Prof. Dr Nurcan Arat, kalp hastası olan kişilerin oruç tutması ile ilgili bilmesi gerekenleri anlattı.
Kalp damar hastalığı bulunan hastalar için sık karşılaşılan sorulardan biri, Ramazan ayında oruç tutmanın güvenli olup olmadığıdır. Kalp hastalığının derecesine göre kontrol altındaki kalp hastaları oruç tutabilirler.
Oruç tutmak kalp damar hastalıkları bakımından önemli olan risk faktörlerini etkiler mi?
Ramazan ayı boyunca oruç tutmak yaşam tarzı için radikal bir değişimdir ve yaşam tarzı değişiminin kalp damar sistemi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Oruç tutmak, koroner arter hastalığı ve serebro-vasküler hastalık olan hastalarda yaşam boyu kalp damar hastalıkları riskini etkileyebilecek bir değişim oluşturabilmektedir. Aterosklerotik kalp damar hastalığı veya inme riskinin artmasıyla ilişkili en yaygın risk faktörleri, aşırı kilo, şeker hastalığı, kan yağları (kolesterol) düzeylerindeki anormallikler hipertansiyon, sigara içimi ve hareketsiz yaşam biçimidir. Kan yağlarının içeriği de diyet alışkanlıklarındaki değişiklikler, farklı diyet yağları kullanımı, rafine şeker tüketiminin artması ve fiziksel aktivitenin azalması gibi faktörlerden etkilenir. Ramazan ayı boyunca yiyecek ve yeme kalıplarının kalitesinde olduğu gibi fiziksel aktivite alışkanlıklarında da önemli değişiklikler olmaktadır.
Oruç döneminde oluşan beslenme düzeninindeki değişiklik kilo kaybına ya da kilo alımına sebep olur mu?
Ramazan ayı boyunca kilo değişimi ile ilgili raporlarda çeşitli yazarlar kilo kaybını, kilo alımını ve kiloda bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir. Bu farklılıklar kısmen farklı etnik köken, yaş, cinsiyet, kalori alımı, fiziksel aktivite ve çalışma katılımcılarının yerlerinden kaynaklanabilir. Bununla birlikte en tutarlı gözlem kilo kaybı olmuştur. Araştırma sonuçlarına dayanarak, 1 aylık süre içinde bildirilen ortalama kilo kaybı 1,24 kg olmuştur. Ramazan ayında yüksek kalorili yiyecek ve kısıtlı fiziksel aktivite tüketimine atfedilen kilo alımı da görülebilmektedir. Ramazan orucunda, yemeklerin sayısında, zamanlamasında ve kalori içeriğinde bir değişiklik vardır. Ramazan ayında, öğün sayısı ikiye düşürülür ancak her öğünün miktarı ve kalori içeriği artar ve bu da beklenen kaloriden daha fazla tüketime katkıda bulunabilir.
Ramazanda aşırıya kaçmadan kilo vermek faydalı mıdır?
Oruç tutmasında tıbbi açıdan sakınca olmayan ve ideal kilonun üzerindeki hastalarda, kilo kaybı Ramazan orucu sırasında meydana gelir ve eğer muhafaza edilirse yararlı olabilir. Bu nedenle özellikle hasta metabolik sendrom, hipertansiyon, şeker hastalığı ve obeziteye sahipse, kilo kaybını korumaya teşvik edilmelidir. Sigara içenler de sigarayı bırakmaya teşvik edilmelidir. Ramazan ayında kilo kaybının geçici olduğu görülmektedir. Başarılı bir kilo yönetimi, terapötik yaşam tarzı değişikliklerini hedef alan yapılandırılmış bir program gerektirir. Böyle bir programın Ramazan'dan en az 1-2 ay önce başlatılması gerekir.
Oruç kalp damar hastalığı gelişme riskini azaltır mı?
Bir araştırmada Ramazan orucundan sonra Framingham risk skoruna dayanan 10 yıllık kalp damar hastalığı riskinde anlamlı bir iyileşme bildirilmiştir. Bu araştırıcılar Ramazan sonrası önemli derecede bir yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol düzeylerinde artış (HDL-c) ve düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-c), sistolik kan basıncı, vücut kitle indeksi ve bel çevresinde de azalma saptadılar. Tüm bu faktörlerin kalp damar sağlığı için yararlı olabileceği bilinmektedir. Oruç tutanlarda kalp damar hastalığı risklerindeki değişim oruç boyunca ne yediğinize ve de nasıl yaşadığınıza da bağlıdır. Oruç öncesi çoğu hastaya tavsiye edilen Akdeniz tipi beslenmenin oruç zamanında da sürdürülebilmesi önemlidir Orucun etkilerinin olumlu olması kadar olumsuz sonuçlanması da mümkündür ve bu da öğün sayısından ziyade ne ağırlıklı beslendiğinizden de etkilenir. Oruç boyunca beslenme alışkanlıkları ve tarzında olumsuz bir değişiklik olmadığı koşullarda ve kilo kaybı gerçekleşen bireylerde oruçtan olumsuz bir etkilenme saptanmamıştır. Bununla birlikte Ramazan orucundan sonra kan yağlarında olumsuz artışlar olduğunu tansiyonda artış ya da kan şekeri kontrolünde olumsuzluklar olduğunu gösteren bazı raporlar da mevcuttur. Bu farklı sonuçlar bu araştırmaların yapıldığı ülke ve bireylerdeki farklı beslenme alışkanlıklarıyla ilişkili gözükmektedir. Ramazan boyunca kilo kaybı kadar ve kilo alımı da görülebilmektedir ve kilo alımı olursa kalp damar hastalıkları yönünden birçok risk faktörünü olumsuz yönde değiştirmektedir.
