkındalığını artıran, güçlendiren ve denge gerektiren aktiviteler de önerilebilir. Önemli olan, egzersizleri doğru nefesle, doğru teknikle ve düzenli olarak yapmaktır.


“Biofeedback terapisi”, “elektroterapi”, “vajinal lazer” gibi yeni teknolojik yöntemler pelvik taban tedavisinde nasıl bir rol oynuyor? Hangi tedavi yöntemlerini tercih ediyorsunuz?

Günümüzde sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler, pelvik taban hastalıklarının tedavisinde de önemli ilerlemelere yol açtı.


Biofeedback; pelvik taban kaslarının kasılmasını ve gevşemesini görsel veya işitsel geri bildirimlerle öğreten sistemdir. Böylece kişi hangi kası ne kadar ve ne zaman çalıştırdığını takip edebilir.


Elektroterapide; elektrotlar aracılığıyla pelvik taban kaslarına düşük düzeyde elektrik akımı verilerek kasların güçlenmesi veya ağrının azaltılması hedeflenir.


Vajinal lazerde ise; özellikle menopoz sonrası oluşan vajinal kuruluk ve pelvik taban zayıflığına bağlı sorunlarda kolajen üretimi tetiklenerek doku yenilenmesi ve sıkılaşması amaçlanır.


Tedavi yöntemi seçimi hastanın özel durumuna, semptomlarına, muayene bulgularına ve beklentilerine göre değişir. Bu nedenle kişiye özel bir tedavi planı oluşturmak en doğrusudur. Genellikle konservatif tedaviler (egzersiz, diyet, yaşam tarzı değişiklikleri) ilk basamaktır. Teknolojik yöntemler, bu tedavilere yanıt alınamadığında veya ek destek gerektiğinde düşünülebilir.


Pelvik taban hastalıkları erkeklerde ne kadar yaygın? Genellikle hangi yaş grubunda görülür?

Pelvik taban hastalıkları denince çoğu kişinin aklına hemen kadınlar gelir. Oysa erkeklerde pelvik taban hastalıkları sanıldığından daha yaygındır, ancak birçok erkek bu durumu konuşmaktan çekindiği için tanı konması gecikebilir. Yapılan araştırmalar, özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerin yaklaşık %10-20’sinde pelvik tabanla ilişkili sorunlar görülebildiğini ortaya koymuştur. Pelvik taban hastalıkları, genç yaşlarda (30-40) yoğun egzersiz veya spor sonucu karın içi basıncındaki artışa bağlı olarak görülebilirken, orta ve ileri yaşlarda (>50) kasların doğal olarak zayıflaması, prostat cerrahisi, kronik kabızlık veya aşırı kilo alma durumlarında daha sık görülebilmektedir.



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.