HT Hayat Anasayfa Perimenopoz günlüğü: Kimselere söylemeden | Hayatın Sesi

Yaşadığım değişimleri kabul etmiştim. Geçen gün. Sonra bir gece, saat 3 gibi uyandım ve perimenopozu kabullenmekten bir anda vazgeçtim. Dibine kadar yaşıyorum. Dibini sıyırmadan da tadını alamıyorum. O zaman, dibe vura vura yaşıyorum bu dönemi. Vurdukça canım acıyarak ve çocukken düştüğümüz yere annemizin vurması gibi, söverek. Canımı acıtana, keyfimi kaçırana, huzurumu bozana söverek.


Perimenopoz, ne gerek vardı şimdi sana? Zaten işim başımdan aşkındı.


Biraz kavga edelim seninle. İlk zamanlardaki gibi. İnsanın, hayatındaki varlığını kabul ettiği ve sevdiği insanlara karşı hissettiği şey gibi bir hisle düşünüyorum seni; seninle kavga etmek de güzel. Çünkü seninle kavga ettikçe fark ediyorum ki bana yeni bir meydan okuma hediye ettin. Yeni meydan okumam, hormonal dalgalanmalar ile birlikte içimde olan biteni dışarıya yansıtmamak. Evet, ruh dünyanda dalgalanmalar yaşamak, "Bunların hangisi gerçek, hangisi hormonlar yüzünden?" diye anlamaya çalışmak, başa çıkmam gereken yeni mesele. Ben mi çok hassas bakıyorum, hiç uğraşmadan doğruca kafa-göz gitsem mi? diye düşünüyorum ama aklıma çocuklarım ve sevdiğim insanlar geliyor. İlişkilerimi zedelemek istemiyorum. Zaten hepimiz bir ip üzerinde yürüyoruz. İnsan kazanmanın ve tutmanın ne kıymetli ve emek isteyen bir şey olduğunu bilecek yaştayım. Neyse ki buna benzer birçok bilgiye sahip olduğumu hissettiğim bir yaştayım. Perimenopoza kırgınlığım da ondan. Bir şeyleri bildiğini hissederek yaşam yolunda ilerlemek, arada enseye şaplak indirilse bile "ver bakalım, sırada ne var?" diyecek kadar "kaşarlanmış" olmak her şeye rağmen güzel. Sanırım perimenopoz, kendimi bilmeye başladığımı hissettiğim bir zamana denk gelince, önüme bilmediğim bir yerine kapısı açılınca huzursuzlandım. Evet, bunu anlıyorum. Bilmediğim bir konudan gelmesi, asıl canımı sıkan şey. Bu kadar okuduğum-aşina olduğum bir konunun bendeki bilgisine sahip değilim. Bunun için de yaşamam gerekiyor ve bilmediğim yerden gelen sorulara yanıtlar bulmaya çalışırken, çocuklarımın ve çevrenin her zamanki yaklaşımlarına karşı sakince yanıt vermem gerekiyor. Peki, içim sakin mi? Ben bu sakinliği nasıl bulacağım? Bulduğum anları nasıl sabit tutacağım? Nasıl savrulmadan, kırıp dökmeden, bu zamana kadar emek verip getirdiğim ilişkileri zedelemeden, hasar görmeden ilerleyeceğim? Bu böyle kaç yıl sürecek? Lohusalığın bile süresi var. Benimki ne kadar sürecek?


Sorularım içinde geceyi ilerletiyorum. Kalkıp su içiyorum, terden ıslanan pijamamı değiştiriyorum. Sabah olacak ve çocuklarıma güler yüzle bir günaydın diyeceğim. Gün içinde annemle, arkadaşlarımla, komşularımla, müdürlerimle ve elemanlarımla konuşacağım. Kuryeyle, apartman görevlisiyle, kasiyerle selamlaşacağım. Trafiğe girecek, toplu taşımaya bineceğim. Yüzüme değen rüzgardan memnun olup, fazla eserse sinirleneceğim. Boynuma bir tabla asıp yürümek istiyorum: Ben perimenopozdayım.


Birinci bölüm: Perimenopozla kavgalıyım







YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.