Fiziksel aktiviteyi Ramazan boyunca da sürdürmek önemlidir!
Ramazan ayı boyunca fiziksel aktivite de genellikle belirgin bir şekilde sınırlanmaktadır ve bu durum mutlaka kontrol edilmelidir. Beslenme içeriği kalori düzeyi aynı kalsa bile fiziksel aktivitedeki azalma kilo alımıyla sonuçlanabilir. Egzersizler, akşam yemeğinden sonra veya sabah yemekten önce rahatlıkla yapılabilir. Yürümek veya bisiklete binme gibi aerobik egzersizler tercih edilir ve özellikle namazlarda yer alan fiziksel zorunlulukta da faydalı katkıda bulunabilir.
Peki hangi kalp hastalarının oruç tutmaları sakıncalıdır?
- Son 1 yıl içinde yeni kalp krizi geçirenler,
- Kalp hastalığına bağlı kontrol altına alınamayan şikayeti olanlar,
- Çoklu ilaç kullanımını gerektiren kalp yetersizliği olanlar,
- Kontrolsüz hipertansiyonu olan hastalar,
- Bypass ameliyatı olmuş, kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatıp çıkmış hastalar,
- Kalp kapak protezi ya da artmış inme riski nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananların oruç tutmaları önerilmez.
Ancak damara stent uygulaması ardından 1 yıl geçmiş ve hastanın şikayetleri kontrol altındaysa yine doktoruna danışarak oruç tutmasında sakınca olmayabilir. Kişide sadece kalp pili olması oruç tutmak için engel değildir. Ancak kalp ya da kalp dışı diğer yandaş hastalıklar da varsa kişinin oruç tutmasında bazı sakıncalar olabilir. Her hasta ve hastalık için kişiye özel öneriler hastayı takip eden hekim tarafından verilebilir.
Araştırma sonuçlara göre son bir yıl içinde kalp krizi geçirmiş hastalar ya da kalp krizi tehlikesi altında bulunanlar, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, kontrol altına alınamamış kalp yetersizliği, yeni kalp müdahalesi veya kalp cerrahisi geçirmiş olanlar veya zayıflatıcı hastalıkları olan hastalar ise açlıktan kaçınmalıdır. Kontrol altına alınamamış kalp yetersizliği olan ya da idrar söktürücü tedavi gerektiren durumlarda özellikle Ramazan yaz aylarına denk geldiğinde, oruç tutmamaları şiddetle tavsiye edilir. Özellikle kalp damar hastalığı, şeker hastalığı ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları olan kişiler için, Ramazan ayından 1 ay önce sağlık kontrolü yapılmalıdır.
Oruç tutan kalp hastalarına öneriler...
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Açıl, oruç tutarken kalbi korumanın püf noktalarını anlattı.
İftarda midenizi tıka basa doyurmayın
İftarda mideyi tıka basa doyurmak, kanın sindirim sistemine hücum etmesine yol açıyor. Bu da kalbe ve beyne giden kanın nispeten azalmasına, bunun sonucunda da göğüs ağrısına, hatta bayılmalara neden olabiliyor. Ayrıca dolu mide kalbe baskı yapacağı için ritim bozukluklarını da tetikleyebiliyor.
Sahuru atlamayın
Sahur açlık ve susuzluk süresini kısaltıyor ve günlük kalori ihtiyacınızı ikiye bölerek tükettiğiniz için daha dengeli beslenmenizi sağlıyor. Sahurda sofranızda tokluk hissi yaratacak çorba, kepekli ekmekle kahvaltılıklar ve şekersiz meyve kompostosu olsun.
