HT Hayat Anasayfa Perimenopoz günlüğü | Hayatın Sesi

Kadın olmakla duygusal bir kavgam vardı. Anne olduktan sonra... Annelikle birlikte hayatıma eklenen birçok iş vardı ve bunlarla uğraşmaktan usanmıştım. Bunların cinsiyet rolü olduğunu öğrenince biraz rahatlamıştım. Yani sorun anne olmak değil, bir çocuğu büyütürken yapılması gereken işlerin sadece kadının üzerine yıkılmasıydı. Halbuki babalar emzirmekten başka her şeyi yapabilirdi ve bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekirdi. Ben iki konuda da şanssızdım. Peki, bu bilgi bir şeyi değiştirdi mi? Hayır. Çocuklarım değil ama annelik beni yordu. Anne olmakla kadın olmayı birbirinden ayırmayı öğrendiğimde ise kadın olmayı keşfetmeye başladım. Bu yolculuk iyi gidecek gibiydi. 30'lu yaşların ortalarını yaşıyordum.


Tam doğum sonrası fiziksel-duygusal toparlanma, eş-aile ilişkilerinin ve kariyerin yeniden yapılanması derken, "Ben kimim, neyim, ne istiyorum?" soruları ile haşır neşirken 40'a dayandım. 40 olmanın şoku bir zaman alsa da bu yaşın içine tatlı tatlı, keyifle yerleştim. Kendimi artık "anne" değil ama daha "kadın kadın" hissediyordum. Hayatın zorlukları artmıştı hatta gerçek yetişkin hayatıyla tam olarak baş başaydım. Yine de üzerime bir özgüven, bir rahatlık gelmiş ve 40'larının başında bir kadın olmanın avantajlı yanlarını yaşamaya başlamıştım. Ta ki perimenopoz denilen şeyin içinde olduğumu fark edene kadar.


Halbuki ne güzel eğlenecektik. Henüz ne olduğumuzu anlamamıştık. Hayat 40'ında başlardı.


Ortalama 12 yaşından beri her ay bir döngüye teslim halde yaşamak, bir yandan da döngü ile dış dünyanın çekişmesi arasında kalmak her babayiğidin harcı değil. Zaten bu yüzden bu iş babayiğitlerin değil, dünyanın yarı nüfusunun biraz daha fazlasını oluşturan kadınların üzerinde. Lakin ben ufukta döngümün bitişini görmeye başlayınca "oh be, sonunda bitiyor!" demekten çok uzağım. Daha yeni başlamıştık! Ne yani, doğurganlıkla işim bitince bir kenara fırlatılıp atılacak mıyım, sıcak basmaları ve ruh hali değişiklikleriyle? Kalınlaşan belim, bölünen uykularım, azalıp azalmadığı bile belli olmayan adetlerimle... Doğa bana böyle mi teşekkür edecekti?


Premenopozla kavgalıyım!


Kendimi, insan soyunun devamı için doğurganlık görevi verilmiş bir "tanrıça" gibi değil ama ona hiç sorulmadan çocuk yaştan beri adet döngüsünün iniş çıkışlarıyla gelmiş, doğurmuş, emzirmiş, bedeni şekilden şekile girmiş, yanıp yanıp küllerinden doğmuş bir insancık, daha doğrusu kullanılıp kenara fırlatılmış bir mendil gibi hissediyorum.


Menopozun bilgeliğe dair zihinsel ve duygusal kazanımları şimdilik hiç ilgimi çekmiyor, üzgünüm. Ben 40'tan itibaren, daha doğrusu bu hayatı yaşadıkça zaten her geçen yıl kendimi daha bilge hissediyorum. Zaten herkesin bilgeliği, kendine! Bunun menopozun pazarlanması için bir meta haline getirilmesine henüz ihtiyacım yok ve bence bunlar tek kelimeyle, avuntu. Benim menopoza da ihtiyacım yok. Döngümü geri istiyorum!


Premenopoz, seninle işimiz var. Tekrar görüşeceğiz.








YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.