Et ve hamur işinden uzak durun, sebzeyi tercih edin
Tüm gün uzun süredir istirahat eden sindirim sistemine aniden yüklenmek hem metabolizmayı hem de kan dolaşımını olumsuz etkiliyor. Bu da kan basıncı değişikliklerine bağlı istenmeyen akut kalp olayları ile sonuçlanabiliyor. Bu nedenle sindirimi nispeten daha kolay olan sebze türü besinleri tercih edin, özellikle kırmızı et ve hamur işi gıdalardan kaçının.
İftar yemeğine başlamadan önce 1-2 bardak su için
Düzenli sıvı tüketimi, özellikle sıcak mevsimlerde son derece önemli. Kalp damar hastaları çeşitli nedenlerle zaten idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorlar. Buna ek olarak sıvı almadıkları takdirde böbrekleri yeterince kanlanamayacağı için böbrek yetmezliği gelişme riski oluşuyor. Ayrıca sıcak havalarda sıvı ve tuz kaybı artıyor. Bunun sonucunda kan basıncı düşebiliyor ve bu durum bayılmayla sonuçlanabiliyor. Bu nedenle iftara başlamadan önce 1 veya 2 bardak su içmek gerekiyor. Yemekle birlikte aşırı hızlı ve bol su tüketiminden de kaçının. Çünkü midenin aşırı gerilmesi kalp ritmini bozabiliyor, bunun sonucunda da sıklıkla kalp krizi şikayetleri ile karıştırılabilen mide reflüsü ortaya çıkıyor.
Gazlı, tuzlu veya şekerli meşrubattan kaçının
Gazlı içecekler diyaframın kalbe bası yapmasına, bunun sonucunda da ritim bozukluklarına ve nefes darlığına neden olabiliyor. Tuzlu içecekler kan basıncında yükselmelere yol açarken, şekerli içecekler de kan şekerinde oynamalara neden olup, metabolizmanın düzenini bozuyor.
Şarküteri ürünlerinden uzak durun
İftar sofrasında salam, sucuk ve pastırma gibi ürünleri tercih etmek, gereksiz yere tuz tüketmek özellikle hipertansiyon ve kalp yetmezliği hastalarını olumsuz etkiliyor. Hipertansif krizi, (kan basıncının hayatı tehdit edici şekilde yükselmesi sonucu oluşan tablo), kalp krizi, akciğer ödemi gibi ciddi tablolar oluşturabiliyor. Yine şekerli ve hamur işinden zengin gıdalar tüketmek, özellikle diyabet hastalığı olanlarda şeker koması gibi olumsuzluklar oluşturabiliyor.
Tatlı yerine meyve veya dondurma yiyin
İftarda şekeri bol olan tatlıları yemekten kaçının. İftardan 2 saat sonra ara öğün olarak meyve veya diyet dondurma tüketebilirsiniz.
Gün içinde yorulmayın ve sıcak ortamda bulunmayın
Su, tuz ve enerji kaybını mümkün olabildiğince azaltmak için aşırı yorulmaktan kaçının. Spor amaçlı egzersizi veya yorucu günlük işlerinizi iftar sonrasına bırakın. Dikkat etmeniz gereken bir başka nokta da, serin ortamlarda bulunmaya çalışmak olmalı. Sıcak su ve tuz kaybına bağlı tansiyon düşüklüğünün yanı sıra damarlarda genişlemeye bağlı tansiyon yüksekliğine yol açabiliyor.
30 dakika yürüyüş yapın, iftar sonrasında ağır sporlardan kaçının
Gün içinde spor yapmak su ve enerji kaybına yol açtığı için oruç tutarken tavsiye edilmiyor. Çünkü özellikle zengin ramazan sofralarında karnını doyurmuş olan sağlıklı kişilerde bile kalp krizi, ritim bozuklukları veya bayılma gibi olumsuz durumlar oluşturabiliyor. Bu nedenle özellikle kalp hastalarının yemek sonrasında futbol gibi ağır sporlardan kesinlikle kaçınmaları gerekiyor. Ancak sağlıklı insanların yanı sıra kalp ve tansiyon hastaları için de düzenli egzersiz yapmak çok önemli. Yemekten en az 1 saat sonra kısa, yorucu olmayan spor yapın. Örneğin 30 dakikalık tempolu yürüyüş sizin için ideal.
Tuz ve kalori miktarına dikkat edin
Yemeklerde tuz ve kalori miktarını aşmayın. Aksi halde tansiyon yükselebiliyor veya mevcut kalp yetersizliği sorunu artabiliyor.
İftarda içilen sigara kalp krizini tetikleyebiliyor
Ramazan ayı dâhil hiçbir zaman sigara içmemek gerekiyor. Ani kalp damar hastalıklarına bağlı olumsuz olayları arttırabilen sigara, özellikle uzun süre açlık ve susuzluktan sonra iftar açmak niyetiyle içildiğinde, kalp krizi, felç ve ritim bozukluğu gelişme riski oldukça artıyor.
YORUMLAR